HABER

Perinçek'ten sert savunma

Perinçek'ten sert savunma

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, kahramanları intihar eden bir milletin ayakta kalamayacağını belirterek, "Türkiye'de kahramanlar köpeklere boğduruluyorlar" dedi.

Perinçek, "Daha iyi mücadele edemedim, yazıklar olsun bana, bu hükümeti devirememişiz, yazıklar olsun bize" diye konuştu. Davanın bugünkü celsesinde, Doğu Perinçek'in savunmasına geçildi. Uzun bir aradan sonra, duruşma salonu ve izleyici bölümünün tamamına yakının dolu olduğu gözlenirken, duruşmayı izleyen Şule Perinçek, eşinin ifadelerini satır satır not aldı.

Doğu Perinçek, kendisine yöneltilecek tüm soruları yanıtlamaya hazır olduğunu söyledi. Avukatlarının hiçbir soruya itiraz etmeyeceklerini belirten Doğu Perinçek, "Bugün burada, karanlık kalan tek bir nokta kalmasın. Herkes bana sorularını sorsun. Savcılık makamı da sorularını sorarken rahat olsun. Kanun dışı sorsunlar. Hukuk dışı sorsunlar. Zaten hukuku yeterince çiğnediler. Hiçbir kanıta, 'bu kanıt hukuk dışı toplanmıştır' demeyeceğiz. Kahramanları intihar eden bir millet ayakta kalamaz. Kahramanları intihar eden bir ordu savaşma niteliğini kaybeder. Kahramanları intihar eden bir yargı, infaz memuru şekline dönüşür. Türk yargısı ABD'nin infaz memuruna dönüşmektedir. Bir YÖK başkanı diyor ki; 'Ben sapına kadar ABD'ciyim, ben suçsuzum. Beni vatanseverlerle karıştırmayın.' Amerikan otoriteleri Ergenekon operasyonunu yönlendirmiştir" dedi. Perinçek, Türk-Kürt severliğinin yargılandığını belirterek, "Mahkemenizin bunda büyük sorumluluğu vardır. Bir kahraman şakağına silah dayayıp tetiği çekiyor. Türk milleti kahramanlarını kaybediyor. Türkiye'de kahramanlar köpeklere boğduruluyorlar. Buna izin veremezsiniz. Daha sonra cenazelerine gidiyorlar. Selam veriyorlar. Yaşarken selam verseydiniz. Kahramanları hapislere tıkmasaydınız. Hapisteki kahramanlara selam durun, Türk Bayrağına sarılı tabutlara değil. Bir devlet intihar etmektedir. Biz albayın arkasından ağıt yakmıyoruz. Mesele intihar eden albay değil, boğulan cumhuriyettir, boğulan Atatürk devrimleridir. Ergenekon davasıyla vatanseverlik suç, ihanet ise sonuna kadar serbest bırakılmıştır. Bu bozulacak göreceksiniz. Kahramanlar fare yapıldı. Bunda benim payım var, payımı üstleniyorum. Daha iyi mücadele edemedim, yazıklar olsun bana. Bu hükümeti devirememişiz, yazıklar olsun bize" diye konuştu.

Perinçek, savunmasını şöyle sürdürdü: "Ortada iki tane cenaze tablosu var. Hrant Dink öldürülüyor, öldürülmeden önce İşçi Partisi'nin söylemlerini ifade ediyordu. Bundan dolayı yabancılar tarafından öldürüldü. Yabancılar 'hepimiz Ermeniyiz' diye bir grup yürütmüşlerdir. Diğer bir cenaze ise, albayın cenazesidir. Bu, Türkiye'deki bölünmeyi gösteriyor. Psikolojik savaşla Türk ordusunu sindirmişler. Bunu kimse söyleyemiyorsa ben Silivri'den söylüyorum. Yakalanan komutanların evlerine hanımlarını göndermekle bu iş olmaz. Cenazelerde selam durmakla bu iş olmaz. Apo'yu sorgulayan Atilla Uğur'u Silivri'ye getireceksiniz. Apo'ya dokunan yanıyor. PKK'nın yasal partisinin lideri Ahmet Türk, 'yılanı yaralı bırakmayın, başını ezin' diyor. 20 Ekim'de duruşma başladığında dışarıda binlerce vatansever vardı. Onların yanında bir de 30 kişilik PKK grubu vardı. Onlar niye gelmişlerdi. Onlar Zekeriya Öz'ü desteklemeye gelmişlerdi. PKK iddia makamını destekliyor. Kimin PKK ile birlikte çalıştığı, kimin karşısında olduğu gözüküyor."

TÜM SUÇLAMALARI REDDETTİ

Doğu Perinçek, iddianamede geçen hakkındaki tüm suçlamaları tek tek okuyarak reddetti. Perinçek, "Savcılar burada iddianamedeki iftira nağmeleri okudular. Attıkları iftiralardan ötürü haklarında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum" dedi.

Perinçek, "Onurlu bir adamın şakağına kurşun sıkmasını "JİTEM öldürdü" şeklinde belirtildi. Bu mahkeme bunu çözecek. Bu çözmezde başka mahkeme çözecek. O da çözmezse Türk milleti sever. Kimse vatanseverliği mahkum etmeye kalkamaz. Buna kalkışanlar Türk milletinin ayakları altında kesinlikle kalacaktır. Güney'in kasetlerindeki deli saçmaları Zekeriya Öz ve ekibi tarafından iddianame halinde getirilmiş. Tuncay Güney'in adı iddianamede 487 kez geçiyor. Bu konuda rakipsiz adam. Savcı Zekeriya Öz Genelkurmay Başkanlığı'nın yolladığı yazılara itibar etmiyor. Onları samimi bulmuyor. Ama Tuncay Güney'in her söylediğini başının üstünde tutuyor. İddianamenin en itibarlı, en güvenilir, en samimi şahsiyeti Tuncay Güney'dir" dedi.

Perinçek, Danıştay saldırısında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Yıldırım'a atıfta bulunarak, "Atatürk'e hakaret eden Osman Yıldırım ile Tuncay Güney Zekeriya Öz'e göre dürüst insanlardır. Bence samimi insan Kemal Alemdaroğlu, İlhan Selçuk, İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu ve benzerleri. Bu iddianamede savcılar Güney'e "samimi" diyerek kendi samimiyet ölçümlerini ve kültürlerini ortaya koymuşlardır. Bana göre temiz insan Çelik Harekatını yapan insandır, İşçi Partisi'dir.

TSK'ya karşı psikolojik savaş yapılıyor. İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu, kafalarda bu davada sanık kişilerdir. Bu tablo oluşturulmuştur. Bu tablodan bir tek esaret çıkar. Susurluk ve Gladyo'nun kökünü kazımak için yapılacak tek bir iş var. O da NATO'dan çıkmaktır" diye konuştu.
Doğu Perinçek daha sonra savunmasının "uydurma fiiller" ve "gerçekler" diye nitelendirdiği bölümünde iddianamede hakkında yer alan suçlamaları bölüm bölüm okuyarak reddetti. Perinçek, "Veli Küçük'e gönderdiğim bölümde "arz ederim" kelimesi yoktur" diyerek mahkeme heyeti ve duruşmadaki savcıları mektubun bir örneğini verdi.

Perinçek daha sonra şöyle konuştu:
"Arz ederim kelimesi olmadığı halde bu bana emniyette soruldu. Ya gösterin arz ederimi, yada terk edin burayı. Yüzünüze bakmıyorum, yüzünüzün kızardığını biliyorum. Yüzünüzün kızardığını görmek istemiyorum. Burada savunma sınırları aşıldığı zaman, sanıklar hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuyorsunuz. Savcılar burada iddianamedeki iftira nağmeleri okudular. Attıkları iftiralardan ötürü haklarında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum. Benim hazırladığım metin, Tuncay Güney'in iddia ettiği gibi Ergenekon yapılanması değil, devletin yeniden yapılanması metnidir. Savcılar iddianamalerinde TSK subaylarını benim organize etmemle Barzani ve Talabani'ye 24 bin silah verdiklerini ve bu silahlardan 6 binini PKK'ya verildiğini yazmışlardır. Tek kanıtları Tuncay Güney'in söyledikleridir. Tuncay Güney 24 bin adet silahı iki araba, iki konteynıra sığdırabilmiştir. Peki savcılar hangi mantığa sığdırabilmişlerdir? Yaptığım hesaba göre 24 bin silah, 120 ton ağırlığındadır ve 12 TIR ile götürülebilmektedir. TIR'ların büyüklüğüne göre 12 ile 20 TIR arasıdır."

Doğu Perinçek savunmasının devamında, "Yine iddialara göre benim aracılığım ile Genelkurmay Başkanlığı ile Öcalan arasında görüşmeler vardır. Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarıldığı 10 Ekim 1998'den Kenya'dan Türkiye'ye gönderildiği 15 Şubat 1999 yılları arasındaki dönem söz konusu. Oysa ben 24 Eylül 1998 günü gözaltına alındım ve daha sonra tutuklanarak Haymana Cezaevi'ne konuldum. 8 Ağustos 1999 yılına kadar cezaevindeydi. Yani iddia edildiği tarihler arasında ben cezaevindeydim. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Tuncay Güney'e gönderdiği soruların birinde "Doğru Perinçek'in PKK'nın kuruluşundaki rolü nedir?" diyor. Bunu PKK kurulduğunda 3 yaşında olan Tuncay Güney'e soruyor" diyerek hakkındaki tüm suçlamaların yalan ve iftira olduğunu belirtti.

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Doğu Perinçek, hakkındaki iddialara ilişkin savunmasına devam edecek.

İHA

En Çok Aranan Haberler