14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken çoğu çift, hayatı paylaştığı kişiye hediye alma telaşına düşüyor.
14 Şubat genel olarak romantik aşkın kutlandığı bir gün olarak akıllara kazınsa da kimi insanlar aile bireylerine ya da evcil hayvanlarına sevgilerini göstermek ya da hayatlarında sevgiyle yaptıkları şeyleri kutlamak için de aracı seçiyor 14 Şubat'ı.
Diğer yandan tüm dünyada aşk ve romatizmin kutlandığı özel günlerden biri olan 14 Şubat kimilerine göre ticari kazancının derdinde olan piyasa ekonomisi aktörlerinin işine yarayan bir araç.
Ancak 14 Şubat'ın kökeni kapitalist ekonomi düzeninin ortaya çıkmasından çok daha öncelere gidiyor.
Peki takvimlerdeki bu en tutkulu günün kökeni hakkında ne biliyoruz?
Sevgililer Günü çok eski bir gelenek.
Köklerini Roma döneminde Lupercalia adı verilen ve üç gün süren bir festivalden aldığı düşünülüyor.
Doğurganlık tanrısının şerefine gerçekleşen festival Şubat ayının ortasına denk geliyor ve baharın resmi başlangıcını müjdeliyordu.
Kutlamaların kapsamında erkekler bir kutunun içine atılmış kağıtlardan kadınların ismini çekiyordu. Festival boyunca bu eşleşmede bir araya gelen çiftler sevgili oluyor, hatta belki de evleniyordu.
Daha sonraki yüz yıllarda kilise pagan kutlamalarını bitirmek istedi ve şenlikleri Aziz Valentine adına yapılan kutlamalara dönüştürdü.
İlk resmi Aziz Valentine günü Papa Gelasius tarafından 496 yılında 14 Şubat'ta ilan edildi.
İsmini o zamanın şehitlerinin birinden alıyordu. Ama bunun hangi şehit olduğu konusunda net bir bilgi yok.
En yaygın açıklama Aziz Valentine'in Roma'da bir rahip olduğu ve 3. yüzyılda öldürüldüğü yönünde.
Ama bu tarihe denk düşen en az iki başka Aziz Valentine daha var.
Biri Roma yakınlarında bugün Terni olarak anılan kentten bir papaz, diğeri ise Kuzey Afrikalı bir şehit.
Aziz Valentine'lar hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz için en çok Roma'daki rahip en fazla kabul edilen olarak karşımıza çıkıyor.
Peki Sevgililer Günü'nün nasıl ortaya çıktığı düşünülüyor? Aziz Valentine hakkındaki efsane nasıl?
Bu hikayelerden biri Roma İmparatoru İkinci Claudius dönemine dayanıyor.
Claudius evli erkeklerin kötü askerler olduğuna inandığı için evlenmeyi yasaklıyor.
Valentine ise evlenmenin Tanrı'nın insan için planladığı olaylardan biri ve ayrıca dünyanın amacı olduğuna inandığı için gizli şekilde insanları evlendirmeye devam ediyor.
Claudius bunu fark ettiğinde Valentine'ı hapse atıyor ve ölüme mahkum ediyor.
Hapiste Valentine gardiyanın kızına aşık oluyor ve 14 Şubat'ta idama götürülürken "Senin Valentine'ın" imzalı bir aşk mektubu gönderiyor.
Günümüzde Sevgililer Günü'nde insanların birbirine kart göndermesinin kökeni de buradan geliyor.
Her ne kadar erken dönem Hristiyanlar Sevgililer Günü'nü kutlamış olsa da Sevgililer Günü'nün aşkla ve hediye vermekle sıkı bir ilişki içinde olması Orta Çağ ve sonrasına dayanıyor.
İngiliz edebiyatının iki devi, Chaucer ve Shakespeare, bu günün Birleşik Krallık'ta, sonra da Avrupa ve dünyanın geri kalanında bu denli popülerleşmesinden sorumlu tutuluyor.
Geoffrey Chaucer, 14'üncü yüzyılda yazdığı bir şiirinde Aziz Valentine gününü yani Sevgililer Günü'nü bir şiirinde bugün kavradığımız anlamıyla romantik aşkla özdeşleştirince bir nevi Sevgililer Günü'nün bugünkü halini icat etmiş oldu.
16'ncı yüzyılda dünyaya gelen Shakespeare'in şiirleri ise bugün sevgiliye en çok yazılan edebi eserlerin başında geliyor.
Sevilen kişilere kartpostal vermek Orta Çağ'da yaygınlaşmıştı ama bunun büyük bir sektör haline gelmesi endüstri devrimi kartpostalların fabrika üretimini mümkün kılınca gerçekleşti.
1916'da ABD Missouri'deki Hallmark Kartları şirketi, seri üretime geçerek, kutlamaların şeklinin neredeyse bugünkü halini almasına sebep oluyor.
Bu şirket şu anda Sevgililer Günü için milyonlarca kartın satıldığı bir endüstrinin parçası.
Bugün bu özel gün, dünya çapında büyük bir gelir alanı.
Bu özel gün, hem dini, hem romantik hem de ticari özelliklere sahip, bazılarının dediği gibi aynı aşk gibi...