HABER

Otizm : Nedenleri, belirtileri, tedavisi

Otizm, bebeklik döneminde başlayan ve bir ömrü kapsayan bir hastalık türüdür.

Otizm : Nedenleri, belirtileri, tedavisi

Hastalık sebepleri pek çok nedene bağlansa da kesin olarak bir tedavisi yoktur. Hastalığın erken dönemde anlaşılması çocuğun ilerleyen yaşlarında yaşamını olumlu yönde etkileyecek bir adımdır. Tedavi yöntemlerinde üzerinde durulması gereken en önemli husus çocuğun kendi kendine yeten bağımsız bir birey olmasının amaçlanmasıdır.

Otizm Nedir?

Otizm gelişimsel bozukluk olarak adlandırılır. Karmaşık bir hastalık türüdür. Hayata geliş anından sonraki üç yıl içerisinde meydana gelen, ömür boyu devam eden, iletişim sorunlarına sebep olan, ilgi alanlarının kısıtlı olduğu ve tekrarlayan davranışlar gösteren bir hastalıktır. Hastalığa neden olan etkileri azaltmak için erken teşhis büyük önem taşır. Bunun için hastalığın belirtilerini iyi bilmek ve tedavi için yola koyulmak gerekir.

Kelime olarak ''kendine dönük'' tanımlaması yapılır. 1943 yılında otizm ilk defa 11 tane çocuğun anormal davranışlar sergilemesiyle Amerikalı bir bilim adamı olan Leo Kanner tarafından tanımlandı. Kanner çocuğun çevreye karşı duyarsız kalışını bu hastalıktaki en önemli belirti saydı. Kanner bu çocukları çevresi ile iletişime giremeyen kişiler olarak nitelendirmiştir. İlerleyen dönemlerde yapılan araştırmalarda otizm kavramı daha geniş bir şekilde tanımlandı. Bir çocuk psikiyatrisi olan Micheal Rutter ve arkadaşları bu hastalığı dört temel başlık altında toplamıştır. Bunlar;

  • 30 aylıktan önce görülmeye başlanması,
  • Dil ve davranış gelişimlerinin geç olması,
  • Zihinsel olarak bir sorun olmayıp, sosyal gelişim üzerinde yaşanan bir sorun olması,
  • Tekrarlanan hareketler hastalığın temelidir.

Bu hastalığın görülme sıklığı 1980'lerden bu yana artmıştır. Ancak bunun nedeni hastalığın adının konması olarak sayılabilir. Maalesef her 150 çocuktan birinde otizm görülüyor. Daha kolay kullanılması için otizm spektrum bozukluğuna kısaca otizm denir.

Screenshot_65

Otizm Çeşitleri Nelerdir?

Gelişimsel bozukluk olan otizm spektrum bozukluğu bazı kaynaklara göre beş ana kategoride sınıflandırılır.

  • Otizm: Üç yaştan önce başladığı kabul edilen türdür. Sosyal etkileşim ve iletişimde zorluk çekmek, oyun becerisinden yoksunluk ve takıntılı davranış sergileme gibi belirtileri bulunur.

  • Asperger sendromu: Bu sendroma sahip çocuklarda sosyal etkileşim konusunda kısıtlı olma durumu gözlenir. Ancak otizmde olduğu gibi dil ve zihin gelişiminde bir problem bulunmaz. Çocukların sözel gelişimi oldukça iyidir. Ancak görsel gelişimi o kadar da iyi değildir.

  • Çocukluk disintegratif bozukluğu: Bu bozukluğa göre çocuklar iki yaşına gelene kadar her şey normaldir. Kazanılan beceri ve öğreniler bir anda yok olur ve otizm belirtileri baş göstermeye başlar. Birçok çocuğun zihinsel becerileri zihinsel özürlü çocukların düzeyine kadar inmektedir. Birkaç yıl içinde bu hastalığa sahip çocuklarla aynı duruma gelinir.

  • Rett sendromu: En az 5 ay normal bir gelişim düzeyi gösterdikten sonra görülmeye başlar. Sadece kız çocuklarında görülür. Rett sendromunun başlamasıyla çocukta kafa büyümesi yavaşlaması, el becerilerini yitirme, takıntılı davranışların başlaması gibi belirtiler gözlenir. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte beyinsel beceriler geriler.

  • Atipik otizm: Hastalığın tanısının koyulamadığı zamanlarda bu isimle adlandırılır. Bu belirtiler zaman içerisinde yok olabilir. İlgili bir anne-baba ve düzgün bir eğitim ile çocuk normale dönebilir. Ancak yine de çocukta mizah ve ilişki kurma sorunları devam edebilir. Dil ve konuşma sorunu ortadan kalkar. Kendine zarar verecek davranışlarda bulunmaz. Öğrenmede güçlük yaşayabilir. Bir alana yoğunlaşma sorunu devam eder. Takıntılı rutinleri devam ettirir, panik atak yaşayabilir.

Otizm Nedenleri Nedir?

Otizm ne kadar dikkat edilse genetik sebeplerle ortaya çıkar. Ama yine de bilinçli bir aile olmak için gelişimsel bozukluğun nedenlerine dikkat etmek gerekir.

Gelişimsel bozukluk ilk ortaya çıktığı anlarda neden olan kişinin anne olduğu düşünülmüştü. Bebeğine karşı soğuk olan annenin başına geldiği varsayılırdı. Ancak bu bugün bile kesinleşmiş bir neden değildir. Bu hastalığın oluşmasında uzmanlar birçok araştırmalar yapmasına rağmen kesin bir neden hala bulunabilmiş değildir.

Bu hastalığa sahip kişilerin vücudunda serotonin maddesinin fazlalığına ve bağışıklık sisteminin bozukluğuna rastlanır. Ek olarak uzmanlar aşılar, alerjiler ve enfeksiyonlar ile otizm arasında bir ilişki aramaya başlamıştır.

1. Doğum öncesi nedenler

  • Anne adayının doğum öncesinde yaşadığı psikolojik sorunlar, bunalımlar ve karmaşa gibi psikolojik rahatsızlıklar,
  • Aile içi huzursuz bir ortam,
  • Korku ve panik atak gibi sorunların olması,
  • İstenmeyen bir gebelik olması.

2. Doğum sonrası nedenler

  • Bebek ile yeterince ilgilenmeme,
  • Bebeğin çok fazla televizyon, telefon gibi elektronik aletlere maruz bırakılması,
  • Bu elektronik aletlere karşı bağımlılık.

3. Genetik nedenler

  • Birden fazla gen grubunun bir araya gelmesi ile ortaya çıkar. Bunun ortaya çıkmasında çevresel faktörler de etkilidir. Kan biyokimyası ve kullanılan ilaçlar neden olabilir.
  • Yıllardan beri genlerde taşınan bozukluk sonucu oluşabilir.
  • Gebelik sırasında maruz kalınan radyasyon gibi etmenler otizme neden olabilir.

Screenshot_63

4. Yapısal nedenler

  • Beyin bölgesinde normal insanlardan farklı olan bazı değişiklikler,
  • Beynin ön ve arka bölgesindeki kan akışlarının farklı olması,
  • Beynin beyincik ve ön beyin kısmındaki farklılıklar,
  • Bu farklılıklar nedeni ile çocukta oluşan iletişim ve davranışsal bozukluklar,
  • Beyincik bölgesinin farklı oluşunun,hareketleri etkilemesi.

Otizm Belirtileri Nelerdir?

Gelişimsel bozukluğa sahip bir çocukta otizmi fark edebilmek için belirtilerin bilinmesi çok önemlidir. Bu sayede hastalığın erken teşhis edilip ilerlemesinin önüne geçilebilir.

1. Sosyal etkileşim problemleri

  • Göz teması kurmada güçlük çekmek,
  • Göz teması kurulsa bile çok kısa ve anlık olması,
  • Sözel olmayan davranış biçimlerinde yetersizlik,
  • Konuşma sırasında jest ve mimiklerin sınırlı sayıda kullanılması,
  • Başka insanlarla yakınlık sınırının ayarlanamaması,
  • Konuşurken ses seviyesini ayarlayamamak,
  • Arkadaş edinmede güçlük çekmek,
  • Arkadaşların genellikle ya çok büyük ya da çok küçük kişilerin olması,
  • Tek bir konu üzerinde arkadaşlık kurmak,
  • Kendi ile aynı yaşta olan çocuklarla oyun oynamada ve konuşmakta isteksizlik,
  • Yalnızlıktan hoşlanmak,
  • Dikkatleri üzerine çekmekten hoşlanmamak,
  • Övgü ve sevgi dolu sözlere tepkisiz kalmak,
  • Çocuğun kaldırma hareketine karşı tepki vermemesi ve ellerini uzatmaması,
  • İletişime geçmek isteyen kişileri cevapsız bırakmak,
  • Çevresindeki olaylara ilgi duymamak ve tepki göstermemek,
  • Karşı tarafın duygularını anlamamak.

Screenshot_64

2. İletişim problemleri

  • Konuşmakta güçlük çekmek,
  • 6 ile 12 ay arasında olan çocukların ismine tepki vermemesi,
    1. aydan sonra bile el hareketleri ile kendini anlatamama,
  • Emekleme ve yuvarlanma gibi hareketlerde gecikme,
  • Başkalarının çıkardığı ses ve hareketleri taklit etmeme,
  • Parmağı ile istediklerini belirtmeme,
  • İki yaş ve üzeri çocukların sözcük söyleyememesi ve basit cümleler kuramaması,
  • Konuşmaya başladıktan sonra aynı kelimeleri kullanmak ve yanlışları düzeltememek,
  • Karşılıklı iletişime girememek,
  • Aynı konuları konuşma isteği,
  • Kendisine söylenen sözcükleri sürekli tekrarlamak,
  • Öğrendiği sözcükleri alakasız yerlerde kullanmak,
  • Kendi kendine sözcük uydurmak,
  • Evcilik, doktorculuk gibi belli bir olaya bağlı oyunları oynamada güçlük çekmek,
  • Oyuncakları başka bir oyuncakmış gibi oynayamamak,
  • Hayal gücünde yetersizlik,
  • Oyuncaklarla oynanması gerektiği gibi oynamamak,
  • Oyunlara karşı ilgisizlik.

3. Tekrarlanan davranışlar

  • Bir konuya karşı fazla ilgili ve takıntılı olmak,
  • Sıra dışı konulara ilgi duymak,
  • İlgili olduğu konu hakkındaki bütün detayları bilmek,
  • Bir düzen ve rutin konusuna takıntılı olma, rutini değiştirmeme, ısrarcı olma,
  • Günlük yapılan işlerin aynı sıra ile yapılmasını isteme,
  • Nesneleri sıraya dizmek, döndürmek,
  • Değişimlere karşı büyük tepki gösterme,
  • Değişimleri kabul etmesi için önce bilgi verilmesi gerekliliği,
  • Olağan dışı vücut hareketleri; parmak ucunda yürümek, çok yavaş hareket etmek, otururken sallanmak, kendi çevresinde dönmek, değişik bir bedene sahip olmak gibi.
  • El hareketlerinde değişiklik; ellerini sallamak, parmaklarına bakmak gibi.
  • Kullanılması gereken eşyaları farklı amaçlar doğrultusunda kullanmak,
  • Duyusal olarak eşyaların kokusu, görünüşü ile fazla ilgilenmek,
  • Hareketli eşyalara, oyuncaklara aşırı ilgi duymak,
  • Bazı eşyalara ya da oyuncaklara karşı takıntılı olmak, hep elinde tutmak ve ayrılmak istememek.

Otizm Tedavisi Nasıl Yapılır?

Otizm spektrum bozukluğuna günümüzde kesin olarak uygulanan bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak bu hastalıkta bir tedavi olmasa da erken tanı çok önemlidir. Tanı koyma süreci en erken 18. aydan sonra olur. Eğer bir hareket ya da bir belirtiden bile şüpheleniliyorsa bir doktora danışarak bilgi alınması gerekir.

Otizmli çocuklar erken tedavi süreci ile birlikte öğrenmenin en açık olduğu zamanı kaçırmamış olurlar. Bu zaman dilimi çocuğun ilk beş yılıdır. Beyin ve sinir gelişimi bu dönemde çok hızlı olduğu için sürekli çocuğun bu konuda uyarılması gerekir.

Otizmi tedavi edecek kişiler;

  • Psikiyatristler: Tanı koyma ve tedavi yolunu belirleme açısından psikiyatristler büyük önem taşır. Ayrıca çocuğun iç dünyasına girme ve yaşadığı duygu değişimlerini anlamak açısından büyük fayda sağlarlar. Davranış biçimleri ve iletişimleri hakkında bilgi edinmek adına aile bireylerinin de bu alandan faydalanması gerekir.
  • Çocuk doktorları: Hastalığın tanı koyma ve tedavi sürecinde en önemli ayaktır. Hastalıkla birlikte görülebilecek diğer hastalıkların önüne geçmeyi amaçlarlar. Örneğin; epilepsi ve diğer nörolojik bozukluklar gibi.
  • Psikologlar: Psikiyatristler gibi hastalığın içsel boyutu ile ilgilenirler. Çocuğun zeka düzeyini belirleyip özel eğitim verebilirler.

1. Özel eğitim

Otistik çocukların ilerki yaşamlarında kendi kendilerine yetecek kadar beceri kazanmalarını sağlayan eğitim programıdır. Bu eğitim kendi bakımı, sosyal iletişim, zihinsel ilerleme gibi konuları kapsar. Konuşma ve dil terapileri sayesinde çocukların kendilerini ifade edebilme özelliği artırılır.

2. Eğitimsel yöntemler

Bir davranış öğretilirken oldukça basite indirgeyerek, sözel anlatımlarla davranışın kazandırılmasıdır. Eğitimci önemli bir rol oynar. Bu eğitim ile sosyal davranış, oyun becerisi, dikkat artırma, dil kullanımını geliştirme gibi pozitif özellikler artırılırken öfke nöbetleri, kendine zararlı davranışta bulunma özellikleri azaltılmaya çalışılır. Çocuğun davranışsal gelişimi kayıt altında tutulur. Haftada en az 40 saat eğitim verilir. 6 yaşına kadar bu eğitime devam edilmesi gerekir.

3. TEACCH programı

Bu programda hastalık farklı bir düşünce biçimi olarak tanımlanmıştır. Üç temel alanda yoğunlaşır. Bunlar; çocuk, aile ve okuldur.

Çocuk kısmında; çocuğu anlamak, eğitim programının planını yapmak ve bu planı uygulamak yer alır. Aile kısmında; bilgilendirme, duygusal destek olmak, tavsiyeler ve örnekler vererek onlara yardımcı olmak vardır. Okul kısmında ise; okula bilgi verilir ve tavsiyelerde bulunulur.

Programa göre çocuğun güçlü ve zayıf tarafları belirlenir. Şimdiki zamanı ve geleceği planlanır. Bu planda ailesinden bilgi alınır. Çocuk bir gözleme alınır ve tepkileri ölçülür. Neyi yapıyor, neyi yapamıyor, neye ilgisi var, nasıl yardım istiyor (sözle, gözle, elle vb.), davranışları nasıl gibi sorulara cevap aranır. Bu sorular doğrultusunda çocuğa bireysel eğitim programı hazırlanır. Amaç çocuğun ileride bağımsız bir birey olarak yaşamını devam ettirebilmesidir. Aile ile ortaklaşa hareket edilir. Öncelik olarak çocuğun hangi alanda daha çok eğitime ihtiyacı olduğu belirlenir. Bireysel çalışma ve mekan arasında ayrım yapılır. Günlük bir çalışma çizelgesi hazırlanır. Çalışma düzeni kurulur.

4. PECS sistemi

Bu sistemde bir büyük önderliğinde değil de çocuk odaklı iletişimin başlandığı yol izlenir. Konuşamayan, iletişim kuramayan ve kendini ifade edemeyen çocuklara öğretilen bir değiş tokuş sistemidir. Bu sistem sayesinde çocuğun iletişim düzeyi gelişir. Bu eğitim sistemi 6'ya ayrılır. İlk başta ihtiyaçlarını tek bir resim ile anlatan çocuk, eğitim ilerledikçe cümleler kurmaya başlar. Resimlerin ve çantaların her zaman çocuğun yanında olması gerekir. Bu sayede çocuk iletişime girmek istediğinde hazır olmalıdır. Oyun oynama becerilerini ve arkadaş edinmesini kolaylaştırır. Amerika'da bu eğitimi gören çocukların %76'sında büyük ilerlemeler kaydedildiği görülmüştür.

5. Terapi yöntemi

Duyusal bütünleştirme amaçlanır. Algılama, işleme ve anlamlandırma yeteneklerinin daha ileri seviyeye çıkmasını ve bu sorunların azaltılmasını sağlar. Terapistler tarafından uygulanır. 1970'lerden bu yana yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Ancak bilimsel bir dayanağı yoktur. Duyuların yer aldığı sinir sisteminin uyarılmasıdır. Çeşitli duyular arasında bilgilerin alınması sağlanır. Bu çocuklar algıladıkları şeyleri bir bütün hale getiremez ya da anlamlandıramaz. Güvensiz ve savunmacı davranış biçimleri sergilerler. Doğru tepkileri verme, kendini tanıma, çevresine karşı farkındalığın artması, hareketlerini kontrol etme gibi özellikler kazandırılmaya çalışılır. Çocuğun gereksinimleri belirlenerek beynin algıları doğru kontrol etmesi sağlanır. Bu eğitimde geniş bir oda içerisinde terapi topları, silindir yastıklar, tavandan asılan salıncaklar ve tekerlekli platformlar bulunur. Çocuğun durumuna ve yaşına uygun aktiviteler belirlenir.

6. Hanen metodu

Bu metotta aile bireylerinin eğitilmesi amaçlanır. Çocukla sürekli birlikte olan anne ve babanın davranışlarının nasıl olması gerektiği ile ilgilenilir. Çocukla iletişime girmeye çalışılır. Çocuk iletişimde lider pozisyonda olur. Bu aşamada çocuğu dinlemek ve gözlemlemek çok önemlidir. Yüz yüze iletişime geçilir. İlgi alanları belirlenir ya da yeni ilgi alanları yaratılır. İletişimin karşılıklı olmasına dikkat edilmelidir. Bu eğitim bir zorbalık değil sevilen bir aktivite haline getirilmelidir. Bu sebeple çocuğun en sevdiği oyuncaklar aktiviteye dahil edilebilir. Konuşma dilinin çocuğun anlayacağı şekilde kullanılması gerekir. Eğitim ilerledikçe konuşma konuları genişletilebilir.

En Çok Aranan Haberler