HABER

Serdengeçti: "Yerel yönetimler şeffaf değil"

Serdengeçti: "Yerel yönetimler şeffaf değil"

BÜLENT ÖZKALELİ
ÇORUM (İHA) - Merkez Bankası eski Başkanı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi Süreyya Serdengeçti, Çorum'da çeşitli açıklamalarda bulunarak, Türkiye ekonomisini değerlendirdi.

TSO Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen konferansı TSO Başkanı Kenan Malatyalı, İskilip Belediye Başkanı Orhan Öztürk, AK Parti İskilip İlçe Başkanı Fehmi Yağlı, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Abdullah Ateş ile çok sayıda işadamı ve bankacı izledi. Çorum TSO Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Malatyalı'nın açılış konuşmasıyla başlayan konferansta daha sonra kürsüye çıkan Merkez Bankası eski Başkanı ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Görevlisi Süreyya Serdengeçti konuşmasında Türkiye ekonomisi hakkında ilginç açıklamalarda bulundu.

Konuşmasında yerel yönetimlerin şeffaf olmadığını öne süren Süreyya Serdengeçti, Arjantin'de meydana gelen ekonomik krizlerin çıkış sebebinin yerel yönetimler olduğunu ve bu nedenle yerel yönetimlerin şeffaf hale gelmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye'de toplumun Merkez Bankası'nın bağımsızlığını kabullendiğini ama siyasilerin bu durumu içine sindiremediğini vurgulayan Serdengeçti, 2006 yılının ilkbaharında yaşanan ekonomik çalkantının en büyük nedeninin Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve güvenirliliğinin tehdit edilmesi sonucu yaşandığına dikkat çekti. 2007 yılında genel seçim olması nedeniyle hükümetin maliye politikasının popülist bir yöne kaydığını ifade eden Sürreyya Serdengeçti, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de demokratik geleneğe uygun yapılmaması halinde Türkiye'nin ilerleyen dönemlerde başının çok ağrıyacağını söyledi.

Hükümetin cari açıktan şikayet etmesini mantıklı bulmadığını çünkü cari açığın fazlalaşmasının nedenini kendilerinde aramaları gerektiğini kaydeden Serdengeçti, Türkiye'de cari açığın ekonominin büyüyüp, küçülmesiyle orantılı olduğunu belirtti. Serdengeçti, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye ekonomisinin nerden gelip nereye gittiğini anlamak gerekir. Türkiye'de son 30 yılda enflasyon ilk defa tek haneli rakamlara indi. Merkez Bankası'nı bağımsız hale getirmekle çok önemli bir iş yapıldığına inanıyorum. Çünkü önceden Merkez Bankası hükümete kredi veriyordu. Bağımsız hale getirilmesiyle devlete verilen krediler kesiliyor ve enflasyon tek haneli rakamlara iniyor. Öte yandan Türkiye'nin borcu çok sık gündeme geliyor ama borç önemli değil borcun çevrilip çevrilmemesi önemlidir. Enflasyon yüzünden Türk parası her sene değer kaybetti. 30 yıllık ekonomik dönemde ilk defa Türk parası değer kazandı. Yıllarca paramız ABD dolarına karşı değer kaybetti ama hem paramız değer kazanmaya başladı hem de rekabet gücümüz artmaya başladı. Bu önemli bir gelişme gibi gözüküyor. Ama rekabet gücü sadece paraya bağlı değildir. Yıllardır bunun bilincine varamamıştık. Rekabet gücünün iyi olması için en önemli şey ekonomik ve siyasi istikrardır. Türkiye istikrarı yakaladıkça rekabet gücümüz artacaktır. Son yıllarda ülkemizde sıkı para politikası uygulanıyor. Bir ülkede para talebi artıyorsa enflasyon olmaz. Türkiye ekonomisi dünya ekonomisine açılmaya başladı. Ekonomik istikrar ekonomik büyümeyi sağlar. Türkiye'nin son 4.5 yılında reel büyüme yüzde 40 seviyesindedir. Hiçbir dönemde böyle bir büyüme sağlanamamıştır. Bu büyüme karşısında halkın bu büyümenin kendilerine yansımadığını söylemesi doğaldır. Bunun nedeni işsizliktir. Türkiye'de istihdamda var ama işsizlik oranı düşmüyor. Tarımda istihdam azalıyor ve çok genç bir nüfusa sahip olmamız, kadınların çalışma hayatına atılmaları bu büyümenin halka yansıtmamasının nedenleri arasındadır. Büyümenin halka yansıması için acilen yeni istihdam alanlarının hazırlanması lazım. Fiyat istikrar ekonomik istikrarın bir parçasıdır. Ekonomik istikrarsa sürdürülebilir büyümenin ön şartıdır ve sürdürülebilir büyüme sonunda toplumsal refah sağlanır. Son yıllarda dünyada ciddi derecede fiyat artışları yaşanıyor. Tabi ki bu fiyat artışları bizim büyümemizi olumsuz yönde etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki artışlarda enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor. Bu bilinen bir gerçektir. Son 5 yılda büyük mesafe kat ettik ama sorunlar hiç bitmiyor. 2006 yılının ilkbaharında yaşadığımız dalgalanma bir ekonomik kriz değil, bir çalkantıydı. 2001 yılından 2006 yılının bu dönemine kadar ekonomimiz 7 çalkantı yaşadı. Bu krizler ekonominin temellerindeki bozulmalar sonucu meydana geldi. İstikrar programında aksamalar, yapısal reform yorgunluğu, iç ve dış siyasal gelişmeler, dünya ekonomisindeki gelişmeler çalkantıların olması için gerekli birer neden olarak göstertilebilir. Politikaları hazırlayıp, onaylamak yetmez. Politikaların halka anlatılması gerekmektedir. Hükümet politikalarını halka anlatamamıştır. Bunun sıkıntısını çekmektedir."

Cari açığın büyük sorun olduğunu aktaran Serdengeçti, "Cari açığın nedeni kursa her çalkantıda niye üretimi kısalım, ihracatı kısalım diye yaklaşımlara bir anlam veremiyorum. Merkez Bankası enflasyon hedeflerini tutturmak için faiz oranlarını azaltmıştır. Ama 2006 yılında enflasyon hedeflerinde sapmalar olacak. Sürdürülebilir büyümeyi sağlamamız yani AB'li devletler seviyesine ulaşmamız için sanayi politikaları şarttır. Sıcak para faize değil, istikrar ve güven ortamının olduğu ülkelere gelir. Son bir yılda Türkiye'ye giren yabancı yatırım sıcak paradan fazladır. Ekonomide bir takım gelişmeler görülebilir ama yaklaşan genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hükümetin maliye politikasının popülist bir yöne kaymaması lazım. Cumhurbaşkanlığı seçiminin demokratik geleneğe uygun yapılmaması halinde Türkiye'nin ilerleyen dönemlerde çok başı ağrır" şeklinde konuştu.

En Çok Aranan Haberler