HABER

Mumcu, iktidarı ve CHP'yi eleştirdi

Mumcu, iktidarı ve CHP'yi eleştirdi

ANKARA (İHA) - Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Anavatan Partisi'nin kurulduğu yerin "milli merkez" olduğunu belirterek, bugün Türkiye'de iktidar ve muhalefetin tezden veya anti-tezden anladığını, sentezden ve kardeşlikten anlamadığını öne sürdü.

AK Parti iktidarını ve anamuhalefet partisi CHP'yi çok sert ifadelerle eleştiren Mumcu, "Ey millet, siz unuttunuz, hani Özal diye bir adam vardı. 'Yeniden eski kavgalara dönersek biz bölünürüz parçalanırız, hepsinden önemlisi yoksullaşırız. Gelin bir olalım, diri olalım' diyordu. Türkiye üniformalarla ikiye bölünmüş bir kamp olmak istemiyor" şeklinde konuştu.

Anavatan Partisi Grubu bugün TBMM'de toplandı. Genel Başkan Erkan Mumcu, grupta yaptığı konuşmada, Anavatan Partisi'nin nerede durduğuna değinerek, "Anavatan Partisi'nin kurulduğu yer milli merkezdir. 'Anavatan Partisi nedir?' diye soranlara net bir cevap vereceğim. Anavatan Partisi bu salon, buyurun. İşte Anavatan Partisi, işte Türkiye. Ne var bu salonda bakalım. Gençler, yaşlılar, hanımlar, analarımız, kız kardeşlerimiz var. Burada bir tek tiplik, bir üniforma görüyor musunuz? Benden, senden, ondan görüyor musunuz? İşte, bu insanların birbirine husumeti var mı? Bu insanlar kocaman Türkiye'de nasıl bir arada yaşıyorsa, siyasette de bir aradalar. Milletvekillerine bakıyorum. Bir kısmı CHP'den, bir kısmı AK Parti'den, bağımsız seçilmiş arkadaşlar. Sağcısı var, solcusu var. Bazıları diyor ki toplama. İşte anlayamadıkları şey bu. Çünkü onlar ya tezden, ya anti-tezden anlıyorlar. Ya siyah, ya beyazdan anlıyorlar. Sentezden, kardeşlikten anlamıyorlar. Her çeşitten başını örtmüş hanımefendiler var.

İktidar partisinde olduğu gibi tek tip, üniforma gibi giyinmiş, bir yere toplanmış olduklarını görüyor musunuz? Bu hanımefendileri tehdit olarak görüyor musunuz?" diye konuştu.

"BU ÜLKENİN MUHALEFETİ DE İKTİDARI DA ÇAĞ DIŞI" Konuşması sırasında bir ara ANAP selamı vererek ellerini başının üzerinde birleştiren Mumcu, "Bu selam, biz sağı, solu ayırmıyoruz, bir vücut, bir aile nasıl bütünse bu millet de böyledir. Ama bu ülkeyi o sizden, bu bizden, siyahlar, beyazlar, zenciler diye ayırıyorlar. Bu millet yoksulluğa katlanmaya da razı. Bunu anlamıyorlar, çünkü siyaseti hizipçilik olarak gören ilkel bir anlayıştan geldikleri için. Bunlar siyasetçi falan değil, düpedüz hizipçi. Siyaseti, particiliği hizipçilik zanneden anlayış 200 yıl öncede kaldı. O yüzden diyorum ki bu ülkenin iktidarı da muhalefeti de çağ dışı" açıklamasında bulundu.

Danıştay'da yaşanan olayın ardından Başbakan'ın, "Ey millet bizi çok üzen, kahreden lanetli bir olay meydana geldi. Arkasında, önünde kim varsa hepsinin üzerine kararlılıkla gideceğimize şerefim üzerine söz veriyorum. Devlete, rejime, Cumhuriyet'e güvenin" demesi gerektiğini belirten Mumcu, "Ama bunu yapmadı. Niye yapmadı? 'Dur bakalım olayın arkasından ne çıkacak anlayalım' diye bekledi. Bir ülkenin Başbakanı neyin ihtiyatını gözetir. 'İşin içinde türban olsaydı katil aleyhte oy kullananı da vurur muydu' diyor. Lafa bakın. Bu bir bilinç altının açığa çıkmasıdır. Bu, kafasının arkasında saklı olan bir şeyin açığa çıkmasıdır. Bu nasıl bir sözdür. Başbakan yardımcısı Şahin, 'Karar vermekte acele etmeyin, sürprizlere açık olun' diyor. Ne demek bu? Ne olabilir sürpriz. Aydan birisi mi gelmiş olabilir, bir uzaylı geldi o mu yaptı? Tutalım ki uzaydan insan olan bir yaratık geldi. Bu sizin sorumluluğunuzu değiştirir mi? Hakimler heyet halinde görevlerini yaparken canlarına kastediliyor. Sen kimsin, bu ülkenin hükümetisin. Kafasının arkasındaki şey, 'Katil bizden değil sizden.' Kafasının arkasında 'biz-siz' ayrımı var. Söylediği laf bu. Ne fark eder, utanmadan diyorlar ki 'Bizden koruma istenmedi.' İstenmesi mi gerekiyordu? Adam yolda yürürken mi öldürüldü? Bu kadar arsızlık olabilir mi? Başbakan, 'Bu kurşunlar rejime değil hükümete sıkılmıştır' diyor. Bunu söyleyen bir adamın bu ülkede 1 dakika bile Başbakanlık yapmaya hakkı yok. Rejimle hükümet arasında bir ayrım gözettiği ve gördüğü için, o nasıl söz? Hükümet, demokratik rejimin, Anayasal düzenin bir parçası değil mi? Bir hükümet 'Bizi sorumlu tutmayın, aslında bu olayın mağduru biziz' deme hakkına sahip midir? Bu da bir bilinçaltı kusmasıdır. Hükümet bu davranışıyla, bu tutumuyla kendisine oy verenleri de ayrıştırıcı, kamplaştırıcı bir noktaya sürüklüyor. Bu kışkırtmalarla, bu tavırla, psikolojiyle kendisine oy verenleri de bir kamplaşmanın içine doğru sürüklüyor" değerlendirmesini yaptı.

"MİLLET, DİNİNİN DE LAİKLİĞİN DE SAHİBİDİR" CHP'ye de çatan Mumcu, "Bu kamplaşmanın, bu hizipleşmenin sorumlularından biri de ne yazık ki anamuhalefet partisidir. Bir hareketlenme, bir etekleri zil çalma hali var. Milletin zevalinden, acısından fırsat çıkarmaya çalışıyorlar, yazıklar olsun. 'Artık sağ-sol kalktı, bu bir rejim meselesidir. Etrafımda toplanın, laikler kampı olalım' diyor. Peki sen bunu yaparak nereye varacaksın? Senin hizipçiliğinin varabileceği ufuk neresidir yani? Nereye çıkarsın, solun tükendiği, alternatiflerin tükendiği bir yerde. Kemal Derviş takviyesi ve laiklik korkusuyla nereye geldin ki nereye varacaksın. Adında olan halka biraz güvensen. Laikliği biraz da halka emanet etsen olmaz mı? Sorgucu gibi bizim laikliğimizi sorguluyorlar. Siz kimsiniz ki bizi sorguluyorsunuz? 3-5 manyağın ortada dolanması kimseyi korkutmasın, kimse de onlarla gözdağı falan vermesin. Millet dininin de laikliğin de sahibidir" dedi. "Bu ülkenin durumundan hariciler ne kadar sorumluysa, hizipçiler de o kadar sorumludur, hatta sorululukları daha fazladır" diyen Mumcu, sözlerine şöyle devam etti:

"Başbakan çıkıp 'İstikrarın bozulmasına izin vermeyeceğiz' diyor. Ne istikrarından bahsediyor. 4 senedir anlattığınız istikrar masalının bittiğini görmek ike çağ dışı" açıklamasında bulundu. stiyorsanız, borsaya, dövize, enflasyona bakın. Ne oldu şimdi, masal bitti, sihir bozuldu. Türkiye'nin 4 yılını heba ettiniz. Şimdi gerçeklerle yüz yüze kalma zamanı. Mali disiplini bozmayacağız lafının altında yatan şey, ilave vergiler. Yani yine milletin cebinden, kursağından çıkartacaklar. Mali disiplin dedikleri şey milletin sırtından eksik etmedikleri sopa gibi bir şey. Benim tavsiyem, Başbakan gözünü camdan ayırıp, milletin gözüne baksın. Ama oradan gözünü ayıramadığı için milletin yaşadıklarını da orada yazılanlar zannediyor. Bu kamplaşma psikolojisi büyüdükçe, iktidar da anamuhalefet de karlı çıkacaktır. Ey millet bu oyunu, ancak siz bozabilirsiniz. Kardeşliğinizi koruyarak, dininize de laikliğinize de sahip çıkarak bu oyunu bozabilirsiniz. Yani ip sizin elinizde, bunu unutmayın. Ülkenin gerçek gündemi konuşulursa bu iktidar ayakta duramayacak. Bunlara muhafazakar, dindar diyenler iltifat ediyorlar. Bunlar ne muhafazakar, ne dindar. Bunlar dinci, din sömürücüsü, din taciri. Hazret bugün yine buyurmuş 'eleştirmeyin çözüm gösterin'. Var ama sen bana anlayacak kafayı göster."

"Senin aklın fikrin kayırmacılıkta, yağmada, talanda" diyen Mumcu, "Delil mi istiyorsunuz? 'Tüpraş'ın 14.7'nin satılması hukuka, millet menfaatine aykırıdır' diyorduk. Ofer efendinin cebine konulan 750 milyon dolardan bahsediyorum. Şimdi yargı iptali yönünde karar verdi. Başbakanı Yüce Divan'dan hiç bir şey kurtaramayacaktır. Bu 750 milyon dolar korkarım geri gelmeyecek, ama bunu yapanların burnundan hukuk fitil fitil getirecek göreceksiniz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin sonu ya vatanından kaçmak olacaktır, ya da kodese tıkılmak olacaktır. Bu Kemal dibo oyunlarını giderek Recep dibo oyunlarına dönüştürme gayretleri devam ediyor. 2 tane ÖYK kararı var. Birincisi THY'nin ÖİB'de bulunan hisselerinin yüzde 25'inin satılmasını öngören karar, ikincisi ise THY hisselerinin tümünün satılmasını öngören karar. Bu kararlarla kamu payları çoğunluktan azınlığa geçiyor. Ön talep toplamıyorlar, kesin talep topluyorlar. Belli ki tezgah kurulmuş. Kemal ağabeyin, uçağıyla seyahat ettiği şahıs hisselerin önemli bir kısmını toplamış. Yani yeni bir Kemal dibo oyunu daha" açıklamasında bulundu.

En Çok Aranan Haberler