Uzmanlar, çocukların inanma eğilimi dolayısıyla çocuk reklamlarının tercih oluşturma, satın alma davranışına dönüşme gücünün hayli yüksek olduğunu belirterek, "Süper kahraman, çizgi film ya da oyun karakteri üzerinden yapılan reklamlar çocukları yönlendirme konusunda hayli etkili. Reklamlar, çocukların sağlıksız beslenmesine, belirli ürünlerle ilgili yersiz istekler geliştirip anne babasıyla çatışmasına yol açıyor" dedi.
Uzman psikolog pedagog Sinem Olcay, medyanın, kişilerin zihinsel ve duygusal süreçlerini etkileyen faktörler arasında ilk sırada yer aldığını ifade ederek, özellikle televizyondaki reklamların 8 yaş altındaki çocukları hayli etkilediğini söyledi. 8 yaş altındaki çocukların televizyon reklamlarını eleştirel bir gözle değerlendirme becerisine sahip olmadığını anlatan Sinem Olcay, "Küçük çocuklar reklamlarda verilen abartılı ve taraflı mesajları doğru ve güvenilir olarak görüp sunulan bilgilere kolayca inanma eğilimindedir. Bu durum çocukların reklamlardan etkilenerek materyalistik değerlere odaklanması, sağlıksız beslenme alışkanlıkları edinmesi, belirli ürünlerle ilgili yersiz istekler geliştirip ebeveynle çatışma yaşaması gibi gelişimsel açıdan ciddi sakıncalar doğurur" dedi.
Çocukların inanma eğilimi dolayısıyla çocuk reklamlarının tercih oluşturma ve satın alma davranışına dönüşme gücünün yetişkin reklamlarına göre oldukça yüksek olduğunu hatırlatan Sinem Olcay, "Çocuklar bir kez bile görmüş olsalar reklamların içeriğini hatırlayabilir ve o ürünü tercih eder hale gelebilirler. Ayrıca, tekrarlanan reklamlar çocuğun ürünle ilgili isteğini artırıp güçlenmesine neden olmaktadır. Özellikle çocukların özdeşleşmek istediği bir süper kahraman, çizgi film ya da oyun karakteri üzerinden yapılan reklamlar çocukları yönlendirme konusunda oldukça etkilidir.
Çoğu reklamda karşılaştığınız özendirici içerikler ve dürüst olmayan bilgiler, çocuk zihninde ürünle ilgili gerçek dışı ve yanlış imajların oluşması için yeterlidir. Örneğin bir çocuk, reklamını seyrettiği çok şekerli ya da yağlı atıştırmalıkları yemesi gereken, kendisi için uygun ürünler olarak zihnine yerleştirebilir ya da yaşına uygun olmadığı halde reklamda gördüğü oyuncağı kararlı şekilde arzulayabilir.
Ebeveynlerin reklamlar tarafından teşvik edilen yanlış algıları kırabilmesi ve çocuğu doğru olana yönlendirmesi oldukça zor olabilmektedir" diye konuştu.
Bu sorunun çözümü için ebeveynlerin çocuklara erken yaşlardan itibaren medya okuryazarlığı becerisi kazandırabilmesi gerektiğini anlatan psikolog Sinem Olcay, "Çocukların televizyonda izledikleriyle ilgili eleştirel bir bakış açısı geliştirebilmek için yardıma ihtiyacı vardır. Çocuğunuz üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirgemek için baştan itibaren reklamlar üzerine şöyle konuşmalar yapabilirsiniz: 'Bu çikolatanın sana gerçekten güç vereceğini nereden bilebiliriz ki? Sabah kahvaltıda yediğin bal ve peynir seni çok daha iyi besler. Sence bu reklamı yapan kişiler senin ne düşünmeni istiyorlar?' Farkındalık yaşatan ve sorgulama becerisi geliştiren bu türden ebeveyn yaklaşımları, çocuğun reklamlarda sunulanın aksine gerçekle uyumlu bir bakış açısı kazanması ve doğru davranış alışkanlıklarını edinmesi için en etkili yöntemdir" şeklinde konuştu.