HABER

Obama'nın 'Arap koalisyonu' ne kadar sağlam?

IŞİD'e karşı ABD liderliğinde birçok Arap ülkesinin de katılımıyla oluşturulan koalisyon ne kadar etkili olabilir, ortaklığın sürmesi nelere bağlı? ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı PJ Crowley yazdı.

Obama'nın 'Arap koalisyonu' ne kadar sağlam?

PJ Crowley

ABD Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı

Bir yıl içinde ne çok şey oldu.

Başkan Barack Obama geçen yıl New York'a Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun açılışına gittiğinde, Esad rejiminin giderek derinleşen iç savaş sırasında kimyasal silah kullanmasına karşı yanıt vermek için gereken iç ya da uluslararası desteği almaktan yoksundu.

Suriye'nin kimyasal silah stoklarını eritecek bir uzlaşmada anlaştı, ancak bu stratejik olarak faydalı olsa da ABD'nin Orta Doğu'daki güvenilirliği açısından zarar verici oldu.

Bu hafta Obama, Suriye'de her ikisi de geçen yıla göre daha güçlü ve daha büyük bir tehdit olan IŞİD'e ve El Kaide'nin Horasan ağına düzenlediği saldırılarla, küresel liderlere çarpıcı bir arka plan sundu.

ABD öncülüğündeki koalisyonun Irak ve Suriye'deki operasyonlarının ayrıntıları için tıklayın

Hava saldırıları muhakkak ki Irak ve Suriye'deki aşırılık yanlılarının kapasitesine zarar vermeye yardımcı olacaktır, fakat tek başına bu kapasiteyi yok etmeye yetmeyecektir. Aşırılık yanlılarının kapasitesinin yok edilmesi ise saldırıların amaçlarından biri olarak açıklanmıştı.

Oluşturulan uluslararası koalisyonun ömrünün ne olacağını görmemiz gerekiyor.

Şu anda koalisyonda olan ülke sayısı 50'den fazla, fakat bu ülkelerin bir askeri harekatı aylar ya da haftalarca sürdürüp sürdüremeyeceği belirsiz.

Ve IŞİD düzenli bir ordu olarak savaşmadığı, bir isyan hareketi olduğu için, hava harekatı ile vurulacak anlamlı hedefler bulabilmek de zorluklardan biri.

Türkiye'nin rolüIŞİD'in yeni üyeler bulma kapasitesini ve mali kaynaklara erişimini sınırlamak da çok önemli. Bu durum, özellikle Türkiye'ye bağlı, ki o da şu zamana kadar koalisyona ne tür bir katkı sunacağını tam olarak netleştirmedi.

Türkiye'nin rolü, kısa bir süre önce belki de IŞİD savaşçılarını salıverme karşılığında bırakılan Türk rehineler nedeni ile kısıtlı idi.

Bir açıdan bakıldığında, Obama Suriye stratejisini yavaş yavaş, adım adım oluşturuyor; zaman içerisinde ortaya çıkabilecek daha kapsamlı bir yaklaşımı araştırırken, aynı zamanda şu anda yapabileceklerini açıklıyor. Fakat bu kapsamlı yaklaşımın ne olacağı henüz tam olarak belli değil.

IŞİD'in hem Suriye'nin hem de Irak'ın geleceğini tehdit eden Irak'taki son aylardaki ilerleyişi, bir dizi anahtar önemdeki aktörün önceliklerini ve siyasi seçeneklerini tekrar gözden geçirmesine neden oldu, başta da Obama'nın.

Kısa bir süre önce Başkan Suriye'de baskın olarak Amerikan gücüne dayanan askeri bir çözümün olmadığını ilan etmişti. Fakat şimdi Suriye iç savaşının tehlikeli bir yan ürününü yavaş yavaş yok etmek için asker göndermekte istekli.

Suriye'ye harekat hazırlığı esnasında Obama, "Buradaki durum 'ABD'ye karşı IŞİD' değil. 'Bölgedeki insanlara karşı IŞİD'. 'IŞİD'e karşı dünya' " dedi.

Herkes Amerikan yaklaşımı ile aynı saftaymış gibi duruyor: Şu anda IŞİD'le uğraşmak ve Beşar Esad'la ilgili durumu ise başka bir tarihe bırakmak.

İşin ilginç yanı, buna Esad'ın kendisi de dahil.

Askeri harekat başlamadan önce, Suriye uçaklara müdahale etmemesi için uyarıldı ve Esad hükümeti de bu tavsiyeye uymuş gibi görünüyor.

Esad, kendi ülkesinin sınırları içerisindeki "teröristlerle" savaşında ona yardımcı olmaya istekli "müttefiklerin" hareketiyle muhakkak ki mutlu oldu.

Arap uluslarının harekattaki ciddi varlıkları Rusya ve Çin'in vereceği karşılığı da karmaşık hale getiriyor.

Çin, refleks olarak herhangi bir egemen devletin işlerine dışarıdan bir müdahaleye karşı çıkıyor.

Rusya şiddet kullanan İslamcı aşırılık yanlılarının yok edilmesinden yana ve Suriye rejimini bu amaca ulaşmak için gerekli bir araç olarak görüyor.

Aralarında Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ın da olduğu Sünni çoğunluk nüfusa sahip birçok ülkenin saldırılarda önde gelen rollere sahip olması bu ülkelerin siyasi meşruiyetlerini genişletmeli. Ayrıca bu durum saldırılar için verilecek olan bölgesel ve uluslararası yanıtı da etkileyecek bir faktör.

Suudi Arabistan'ın enerji kartı

Bir yıl önce Suudi Arabistan, Suriye ile ilgili olarak büyük güçlerin hareketsizliğini protesto etmek için BM Güvenlik Konseyi'nde kendisine ayrılan bir sandalyeyi reddetti.

Riyad'ın elinde, eğer haddinden fazla eleştirel olurlarsa Rusya ve Çin'e karşı oynayabileceği dikkate değer enerji kartları var.

Orta Doğu kamuoyunun ne söyleyeceği ise ortaya çıkmakta olan Amerikan stratejisinin devam edebilmesi konusunda çok şey söylüyor olacak.

IŞİD'e karşı mücadele İslam'ın içindeki içsavaşın kalbinde yer aldığı için, IŞİD siyasi ve dini bir birim olarak yok edilirse, en etkili cephe bölgedeki kamuoyu olacak.

Irak'ın Sünni nüfusunun IŞİD'i, Bağdat'taki Şii kontrolündeki hükümet karşısında kötünün iyisi olarak görmesi, IŞİD'in Irak'ın batısındaki ve kuzeyindeki hızlı ilerleyişine kapıları açtı.

Bu denklem değişmediği sürece IŞİD'i yenme şansı çok düşük.

IŞİD'in yenilmesi ya da yok edilmesi zaman alacak. Bu, sınırın her iki yakasında IŞİD'den toprakları geri alacak olan Irak güvenlik güçleri ve Özgür Suriye Ordusu'nun daha fazla sonuç alacakları etkinliklerine bağlı.

Irak güvenlik güçlerinin sonuç alması aylar sürecek, Özgür Suriye Ordusu'nunki ise yıllar.

Bu esnada hava saldırıları IŞİD'in gündelik varoluşunu daha da karmaşıklaştırmak zorunda. IŞİD genelde saldırı halinde kalırken, son aylarda kayda değer başarılar elde etti.

Şu anda ise kendisini birden fazla cephede savunmak zorunda. Bu ise, sanal bir devlet bir yana, gerçek bir devlet için bile zor bir test.

PJ Crowley, ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve şu anda da George Washington Üniversitesi Kamu Diplomasisi ve Küresel İletişim Enstitüsü'nde çalışmalarda bulunuyor.

En Çok Aranan Haberler