HABER

Şener: Bankacılık sektörü iyileşiyor

ANKARA (İHA) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Yapı Kredi Bankası ve Şekerbank ile ilgili süreç tamamlandığında yabancı sermayenin bankacılık sistemi içindeki payının yüzde 13 olacağını belirterek, "Sektördeki kamu payı yüzde 35'tir. Bu önemli bir paydır. Kamu bankaları ile ilgili süreç önemlidir" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, Başbakanlık Merkez Bina'da gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Şener, toplantıda bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelere ilişkin ayrıntılı bilgiler verdi. Maastricht kriterlerine göre AB'ye üye ülkelerin bazı ekonomik göstergelere ulaşmak zorunda olduklarını söyleyen Şener, Türkiye'nin uzun yıllar, bu referans değelerle yakınlık kuramayacak seviyede bir tablo sergilediğine işaret etti. Bu değerlerin Türkiye açısından bugün yakınlaşılması gereken değerler değil, üyelik safhasında yakalanması gereken göstergeler olduğunu belirten Şener, buna rağmen Türk ekonomisinin bu değerlere çok yaklaştığını ifade etti.

Verilerdeki düzelmenin bankacılık sektörüne de etki edeceğinin düşünülebileceğini kaydeden Şener, Türkiye'de bugün toplam 48 banka ve 6 bin 118 şube bulunduğunu bildirdi. Şener, 1999 yılında ise Türkiye'de 80'nin üzerinde banka olduğunu hatırlattı. Sektördeki aktiflerde belirgin bir artış olduğunu ifade eden Şener, 2001 yılında 117 milyar dolar olan aktif toplamının Mayıs 2005 itibariyle 237 milyar dolara yükseldiğini açıkladı.

Şener, 2001 yılında 26.5 milyar dolar olan toplam kredilerin2005 yılının son verilerine göre 99 milyar dolara çıktığını ifade etti. Aktiflerin Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranının 2003 yılında yüzde 70 iken 2005 yılı Haziran ayı itibariyle yüzde 73.9 oranına ulaştığını, kredilerin GSMH'ya oranının 2002 yılında yüzde 17.8 iken Haziran 2005 itibariyle yüzde 26.7'ye yükseldiğini, kredi mevduat oranının ise 2002'de yüzde 35.5 iken Haziran 2005 itibariyle yüzde 59.5'e çıktığını dile getiren Şener, kredilerin toplam aktiflere oranının ise 2002 yılında yüzde 23 iken 2005 yılı Haziran ayı itibariyle yüzde 36.1'e ulaştığını ifade etti.

Şener, serbest sermaye oranlarında da önemli artışlar olduğuna dikkat çekerek serbest sermayenin aktiflere oranının 2001 yılında 1.2 iken 2005 yılı Haziran ayı itibariyle yüzde 8.4'e yükseldiğini ve sektördeki serbest sermaye rakamının 20 milyar 333 milyon Dolar'a ulaştığını söyledi. Şener, bu göstergenin, bankacılık sektöründeki sağlıklı gelişmeyi gösteren bir tablo niteliğinde olduğunu bildirdi.

"KÜÇÜK KREDİLERDE ARTIŞ YAŞANDI"

Bilanço büyüklüğünün 2001 yılından bu yana istikrarlı şekilde arttığına işaret eden Şener, 2001'de 112 milyar dolar olan bilanço büyüklüğünün 2005 yılının 6. ayı itibariyle 251 milyar dolar seviyesine ulaştığını ifade etti. 2002 yılından itibaren kredilerin aktifler içindeki payının artmaya başladığını belirten Şener, bunun, ekonomideki iyileşmeye bağlı olarak istikrarlı bir şekilde kredi hacminin büyüdüğünün bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Toplam kredi hacmindeki artışta bireysel kredilerin payının da bulunduğunu kaydeden Şener, bununla birlikte ticari ve kurumsal kredilerin de arttığını bildirdi. Ticari ve kurumsal kredilerin 2001 yılında 38 milyar YTL düzeyindeyken 2005 yılı Haziran ayı itibariyle 84 milyar YTL düzeyine yükseldiğine dikkat çeken Şener, bireysel kredilerin ise 2001 yılında 4.9 milyar YTL düzeyindeyken 2005 yılı 6. ayı itibariyle 35.2 milyar YTL seviyesine çıktığını belirtti.

Kredi hacmindeki artışta aracılık maliyetindeki düşünün önemli etkisi bulunduğunu dile getiren Şener, toplam kredi maliyeti içindeki kurumsal yüklerin payının 2001 yılından bu yana yüzde 36'lardan yüzde 28'e düştüğünü ifade etti.

Son yıllarda bireysel ve kurumsal kredilerde yaşanan artışın küçük boyutlu kredilerde artışa neden olduğunu söyleyen Şener, 1 milyon YTL'nin üzerindeki kredilerin payının 2002 yılında yüzde 65 olduğunu, 2005 Haziran ayı itibariyle ise yüzde 42'ye düştüğünü, 50 bin YTL'nin altındaki kredilerin payının ise 2002 yılında yüzde 20.6 olduğunu, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle ise yüzde 39.1'e çıktığını belirtti. Şener, büyük kredilerin hacmi azalırken küçük kredilerle artış yaşandığını kaydetti.

TÜRKİYE'DE KONUT KREDİLERİNİN MİLLİ GELİRE ORANI BANGLADEŞ'TEN DÜŞÜK

Son dönemde konut kredilerinde de önemli gelişmeler yaşandığına işaret eden Şener, buna karşın konut kredilerinin GSMH'ya oranının yüzde 1.34 olduğunu açıkladı. Bu oranın ABD'de yüzde 60, 15 AB ülkesinde ortalama yüzde 45, Kanada'da yüzde 40, Hong Kong'da yüzde 39, Malezya ve Estonya'da yüzde 21 olduğunu, Türkiye'de konut kredilerinin milli gelire oranının Tunus, Fas, Cezayir, Bangladeş ve Brezilya'dan daha geride olduğunu dile getiren Şener, konut kredilerinin miktarının artırılması ve dünyadaki kredi fotoğraflarıyla uyumlu bir tabloya kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Tüketici kredisi ve kredi kartları bakiyesi ile ilgili bilgiler de veren Şener, tüketici kredilerinin 2005 yılında 20.1 milyar YTL seviyesinde olduğunu kaydeden Şener, kredi kartları bakiyesinin ise 15.4 milyar YTL olduğunu söyledi. Şener, 2004 yılı sonuna kadar kredi kartları bakiyesinin altında seyreden tüketici kredilerinin, 2005 yılında kredi kartları bakiyesini aştığını ifade etti. Şener, konut kredilerinin toplamının 2002 yılında 460 milyon YTL olduğunu, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle ise bu rakamın 6 milyar 121 milyon YTL seviyesine çıktığını belirtti.

2005 yılının ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre artışın yüzde 132 orantst sermaye rakamının 20 milyar 333 milyon Dolar'a ulaştında olduğunu bildiren Şener, Mortgage sistemi olarak bilinen ipotekli konut finansmanı sistemi ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Konut kredilerinin tüketici kredileri içindeki payının yüzde 31, toplam krediler içindeki payının ise yüzde 5 civarında olduğuna dikkat çeken Şener, ipotekli konut finansmanı sistemiyle kurumsallaşmaya katkı sağlanacağını, vadelerin uzamasının sağlanacağını ve vade uyumsuzluğu giderilerek faizlerin düşmesinin sağlanacağını vurguladı.

Takibe dönüşüm oranlarında son dönemde azalma yaşandığını kaydeden Bakan Şener, 2001 yılında yüzde 29.3 olan takibe dönüşüm oranının 2005 yılı Haziran ayı itibariyle yüzde 5.4'e düştüğünü ifade etti.

Bireysel kredilerde takibe dönüşüm oranının çok düşük oranda olduğunu dile getiren Şener, konut kredilerinde bu oranın yüzde 0.2 olduğunu bildirdi. Şener, kredi kartlarında ise bu oranın yüzde 5.9 olduğunu belirterek toplam bireysel kredilerde takibe dönüşüm oranının yüzde 3 olduğunu söyledi. Şener, kredi kartlarındaki takibe dönüşüm oranının toplam kredilerdeki takibe dönüşüm oranına yakın bir düzeyde olduğunu bildirdi.

BANKALARIN DIŞ PİYASALARDAN ALDIĞI KREDİLER ARTTI

İstanbul Yaklaşımı uygulaması ile ilgili son verileri de veren Şener, borçlarının yeniden yapılandırılması için toplam 331 firmanı başvurduğunu, bunların borç tutarının ise 6 milyar 262 milyon Dolar olduğunu açıkladı. Bu firmalardan 318'inin borçlarının yeniden yapılandırıldığını kaydeden Şener, yeniden yapılandırılan borç tutarının ise 2 milyar 21 milyon dolar olduğunu belirterek, bunun toplam rakama oranının yüzde 96.1'i olduğunu söyledi. Bankaların dış piyasalardan sağladıkları kredilerde yaşanan artışa da dikkat çeken Şener, bankaların dış piyasadan aldıkları kredi tutarının 2003 yılında 6.4 milyar dolar iken, 2005 yılı Haziran ayı itibariyle 12.9 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Türk Lirası (TL) mevduat oranının toplam mevduata oranında da önemli değişiklikler yaşandığını belirten Şener, 2001 yılında yüzde 40.7 olan TL mevduatı oranının 2005 yılının 6. ayı itibariyle yüzde 59.5'e yükseldiğini açıkladı. 1 milyon YTL'nin üzerindeki mevduatın toplam mevduat içindeki payının 2002 yılında yüzde 24.3 olduğunu hatırlatan Şener, bu oranın 2005 yılı Haziran ayı itibariyle ise yüzde 35.6'ya çıktığını bildirdi.

Şener, 10 bin YTL'nin altındaki mevduatın toplam mevduat içindeki payının ise 2002 yılında yüzde 18.2 olduğunu, 2005 yılında ise yüzde 12'ye düştüğünü ifade etti. Mevduatın krediye dönüşme oranının 2001'de yüzde 30.5 olduğuna işaret eden Şener, bu oranın bugün yüzde 59.5'e çıktığını ifade etti. BDDK'nın perspektifine göre mevduatın krediye dönüşme oranının 2008 yılında yüzde 90'ın üzerine çıkacağını bildiren Şener, bu perspektife göre banka aktiflerinin353 milyar dolar, kredi hacminin 168 milyar dolar, toplam mevduatın ise 177 milyar dolar seviyesine çıkacağının tahmin edildiğini dile getirdi.

"YABANCI SERMAYENİN TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNE İLGİSİ ARTTI"

Bankaların karlılık performansının sürekli artığını belirten Şener, buna karşın kar marjlarında bir daralma eğilimi bulunduğunu söyledi. Şener, bunun sebebinin devlet iç borçlanma senetlerinin değerinin sürekli düşmesi olduğunu vurguladı. BDDK'nın Basel 2 çalışmalarına hız verdiğini açıklayan Şener, bunun istikrarlı bankacılık sektörü için gerekli olduğunu ve sermaye yükseklik rasyonunu da düşüreceğini bildirdi.

Yabancı sermayenin Türk bankacılık sektörüne ilgisinin arttığına dikkat çeken Şener, bu ilginin, sektörde önemli gelişmeler olduğunu gösteren bir kanıt olduğunu vurguladı. Yapı Kredi Bankası'nın satışı ile ilgili sürecin tamamlanmak üzere olduğunu hatırlatan Şener, Rabobank'ın da Şekerbank'a talip olduğuna dikkat çekti. Şener, Yapı Kredi ve Şekerbank ile ilgili sürecin tamamlandığı düşünüldüğünde bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payının yüzde 13 olduğunu dile getirdi.

Şener, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını da cevapladı. Şener, önümüzdeki dönemde sektördeki yabancı sermaye payının ne olacağı yönünde bir tahminleri olup olmadığı sorusu üzerine yabancı sermayenin ne kadar olacağı ile ilgili BDDK'nın bir perspektifinin olmadığını söyledi. Yabancı sermaye ilgisinin yoğun olduğunu belirten Şener, burada sektördeki kamu payının takip edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Şener, "Sektördeki kamu payı yüzde 35'tir. Bu önemli bir paydır. Kamu bankaları ile ilgili süreç önemlidir. Bunun dışında şu anda piyasada konuşulan, bilinen yabancı sermaye görüşmeleri dışında benim bildiğim herhangi bir görüşme yok. Bu talebin ne zaman, nereye, nasıl yöneleceğini tahmin etmek biraz zordur ama takip edilmesi gereken bir orandır" diye konuştu.

Şener, kamu yükünün azaltılması ile ilgili bir soru üzerine, göreve geldiklerinden beri aracılık maliyetlerini düşürmek için kamu yüklerini aşağıya çekme yönünde çalışmalar ve düzenlemeler gerçekleştirdiklerini hatırlatarak "Önümüzdeki süreçte de kamu finasman dengelerindeki iyileşmelere bağlı olarak düzenlemeler her zaman gündeme gelebilir" dedi.

En Çok Aranan Haberler