Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplanan Eğitim-Sen'li yaklaşık 100 öğretmen, "Sadaka değil toplu sözleşme", "Savaşa değil eğitime bütçe", "Gerici, ırkçı eğitime hayır" gibi sloganlar attı. Grup adına basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özgür Bozdağ, 24 Kasım'ın Atarük'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gün olması açısından tarihsel önemi bulunduğunu belirterek, "Ancak 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün 12 Eylül döneminin bir ürünü, 12 Eylülcülerin nasıl bir öğretmen istediğinin simgeleştiği bir gün olduğu da unutulmamalıdır" dedi.
Öğretmenlerin yıllardan bu yana sefalet ücretine mahkum bir hayat sürdüklerini vurgulayan Bozdağ, "Öğretmenler mesleğine küsmüştür, emekli olmak istemektedirler. Özlük ve sosyal hakları konusunda büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Sürgünler, keyfi atamalar, norm kadro uygulaması öğretmenleri mağdur etmektedir. Sorunlar çözüleceği yerde her yıl katlanarak büyümektedir. Ekonomik açıdan çökertilen öğretmenler geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Öğretmenlerin garsonluk pazarlamacılık, seyyar satıcılık yapması siyasi iktidarların bir ayıbıdır. Bugün ortalama öğretmen maaşı 500 milyon liradır, 4 kişilik bir ailenin zorunlu giderleri ise 1 milyar lira sınırını geçmiştir. Dolayısıyla öğretmenler hamasi nutuklar değil karınlarını doyurmak istiyor. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlanan- bir gün olarak değil, sorunlarımızın ve istemlerimizin güncelleştiği bir gün olarak algılıyoruz. Eğitim emekçileri 24 Kasım'larla sınırlı, öğretmenlere dönük sahte övgüler, iltifatlar ve boş vaatler değil, sorunlara çözüm üretilmesini bekliyor. Bu nedenle Eğitim Sen 2002 'de de eğitim emekçilerinin ve eğitim sisteminin sorunlarını mücadele konusu yapıyor" diye konuştu.
"20 YIL BOŞ VAATLERDEN BIKTIK"
Özgür Bozdağ, öğretmenlerin öncelikli taleplerini ise şöyle sıraladı:
"57. hükümet ve öncesi dönemlerde sürgüne uğramış, meslekten ihraç edilmiş eğitim emekçilerinin mağduriyetine son verilmesi, eğitim öğretim sistemi baştan aşağı gözden geçirilerek tüm anti-demokratik yasaların demokratikleştirilmeli sistem, çağdaş, silimsel demokratik bir içeriğe kavuşturulmalıdır. 4688 sayılı Grev ve Toplu sözleşme içeren ve bütün kamu emekçilerini kapsayacak şekilde ve demokratik biçimde yeniden düzenlenmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı'nda siyasi kadrolaşmaya gidilmemelidir. 2003 yılı bütçesinde eğitime ayrılan pay 2002 yılına göre en az 2 katına çıkarılmalıdır. Eğitim emekçilerin çalışma koşulları düzeltilmeli, insanca yaşabilecekleri ücret verilmelidir. Zorunlu tasarruflar ile 2002 enflasyon farklarımız geciktirilmeden ödenmelidir. Kamu çalışanları sendikaları ile 57. Hükümet arasında başlayan ancak uyuşmazlıkla sonuçlanan toplu sözleşme süreci yeniden başlamalıdır."
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer ise, yıllarca insanca yaşama taleplerini dile getirdiklerini belirtti. Dinçer, şöyle dedi:
"Siyasal iktidarlar taleplerimizi görmezden geliyor çünkü uyguladıkları ekonomi programlarında insan unsuru yok."
Öğretmenlerin bugünkü tarihi not etmelerini isteyen Dinçer, Cumhurbaşkanının, Meclis Başkanının, Başbakanın, Milli Eğitim Bakanının öğretmenlere ilişkin söylediklerini yazmalarını isteyerek, "Gelecek yıl bakalım hayatımızda ne değişti. 20 yıl boş vaatlerden bıktık, boş vaatler değil icraat istiyoruz" şeklinde konuştu.
İHA