Kadınların en büyük sorularından biri olan venöz reflü, tedavi edilmezse ciddi rahatsızlıklara yol açabilir.
Özellikle hareketsiz, sürekli oturarak ya da uzun sürekli ayakta çalışmayı gerektiren günümüz çalışma koşulları, çalışan kadınların büyük bir bölümünü venöz reflü hastalığı açısından riskli grubuna sokmaktadır.
Temel nedenleri arasında hormon değişiklikleri ve uzun süre ayakta durma, hareletsizlik ve oturma yer alan hastalığın en belirgin belirtileri arasında bacaklarda yorgunluk, ağrı ve şişme yer alır. Kadınların en büyük sorularından biri olan venöz reflü, tedavi edilmezse ciddi rahatsızlıklara yol açabilir.
Bacaklardaki reflü nedir ?
Bacaklarımızda çok sayıda ven (toplardamar) mevcuttur. Sağlıklı bacak venlerinin içindeki tek yönlü çalışan kapakçıklar açılıp kapanarak, kirli kanın ayaklardan kalbe geri taşınmasını sağlarlar. Ven kapakçıkları bozulduklarında, aşağıdan-yukarıya doğru olması gereken bu yolculuk yön değiştirir ve yukardan-aşağıya, ayaklara doğru bir geri-kaçırma başlar. Buna venöz reflü denir.
Bacaklardaki reflünün sıklığı nedir ?
60 yaşına gelen kadınların %75’inde, erkeklerin %45’inde görülür.
Görsel belirtileri nelerdir ?
Venöz reflü’nün ilk belirtisi diz altında ve bileklerde görülen ve gün içinde artan ödem (şişlik)dir. Akşamları çıkarttığımız çoraplarımızın lastiklerinin izleri, bacaktaki ödemin en somut göstergesidir. Hastalık ilerledikçe bacaklarda aslında hiç olmaması, gelişmemesi gereken damarlar görülmeye başlar. Önce 1-3mm çapında, örümcek ayağı veya ağaç kökü manzarasında mavi-yeşil-kırmızı kılcal damarlar belirir. Tedavi edilmeden geçen süre, bu kılcal damarların çaplarını ve sayılarını artırırken, renklerini koyulaştırır. Cilt altında büyük, venöz pake denilen ve spagetti makarnaya benzeyen damarlar ortaya çıkar. Hastalığın son aşamalarında ciltte renk değişiklikleri ve bilek düzeyinde gelişip aylarca iyileşmeyen yaralar belirir. Tüm bu görsel belirtilere varis denir.
Günlük konforu bozan belirtileri nelerdir ?
Sabahtan akşama doğru artan karakterde, ayak tabanından dize doğru, adeta bir çizme tarzında, yanma-yorgunluk-ağrı hissi; dizaltında, bacağın iç yanında, kaşıntı; hareketsiz kalındığında ayaklarda veya parmaklarda kramplar; akşamları uykuya dalınmadan önce geçen sürede, ayakları yorgandan dışarı uzatıp serinletme veya germe veya altına yastık koyma arzusudur.
Hayatımızı tehdit edebilecek boyuta gelebilir mi?
Venöz reflü gelişirken, bacaklardaki toplardamarların içindeki kapakçıkların geriye kaçırması yüzünden artan basınç, bu damarları kıvrıntılı bir yapıya dönüştürür. Kıvrımlı bir damarda, kanın akışkanlığı da yavaşlar. Uzun yolculuklar, bacağa gelen darbeler, vücudun susuz kalması gibi durumlarda, toplardamar içindeki zaten yavaş olan kan akımı tamamen durur ve pıhtı oluşur. Bu pıhtı, tedavi edilmediğinde akciğer içindeki bir damarın tıkanmasına yol açabilir.
Kimler hastalığa adaydırlar ?
Ailede bu hastalık olması; hormonal bozukluklar veya hormon içeren ilaçlar kullanılması; uzun süre oturmayı veya ayakta durmayı gerektiren bir yaşam tarzı; hamilelik; aşırı kilo; uzun süreli güneş banyoları, sauna, kaplıca; topuklu ayakkabılar; bacakta bölgesel veya genel ısı-basınç uygulamasını gerektiren kozmetik yaklaşımlar bacaktaki reflünün ortaya çıkmasına yol açarlar.
Tanı nasıl konur ?
Bir kalp damar cerrahı tarafından ilk muayene yapılıp ön tanı konmalı; Bacak venlerinin görüntülenmesi konusunda özel eğitim ve tecrübesi bulunan bir radyolog tarafından bacak ultrasonu (venöz doppler görüntüleme) yapılıp kesin tanı konmalı; Bacaktaki hangi toplardamarın, hangi kapakçığının ne şiddette reflü gösterdiği, tedaviye ışık tutacak bir biçimde ortaya konmalıdır.
1-5mm çapında gözle görünen kılcal damarların tedavisi nasıl yapılır ?
Çok ince iğnelerle bu damarların içine, karbondioksit ve oksijenle karıştırılıp köpüklü bir hale getirilen ilaç enjekte edilir. Yüzeyel köpük skleroterapi adı verilen bu yöntem ile damar büzüştürülür ve vücut tarafından tamamen emilip yok edilmesi sağlanır. Emilim süreci sonunda hiçbir iz kalmaz Bacaktaki kılcal damarların yoğunluğuna göre bir veya birkaç seansta tüm istenmeyen yüzeyel damarlar yok edilirler. Bacaklardaki kılcal damarların tedavisinde kullanılan lazer cihazları ise, çoğunlukla kalıcı yanık izlerine yol açtıkları için, henüz idealden uzaktırlar.
5mm’den büyük olarak görünen damarların tedavisindeki yöntem nedir ?
Lokal anestezi altında, damarın görüldüğü hat boyunca, belli aralıklarla 1mm çapında minik kesiler yapılır. Bu kesiler içinden uzatılan, dantel tığ’ı benzeri bir alet ile, venöz pake denen bu damarlar vücuddan uzaklaştırılır. Kesiler çok küçük oldukları için dikiş ile tamiri gerektirmez ve süratle iyileşirler.
Bacağımızın derinlerinde yer alan ve gözle görünmeyen toplardamarların ciddi reflüsünde ne yapılmalıdır ?
Büyük ve Küçük Safen Veni diye adlandırılan bu venlerdeki reflü durumunda, yüzeyde gözle görünen damarların tedavisi ikinci plana bırakılmalı, öncelik bunlara verilmelidir. Buna ‘buzdağı fenomeni’ diye hitap etmek olasıdır. Zira esas sorun bacağın derinliklerindeyken yüzeye kafa yormak, çözümden uzaklaşmaktır. Büyük veya Küçük Safen Veni’nde reflü olduğunda bunları devre dışı bırakmak ve hastalık nedeniyle yerine getiremedikleri işlevi, bacakta yer alan çok sayıdaki toplardamar’dan, sağlıklı olanların üstlenmesini sağlamak gerekir.
Derinlerdeki reflü gösteren venler vücuddan nasıl uzaklaştırılır ?
İki yöntem vardır. Birincisi, 100 yıldır uygulanan klasik ameliyat yöntemidir. Anestezi, kesi ve dikişi gerektirmesi, uzun süre devam eden morluk ve ağrılara yol açması, 5 yıl içinde hastalığın nüks etme oranının %70’lerin üzerine çıkabilmesi yüzünden, zorunlu olmadıkça uygulanmamalıdır. İkinci ve en güncel yöntem ise, hiçbir kesi ve dikişi gerektirmeyen, lokal anestezi ve hasta uyanıkken uygulanan EVTA yöntemidir.
EVTA nasıl yapılır ?
Doppler görüntüleme altında, reflü saptanan damarın içine çok ince bir kateter yerleştirilmektedir. Bu kateter yardımı ile venin iç duvarlarına radyofrekans enerjisi uygulanmakta ve damarın kendi üzerine büzüşüp kapanması; büzüşen damarın da 8-10 ay içinde vücut tarafından emilip yok edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntem sonrası 5 yıllık nüks oranı sadece %14’tür. Komplikasyon, tedavi deneyimli ekiplerce yapıldığında %1 oranındadır.
EVTA sonrası normal yaşam nasıl olmaktadır ?
Hasta, girişimden 1-3 gün sonra günlük yaşantısına ve her türlü spora, bacağında morluk, ağrı olmaksızın dönebilmektedir.
Venöz reflü tedavisi kimler tarafından yapılmalıdır ?
Venöz reflü ve bunun sonucunda ortaya çıkan varis, kozmetik değil, bir dolaşım hastalığıdır. Bu nedenle de tedavi, kalp damar cerrahisi uzmanlık alanına girmektedir. Venöz doppler ultrason konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir inceleme, zaman ve para kaybına yol açarken; Güncel varis tedavileri konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir tedavi, geriye döndürülemez hasarlara yol açabilir.