HABER

"Referandumdan Bir Yıl Sonra Cumhurbaşkanlığ Hükümet Sistemi" Paneli

Başbakan Yıldırım (2): - "Ekonomiyle ilgili maalesef bu ara fırsatı ganimet bilerek, bazı jeopolitik belirsizlikler, küresel ve bölgesel riskleri fırsat bilerek Türkiye ekonomisi üzerinde de ciddi bir spekülasyon yapma gayretleri var. Bunun farkındayız" -"Ekonomi yönetimimiz olsun, Merkez Bankamız olsun gündemine hakimdir. Ekonomiyle ilgili göstergelerimiz birçok bizim durumumuzdaki ülkelerden zaten iyi. Gelişmiş ülkelerden de daha iyi konumdadır. Dolayısıyla bunun bilimsel bir gerçekliği yok. Tamamen dedikodular üzerinden, piyasa düzenini bozmaya gayret etme çalışmalarıdır" - "Biz mükemmeli arasaydık, iyiyi bulamazdık. Mükemmel iyinin düşmanıdır. İyiyi bulmakla yetindik. İleride aksaklık olursa bundan sonra gelen baba yiğitler de bunun gereğini yaparlar. Biz bir adım yaptık. 94 yıllık yönetim alışkanlığımızı, darbelerle, vesayetlerle milletin gına getirdiği bir yönetim anlayışını değiştiriyoruz"

İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, ekonomiyle ilgili bu ara fırsatı ganimet bilerek, bazı jeopolitik belirsizlikler, küresel ve bölgesel riskleri fırsat bilerek Türkiye ekonomisi üzerinde de ciddi bir spekülasyon yapma gayretleri olduğunu belirterek, "Bunun farkındayız. Ekonomi yönetimimiz olsun, Merkez Bankamız olsun gündemine hakimdir. Ekonomiyle ilgili göstergelerimiz bir çok bizim durumumuzdaki ülkelerden zaten iyi." dedi.

Yıldırım, Marmara Üniversitesi'nin Sultanahmet'teki Rektörlük Binası'nda düzenlenen "Referandumdan Bir Yıl Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" Paneli'nde yaptığı konuşmada, 15 yıllık AK Parti iktidarının en zor şartlarında, iktidarın çok önemsediği büyük bir değişimin, yönetim sistem değişikliğinin son iki yılda gerçekleştiğini söyledi.

Bunun sebebinin, gerçekten bir şeyi istemek, kendini vermekle alakalı olduğunu belirten Yıldırım, "Bu değişiklik akamete de uğrayabilirdi süreç içerisinde ama biz, yılmadık, sabrettik, kararlılıkla üzerine gittik. Hatta beni tenkit edenler oldu. 'Sen kendini yok eden bir sistem için kendini parçalarcasına çalışıyorsun. Bu ne biçim iştir' diye. Benim cevabım çok basit, eğer ülkem kazanacaksa ben kaybetmeye hazırım. Bir Ali değil, Bin Ali feda olsun dedim. Bunu mecliste de söyledim, burada da tekrar ediyorum." dedi.

Kampanyasını da bunun üzerine kurduğunu anlatan Yıldırım, "Ben vazgeçiyorsam demek ki bu ülkem için milletim için faydalı bir şey. Millete bunu söyledim. Aynı şeyi söylemeye devam ediyorum. İyi veya kötü iradenin tek olması lazım. Tek adam anlamına gelmiyor. Milletin seçtiği irade, yegane millet adına karar veren olması lazım. Tabii ki kurumlar işini yapacak. Bürokrasi, yargı, kolluk işini yapacak ama milli iradenin temsilcisi tektir." diye konuştu.

Eskiden yürütme ve yasamanın birlikte seçildiğini, yasamanın içinden yürütmenin çıktığını, yürütme ve yasama ilişkilerinin iç içe olduğunu hatırlatan Yıldırım, bu iki iradenin sandıkta ayrıldığını söyledi.

Dolayısıyla 5 yıl boyunca kanunların meclis tarafından yapılacağını aktaran Yıldırım, "Sadece bir istisnası var. Bütçe Kanunu'nu, hükümet adına Cumhurbaşkanı teklif edecek. Onun dışındaki bütün yasama faaliyetlerini meclis kendisi yapacak. Bu arada memleketin işlerinin gecikmemesi için Cumhurbaşkanına da kanuna eş değer kararname çıkarma yetkisi verildi. Ama her alanda değil. Birtakım konular var, Anayasa'da açıkça tanımlanmış alanlar var." diye konuştu.

Yeni sistemle birlikte Cumhurbaşkanının ülkede yönetim süreçlerini hızlandıracağını, zaman ekonomisini sağlayacak kararnameler çıkaracağını ifade eden Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Bakanlıkların sayısı 24'ten 14'e düşürülecek. Bakanlıkların yetkilerini birinden alıp birine verecek. Birçok kurumun dizaynını yeniden yapmak gerekiyorsa onları yapacak. Memleketin işlerinin daha hızlı daha verimli yapılması gereken düzenlemeler neyse bütün bunları Cumhurbaşkanları kararnameleriyle gerçekleştirmiş olacak.

Bu sistemi şöyle tanımlıyorum; Sürekli istikrar, güçlü, tek başına iktidar. Sürekli istikrar nereden geliyor? Yüzde 50'den fazla halk desteği alacağız. Dolayısıyla tek vesayet sahibi kalıyor, millet. Milletin dışında vesayetçileri tasfiye ediyoruz. Millet istediği zaman tekrar işe el koyabilir. Meclis, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, birbirini bir anlamda kontrol eden iki yapı oldu. Eğer meclis tarafında işler zora sokuluyorsa Cumhurbaşkanının inisiyatifi var. Eğer cumhurbaşkanı yönetim sistemi olarak hattan çıktıysa o zaman meclisin inisiyatifi var. Aynı anda seçim olacağı için biri karar aldı mı ben istemiyorum deme şansı yok. Tıpış tıpış arkasından gidecek."

Bunun uzlaşıyı beraberinde getirdiğini ifade eden Yıldırım, "Nerede uzlaşacaksınız? Memleketin geleceği konusunda. Memleketin ali menfaatleri konusunda uzlaşmaktan başka çareniz yok." dedi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile herkese hak ettiğini veren bir yapı dizayn ettiklerini düşündüğünü belirten Yıldırım, şunları söyledi:

"Biz mükemmeli arasaydık, iyiyi bulamazdık. Mükemmel iyinin düşmanıdır. İyiyi bulmakla yetindik. İleride aksaklık olursa bundan sonra gelen babayiğitler de bunun gereğini yaparlar. Biz bir adım yaptık. 94 yıllık yönetim alışkanlığımızı, darbelerle vesayetlerle milletin gına getirdiği bir yönetim anlayışını değiştiriyoruz. 1950'ye kadar sayma, zaten kapalı rejim. Cumhuriyetten devam eden, 1950'de bir patlama olmuş. Sıkışa sıkışa milli irade patlamış. O da 10 yıl dayanabilmiş. 10 yıl sonra onu da hizaya getirmişler. 1980'e kadar kıpırdanmalar. 1980'de tekrar bir tokat. Sonra 28 Şubat'ta tekrar bir balans ayarı. AK Parti iktidarında bir kaç teşebbüs daha var. Bu sefer darbe FETÖ'cülerden geldi. Geleneksel vesayet odakları yoruldular, usandılar FETÖ'cülerle istişare ettiler. Oradaki FETÖ'cüler alanı iyi değerlendirdiler günün birinde kafayı kaldırdılar. Demek ki kurumlar, biz burada Cumhuriyet değerlerine karşı hiçbir yapılanmaya göz açtırmayız demeleri bir şey ifade etmiyor."

Yıldırım, FETÖ'nün damarlardaki mikrop gibi her tarafa nüfus ettiğini, kendini son ana kadar hissettirmediğini, hiçbir ilkesi ve doğrusunun olmadığını, sonuç almak için her şeyi mübah sayan, bütün değerleri ve kutsalları da yok eden bir örgüt olduğunu dile getirdi.

Sistemin geldiğini ve bundan sonraki değerlendirmelerin uyum sürecinin daha sağlıklı yapılmasına katkı sağlayacağını anlatan Yıldırım, "Başbakanlık kalkıyor, onların kurumları ne olacak, nereye gidecek? Bürokrasi nasıl şekillenecek? Parlamento, yürütme ilişkileri nasıl olacak? Yerel yönetimlerle yürütmenin ilişkileri nasıl olacak? İç tüzük meselesi nasıl olacak? Bütün bunlar zaten kurulan komisyonlar marifetiyle çalışılıyor." dedi.

Öte yandan 2018 Ocak ayı işsizlik oranının da açıklandığını, bu oranın yüzde 10,8 olduğunu anlatan Yıldırım, "Diyorlar ki 2017 aralık ayı yüzde 10,4'tü. Şimdi 10,8. Doğru, matematik olarak yanlış değil. Ama bunlar hep bir yıl önceki aynı döneme göre kıyaslanır. O zaman baktığımızda 2017 Ocak'ta neymiş? Yüzde 13. 2018 Ocak'ta neymiş? 10,8. Yani yüzde 2,2 işsizlikte düşüş var. 2017'den, 2018'e daha iyi şartlarda girdiğimizi gösteriyor. Ekonomiyle ilgili de maalesef bu ara fırsatı ganimet bilerek, bazı jeopolitik belirsizlikler, küresel ve bölgesel riskleri fırsat bilerek Türkiye ekonomisi üzerinde de ciddi bir spekülasyon yapma gayretleri var. Bunun farkındayız. Ekonomi yönetimimiz olsun, Merkez Bankamız olsun gündemine hakimdir. Ekonomiyle ilgili göstergelerimiz birçok bizim durumumuzdaki ülkelerden zaten iyi. Gelişmiş ülkelerden de daha iyi konumdadır. Dolayısıyla bunun bilimsel bir gerçekliği yok. Tamamen dedikodular üzerinden, piyasa düzenini bozmaya gayret etme çalışmalarıdır. Bunların hepsi de sonuçsuz kaldığı gibi bundan sonra da aynı olacak. Tedbir almak gerekiyorsa anında gereken tedbirleri almaktan çekinmeyiz."

(Bitti)

En Çok Aranan Haberler