Cem Sey
Bonn, Almanya
Almanca'da Sarrazin, İtalyanca'da Saraceno, Fransızca'da Sarazin soyadı oldukça yaygın.
Türkçe'de de karşılığı var.
Saraçoğulları diyoruz.
Bilimsel kaynaklar, bu soyadını taşıyanların eskiden büyük olasılıkla Sina Yarımadası'nda yaşayan ve daha sonra Akdeniz üzerinden birçok bölgeye yayılmış bir ulusun çocukları olduğunu belirtiyor.
Avrupa ülkelerinde ise bu isme bir anlam daha yüklenmiş yüzyıllar içinde.
Birçok Avrupalı bugün dahi bu ulusun barbar Müslümanlar olduğuna ve Hristiyan Avrupalılar kadar değerli olmadığına inanıyor.
Bugünlerde Almanya'da Sarrazin soyadını taşıyan biri, bambaşka, daha doğrusu tam tersi şekilde göze batıyor.
Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu ve Sosyal Demokrat Parti üyesi, Berlin hükümetinin eski Maliye Bakanı Thilo Sarrazin, Almanya'da yaşayan Müslümanların giderek Almanya'yı yokettiğini iddia ediyor.
Bunu anlatmak üzere yazdığı, "Almanya Kendini Yokediyor" adlı kitap nedeniyle şimdi ak saçlı, ak bıyıklı ve entellektüel gözlüklü bu maliyeci ve politikacı hem işinden kovuluyor, hem de partisinden atılıyor.
İddialar yeni değil Aslında Sarrazin'in iddiaları hiç de yeni değil.
Bundan bir yıl önce, kimsenin kendisinden beklemediği bir anda, Almanya'daki göçmenlerin zeka düzeyinin yetersizliği, işsizlerin yeteneksizliği ve Müslümanların kültürel geriliği konularında konuşmaya başladı.
O zaman da büyük gürültü koptu.
Ama göçmen örgütlerinin ve Almanya'da yayınlanan Türk gazetelerinin kopardığı bu gürültü, "Almanya'da düşünce özgürlüğü var" laflarıyla geçiştirildi.
Sarazin'in üyesi olduğu Berlin Sosyal Demokrat Partisi'nin bazı örgütleri, kendisinin partiden uzaklaştırılması için bir başvuruda bulunsa da, parti yönetimi bunu derhal reddetti.
Sarrazin durmadı.
Hatta belki de cesaret aldı ve konuşmaya devam etti.
Her sözüyle provokasyon yaratmaktan zevk alır gibi birkaç hafta arayla Almanya'daki göçmenlerin topluma uyumsuzluğundan ve derhal önlem alınması gerektiğinden dem vurmaya başladı.
Söylediklerini dikkatle dinleyenler, "aslında göçmenlere karşı önlem alınmasından" söz ettiğini anlıyordu, ama yine birşey olmuyordu.
Peki şimdi neden birdenbire herkes ayağa kalktı?
'Asıl mesele Yahudiler' Neden Alman Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bile Sarrazin'in görevinden uzaklaştırılmasında ısrar eder oldu?
Bunun tek açıklaması var.
Sarrazin çizmeyi aştı ve Yahudilerin genlerinden söz etti.
Aslında Yahudiler hakkında sarfettiği sözler, daha önce söyledikleri kadar bugünün Almanya'sıyla ilişkili değildi, ama Almanya'da ırkçılık nedeniyle soykırıma uğramış bir halkın genlerinden, bu genlerin onların karakterinde belli özelliklere yolaçtığından söz edenler her zaman bu sözlerin altında kalıyor.
Sarazzin'e de öyle oldu.
Bir anlamda Almanya'da yaşayan ve aylardır Sarrazin'e öfkelenen göçmenler çok şanslı ve Alman Yahudi Cemaati'ne teşekkür borçlu.
Çünkü bu kurumun sert tepkisi olmasa, büyük olasılıkla Sarrazin hem görevine devam edecek, hem de kitabıyla fuarlarda, televizyon programlarında, gazetelerde göçmenlere karşı düşüncelerini açıklamaya devam edecekti.
Şimdi Sarrazin'i yerin dibine batıran ve alaşağı eden Alman medyasında daha şimdiden, "Sarrazin gidiyor, ama bahsettiği sorunlar yerinde duruyor" türü savunmalar da görülmeye başladı.
Hatta bazı yazar ve uzmanlar, Sarrazin'in Alman halkının büyük kesimlerinin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çektiğini belirtmekten de geri kalmıyor.
Yani Thilo Sarrazin Alman Yahudileri'nin engeline takıldı, ama birkaç yıldır yeniden alevlenen ve toplumun her kesimini sarmaya başlayan Alman milliyetçiliği, onun bıraktığı yerden devam ediyor.
En doğrusunu, Sosyal Demokrat Parti'nin İçişleri Sözcüsü Dieter Wiefelspütz söyledi; Göçmenler ve uyum sorunu önümüzdeki yıllarda Almanya'nın mega sorunu olmaya devam edecek.