Minare planları şimdilik rafa kalktı ama kasabada yerliler ve göçmenler arasındaki uzlaşma süreci devam ediyor.
Almanya’nın Fransa sınırındaki Saarland Eyaleti’nin küçük kasabası Völklingen, 1960’larda ve 1970’lerde özellikle Türkiye’den gelen misafir işçilerin yoğun olarak yerleştikleri bir yer.
Kasım ayında Völklingen’de yaşayan küçük bir Müslüman topluluğu camiye dönüştürdüğü eski sinema salonunun çatısına üç tane kubbe ve bir minare inşa etme izni almak için ilgili yerlere başvurdu. Saarland’ın aşırı sağcı partisi, İsviçre’de birkaç ay önce kabul edilen minare yasağından da cesaret alarak bu teklife itiraz etti.
Ancak basının dikkatini bir süreliğine Völklingen’e çevirmesinin ardından tartışmalar sakinleşti. New York Times’dan Nicholas Kulish’in haberine göre geçtiğimiz günlerde Müslüman cemaatin liderleriyle birlikte bir açıklama yapan kasabalılar, “barışçıl ve yapıcı” işbirliği çağrısında bulundu. Bu arada Müslümanlar minarenin inşasını geçici olarak rafa kaldırdı.
Kulish, Müslümanların yılın geri kalanını Müslüman olmayan halkla iletişim kurmaya çaba sarf etmekle geçireceğini ve bu süreçte caminin kapılarının herkese açık olduğu ifade etti. Cami derneğini başkanı Atnen Ataklı, “Minareyi inşa etsek de etmesek de şu an bir diyalog kurmuş durumdayız ve bu diyalogu sürdürmeyi düşünüyoruz” dedi.
EKONOMİK KRİZ HOŞGÖRÜSÜZLÜK YARATMADI
Analistler, Avrupa’daki sosyal güvenlik sisteminin, son dönemde yaşanan krizde Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlüğün, en azından bu ana kadar, artmasına engel olduğu görüşünde. Brookings Enstitüsü, ABD ve Avrupa Çalışmaları Merkezi’nden Justin Vaïsse, “Hükümetlerin harcamaları artırıp krizin etkisini hafifletme çabaları sayesinde tartışma büyümedi” dedi. Avrupa’daki Müslüman topluluklar üzerine araştırmalar yapan Vaïsse, “Artık ekonomik krizlerin toplumsal krizlere yol açtığı 1930’larda değiliz” dedi.
Öte yandan İslam’la ilgili burka, minare ve benzeri tartışmalar Avrupa’da sürüyor ancak araştırmacılar ekonomik zorluklarla İslamofobi arasında bir ilişki olmadığını dile getiriyor. Bunun da en önemli sebebi çoğunluğu Müslüman olan göçmenlerin krizin ağırlığını nüfusun geri kalanından daha fazla hissetmiş olması.
Öte yandan yaklaşık 40 bin nüfuslu Völklingen’in yüzde 12’si göçmenlerden ve ailelerinden oluşuyor. Göçmenlerin büyük bir kısmı da 1960’lardan beri burada yaşayan Türkler. “Bütün kiliselerin büyük çan kuleleri olur ve Türkiye’de de birçok kilise vardır” diyen 65 yaşındaki emekli Ali Urgancı, benzer bir mantıkla Völklingen’de de minare olmasının normal olduğunu düşünüyor.
"CAMİ CAMİDİR"
Ancak bu konuda çok fazla baskı yapılmaması gerektiğini düşünen Müslümanlar da var. Kebapçı Rıdvan Çarpar, “Minaresi olsun olmasın, cami camidir” dedi. Bu ifadeler bir bakıma sağcı Ulusal Demokratlar’ın Saarland şubesi başkanı Frank Franz’ın ifadelerini hatırlatıyor. Franz, “Bir minarenin din özgürlüğüyle alakası yoktur, gerekli değildir” demişti.
Hükümetin neo-Nazi görüşleri dolayısıyla yasaklatmaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı Ulusal Demokrat Parti’nin krizin en ağır olduğu 2009 yılında yapılan seçimlerde Völklingen kent meclisinde beş sandalyesi vardı. Kulish, bu rakamın bugün ikiye indiğini hatırlatarak, Almanya’da aşırı sağın henüz ekonomik krizi kendi çıkarına kullanmayı başaramadığını yazdı.
Ancak Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan 15-20 milyon arası Müslümanla ve İslam’ın sembolleriyle ilgili tartışmalar sürüyor. Hollanda’da Geert Wilders, Fransa’da ise Jean-Marie Le Pen, yerel seçimlerdeki İslam karşıtı kampanyalarıyla hem dikkat çekti hem de beklenmedik oranlarda oy elde etti.
SARKOZY'NİN ÇABALARI GERİ TEPTİ
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, son günlerde Fransız kimliği ve başörtüsü konusundaki tartışmaları yönlendirmeye başladı. Pek çok uzman bu hamlenin aşırı sağın rekabetini dengelemek için atılmış stratejik bir adım olduğunu düşünüyor.
Ancak Kulish, geçtiğimiz hafta sonu yapılan Fransa yerel seçimlerinin sonuçlarının, bu adımın geri teptiğine işaret ettiği görüşünde. Sağcı Le Pen’in Milliyetçi Cephesi’ne oy veren seçmen, partisini desteklemeyi sürdürürken, Sarkozy, tabanını harekete geçirmekte zorlandı.
Völklingen’in Hıristiyan Demokrat Birliği’ne mensup belediye başkanı Klaus Lorig, minareye karşı olduğunu açıklamıştı. Ancak Eylül ayındaki seçimlerin yaklaşmasıyla Lorig, daha uzlaşmacı bir tavır takınmaya başladı.
Lorig, “Sadece bir inşaat meselesi olsaydı izin verilebilirdi. Benim asıl korkum, Müslümanların minare üzerinde ısrar ederek, yakınlaşma çabalarımızı, toplumsal bütünleşme adına attığımız adımları tehlikeye atmalarıdır” dedi.