HABER

Rauf Denktaş'tan son mesaj

LEFKOŞA (İHA) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Bağımsızlığa sahip çıkmazsak bu iş felakete gider" dedi. Denktaş, "Bu size son mesajımdır" dediği açıklamalarını, kağıttan okumayı tercih etti.

Cumhurbaşkanı Denktaş, "2005 senesini EOKA yılı ilan ederek Akritas Planı'nın 'Milli Hedef'i Enosis'ten ayrılmadıklarını yeniden kanıtlamış olan Rum liderliği, partileri, kilisesi ve basını, 40 yıldır halkımıza söylediklerimizi bir kez daha doğrulamıştır" dedi. Denktaş, açıklamasında, "Akritas Planı'nın yapımcısı ve uygulayıcısı Tasos Papadopulos da 'hiçbir zorluk, hiçbir baskı ve hiçbir tehdit beni yeniden, vatanın bugününe ve geleceğine sabotaj teşkil edecek bir çözümün altına imza atmaya zorlayamaz' sözleriyle, Rum liderliğinin Kıbrıs'ın bütününe sahip çıkmasının ötesinde bir hedef gütmediğini ve gütmeyeceğini kanıtlamış oldu" dedi.

Denktaş, Akritas Planı'nın içeriğini açıkladığı açıklamalarına şöyle devam etti:

"Akritas Planı'nda 'Nihai hedef Enosis'tir, ancak bunu açıklamayacağız. Enosis'e giden yolda plan, safha safha açıklanacaktır. Birinci safha, 1960 Antlaşmalarının adaletsiz ve uygulanmaz olduğunu anlatmaktı, bunu başardık. Şimdi anayasayı değiştirme sayfası başlıyor. Türkler tepki gösterirlerse, onları çok sert tedbirlerle sindireceğiz. Son safhayı (Enosis'i), zamanı geldiğinde açıklayacağız' diyordu. Şimdi AB safhasındayız. Sahte bir unvan altında AB üyeliğini kullanıyorlar. Kendilerinden eminler. Dünyayı kandırmışlar. Artık çiçek gibi açılıyorlar. Annan Planı'na Akel'de evet diyecek, 'inanmışların' evetleri ile bizi, egemenliğimizi, devletimizi inkar eden çerçevesine mahkum ettiklerini zannediyorlar. Şimdi Kıbrıs sanki kendilerininmiş gibi, 'vatanın bugününe ve geleceğine sabotaj teşkil edecek bir çözümün altına imza atmaya bizi kimse zorlayamaz' diyebiliyorlar. KKTC'nin Cumhurbaşkanlığı'na yarışan partilerden, Papadopulos'a hep bir ağızdan cevap vermek için bir araya gelmelerini beklemek hakkımızdır. Meclisimizden oy birliği ile bir karar beklemek de hakkımızdır."

"KIBRIS TÜRKÜ BAĞIMSIZLIĞINDAN VAZGEÇMEZ"

Kıbrıs Türkleri'nin bağımsızlıktan ödün vermeyeceğine inandığını ifade eden Denktaş, "Dünyaya, Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlığına sahip çıkmaktan vazgeçtiğini, vazgeçebileceğini, vazgeçmek hakkı olduğunu varsayan herkese, bunun asla doğru olmadığını, vatanın KKTC olduğunu, KKTC'nin bağımsızlığından, halkın egemenliğinden asla vazgeçilmeyeceğini, her kuruluşun, her bireyin haykırmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Denktaş, "De Soto'ya, 'Kıbrıs Rumları'nın isteği Kıbrıs'ın tümüdür. Uzlaşma istemiyorlar. Meseleye teşhis koyunuz. Rum'un bu siyaseti karşısında kalıcı uzlaşma ancak, iki devletin ortaklığına bağlıdır' demiştim. Geçenlerde bu sözlerimi hatırlattı ve 'inşallah Denktaş'ın söyledikleri doğrulanmaz' dedi" şeklinde konuştu.

"Benim 40 yıldır söylediklerim gerçeklerdi" diyen Denktaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu kahraman halk Papadopulos'un söyledikleri karşısında, 2005 yılı EOKA yılı ilan edildiği bir zamanda, hala Rumlar'la birleşip AB rüyası mı görecektir? Sesimizi şimdi yükseltmezsek ne zaman yükselteceğiz? Yıllarca kalıcı bir barış, 1963'leri bir daha yaşatmayacak sağlam bir anlaşma için çalıştım. Böyle bir anlaşmanın temeli katıksız eşitlik ve Türkiye'nin fiili, etkin garantisidir. 1975'te nüfus mübadelesini, Türk ve Rum yeniden Kıbrıs için vuruşup öldürülmesin diye yaptık. 1979'da, coğrafi ayrılığı içeren iki kesimli Federasyonu, Rum ve Türk yeniden ölmesin, öldürülmesin, kalıcı barış gelsin diye karara bağladık. Rum liderliğinin Kıbrıs'a sahip çıkma, bizi azınlık yapma, barışın temelini oluşturan fiili ve etkin garantileri sıfırlama, AB yolu ile Türk-Yunan dengesini lehlerine çevirme oyunları, Kıbrıs'a gerçek, kalıcı, iki tarafın eşitliğine dayanan bir anlaşmayı bugüne kadar engellemiştir. Bunun bir sonucu olarak da karşımıza Annan Planı çıkarılmıştır."

"ANNAN PLANI KAOS GETİRİR"

Annan Planı'nın kaos getireceğini öne süren Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tekrar ediyorum. Annan Planı bugünkü barış ortamını kısa bir zaman içinde kaosa, bireyler arasında kavgaya, toprak ve mülkiyet konusunda yıllarca sürecek sürtüşmelere, davalaşmalara neden olacak bir plandır. 1963-74 yıllarını bize yeniden yaşatacaktır ve bu kez Türkiye'nin gelip bizi kurtarma hakkı da olmayacaktır. Nüfus Mübadelesi'ni gerektiren bir ortamda, mal-mülk konularını ileride bireylerin davalaşmasına ve kavgasına bırakan bir planı, "barış planı" diye tanımlamak çok yanlıştır. Kıbrıs'ı üniter bir Rum devleti olarak gören Rum liderliğinin siyaseti gayet açıktır. Avrupa İnsan Hakları'na uygun şekilde her şeyin iadesinde ısrarlıdır. Bu, 1974 öncesine dönüştür ve Annan Planı'ndaki tedbir, bu kavgayı önleyecek mahiyette değildir. Ben bu planla barışa değil yeniden kavgaya gidileceğini gördüğüm için 'hayır' dedim. Buna razı olamayız. Göz göre göre ileride beklenmedik ihtilaflara, kavgalara, davalaşmalara kucak açan görüntülerden vazgeçmemiz gerekmektedir. Barış istiyorsak, barışın şartlarını dünyaya duyurmaktan çekinmeyelim. Barış, katıksız eşitlik ister. Siyasi hal çaresinin temelini, nüfus mübadelesi ve iki kesimliliğe dayalı bir ortamda gören eşit ortaklığı ve etkin garantileri içeren bir hal çaresine razı olunduğu sanılan bir durumda, Rum'un tapusunu, yasal KKTC'nin tapusunu geçersiz addeden çift standartlı bir yaklaşımla toprak mal-mülk konuları halledilemez. Rum'u çifte referandumlara rağmen hala Kıbrıs'ın meşru hükümeti addetmekle de hiç halledilemez. Bu yanlış hesaplarla Rum tarafını 40 yıldır uzlaşmaz hale getirmiş olanlar, 2005'in EOKA yılı ilanından ve Papadopulos 'un açıklamalarından sonra yanlıştan dönme yolunu bulabilmelidirler. Halk, Rum'un azınlığı olmadığını Rum'un Türkler üzerinde hiçbir hak iddia edemeyeceğini, bağımsızlıktan vazgeçilemeyeceğini heyecanla seslendirmeli. Yeni ali Cengiz oyunlarına müsaade etmemelidir. Bugün AB ve diğer ülkelerin üst kademelerinde de 1963'te KKTC'yi tanımamış olmanın hata olduğunu doğrulayanlar vardır. Kıbrıs'ın kendilerine ait olduğuna inanan, bizi azınlık olarak algılayıp takdim eden 800 bin Rum'un siyasi görüşü, 1983'deki gibi aynen devam ederken ve 30 yıllık barış garantilenmiş, iyi komşuluğun gelecek için kalıcı bir örnek olabileceğini kanıtlamışken, bunu ters yüz ederek 'Kıbrıs'ı birleştirme', 'bütünleşme' adı altında adada yeniden göçlere, kavgalara gebe bir durum yaratmanın hiçbir anlamı yoktur. Ben, kalıcı bir anlaşma için uğraştım. Şehitler pahasına elde edilmiş olan barış ortamını, Rum'u bilen bir kişi olarak, boş vaadlere feda etmekten, statümüzden ve fiili etkin garantiden taviz vermedim. Kıbrıs için kavga son bulsun. Ne Türk ölsün ne de Rum. Analar yeniden ağlamasın, göç olmasın. Herkes geçmişten ders alsın, geçmiş tekrar yaşanmasın, bu doğrultuda alınan tedbirlere hor bakmasın diye çalıştım. Annan Planı bunlara ters düşen bir plandır. Bunu anlamanızı istiyorum. Bunlar sizlere bu mevkiden yapabileceğim son uyarılardır. Bu uyarılara sivil hayatta da devam edeceğim."

En Çok Aranan Haberler