Bu insanlar arasında tüm tehlikeleri göze alarak hayatlarını Afgan halkına yardıma adayan yardımseverler vardı.
ABD’li Tom Little ve karısı Afganistan’da üç kız çocuğu büyüttü. Rus işgali sırasında kaçırılma riski yaşadı, 1990’larda ülkenin kontrolünü ele geçiren Taliban’dan bodrum katında saklanarak kurtulurken, roket saldırılarına ve tutuklamalara rağmen hayatta kalmayı başardı. Little tüm bunlara sadece yoksul Afgan halkına göz tedavisi ulaştırmak için katlandı.
Ülkesi olarak gördüğü Afganistan’da 40 yıl geçiren New York’lu göz doktoru Little, Nuristan eyaletindeki bir vadide yaşayan insanları tedavi ettikten sonra dönüş yolunda pusuya düşürülen 10 yardım gönüllüsünden biriydi.
Bir diğer kurban, 36 yaşındaki İngiliz cerrah Dr. Karen Woo ise, internet sayfasında “seksi giysiler ve yüksek topuklu” giymenin yanı sıra Afgan halkına yardım etmeyi ne kadar sevdiğini yazmıştı. Arkadaşları, akrabaları ve meslektaşları, Cumartesi günü öldürülen iki sağlık görevlisini aldıkları risklere rağmen amaçlarına bağlı yardımseverler olarak tanımıştı.
TEHLİKEYE BİLEREK ATILDI
Little’ın erkek kardeşi John, “O inandığı değerler için bilinçli olarak hayatını tehlikeye soktu. Geçmişte birçok kez ölümle burun buruna geldi. Korkusuz değildi ama tehlike ile barış içindeydi” dedi. Little ve Woo, Afganistan insanına yardım eden, Hıristiyan uluslararası yardım derneği Uluslararası Görev Misyonu’nda (IAM) beraber çalışıyordu.
Woo, kendisi gibi Afganistan’da çalışan ve ülkenin sağlık sistemi hakkında bir belgesel çeken Mark Smith ile nişanlıydı. Nişanlısı, BBC için çalışan Firuz Rahimi adındaki gazeteciyle Afganistan’da bir yardım derneği kurmuştu. Rahimi, “Woo Afganistan’a gitmek ve şiddetin ötesindeki hayatı göstermek istiyordu. Farklılık yaratmak isteyen biriydi” dedi.
Woo ve Little'ın öldürüldüğü saldırıyı üstlenen Taliban, sağlık çalışanlarını misyonerlikle suçladı. Ancak IAM’nin başkanı David Evans, Hıristiyan bir örgüt olmalarına rağmen misyonerlik gibi bir politikaları olmadığını belirtti. Şiddetin hiçbir zaman Little’ı amacından saptıramadığını belirten Evans, yaklaşık 20 sene önce göz klinikleri bir roket saldırısında yok olduğu zaman, 61 yaşındaki doktorun, “Hadi, tuğlaları teker teker toplayıp yeniden inşa edelim” dediğini anlattı.
LİSEDEN BERİ BERABERLERDİ
Little’ın eşi Libby, yıllarca Kabil’deki uluslararası okulda eğitmenlik yaptı. O ve Tom New York, Valatie’daki Ichabod Crane lisesindeki yıllardan beri beraberdi. Tanınan bir göz doktorunun oğlu olan Tom, Afganistan’daki yardım görevine gitmeden önce Toronto’da ilahiyat eğitimi almıştı.
Libby’in liseden arkadaşı Connie Houde, 2005 senesinde internet sayfasına Tom ve Libby’nin karşılaştığı zorlukları anlatmıştı: “Sovyet işgalinde, Ruslar tarafından kaçırılmamak veya tutsak düşmemek için üç küçük çocuğuyla Herat’a kaçmak zorunda kaldılar. 90’lı yılların başlarını bodrum katında gizlenerek geçirdiler. Her gün sağlık hizmeti ulaştırırken, çatışmalardan uzak kalmak için şehrin dışında iki saatlik yola katlandılar.”
WOO’NUN MESAJI
Tom’un IAM grubunda gösterdiği bu cesaret, ekibin bir diğer üyesi Woo’yu da etkiledi. Woo, internet sayfasında Afganistan’daki hayatını vurgulayıcı bir şekilde anlattı. Haziran ayında iki meslektaşının Afganistan’daki bir uçak kazasında öldüğünü öğrenen Woo, kendi hayatını ve savaş alanındaki ölümü sayfasında şöyle anlattı:
“Hayatta hiçbir şeyden emin olamazsınız. Bugün gördüğünüz bir şey ertesi gün orada olmayabilir."
“Tüm bu insanlar Afganistan’a kendi kararlarını vererek geldi. Buraya hayatlarını verebileceklerini, kara mizahın yaygın olduğu ve endişeyi düşük tutmaya yaradığını, sakin olup işimize devam etmemiz gerektiğini bilerek geldi. Muhtemelen kimse kurbanın kendisi veya arkadaşlarından biri olacağını düşünmüyor. Bu her zaman adı bilinmeyen, yerel nüfustan, üçüncü dünya ulusundan bir yoksul oluyor.”
“Biz, bizim için önemi olanları hesaba katıyoruz. Kayıp ne olursa olsun ona hazırlıklı olduğumuzu söylüyoruz ama bu mümkün mü? Hazır olmak, burada olma kararını vermenin zıt kutupları. Bu da, her nasılsa, kurbanın hiçbir zaman bana yakın birisi olmayacağı.”