Tezcan, "Anne ya da bebek sağlığı tehlikede olmadığı sürece, sezaryen ile doğumun anne ve bebek için zararı var. Bu nedenle bunu hiçbir zaman önermiyoruz" dedi.
Tezcan, 2008'de 10 bin 525 kişi ve 15-49 yaş arası 7 bin 405 evli kadınla görüşüldüğünü vurgulayarak, amaçlarının kadınların doğurganlık düzeyi ve doğurganlıktaki değişimler, bebek ve çocuk ölümlülüğü, aile planlaması, anne ve çocuk sağlığı ile beslenme konularında güncel ve güvenilir bilgi üretmek olduğunu ifade etti.
Tezcan, Sezaryen ile doğumun tüm dünya ülkelerinde kabul görmemesine rağmen ülkemizde her yıl biraz daha artış gösterdiğini anlatarak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yüzde 12 ile 15 oranında kabul edilen sezaryen ile doğumun, Türkiye'de şu anda yüzde 37 olduğunu ifade etti.
Tezcan, sezaryen ile doğumun doktorlar tarafından tavsiye edilmediği halde kadınların isteğine bağlı olarak gerçekleştiğini bildirerek, şunları kaydetti:
''Sezaryen ile doğum oranı, özellikle kentlerde yaşayan öğrenim durumu yüksek kadınlar ile refah düzeyi daha fazla olan ailelerde çok yüksek. Sezaryen ile doğum hızı eğitim ve refah düzeyiyle birlikte artmaktadır. En yüksek eğitim ve refah düzeyinde yüzde 60 veya üzeri olan sezaryen oranı, en düşük eğitim ve refah düzeyinde sezaryenle gerçekleşen doğumların üç katından daha fazladır. Bu çok fazla arzu etmediğimiz bir yöntem. Fakat annelerin doğumdan çekinmesi, bir takım korkularının olması sezaryen ile doğumu tetikliyor.Bunun önüne geçilmesi için bakanlık düzeyinde bir çalışma yapılması gerekiyor'' dedi.