ABD, Avrupa Birliği, Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ı istifaya çağırdı. ABD ilk kez Esad'ın istifasını istedi.
Başkan Barack Obama yazılı açıklamasında 11 yıldır iktidarda olan Esad'ın "gitme zamanının geldiğini" kaydetti ve Şam yönetimine yeni yaptırımlar getirdi.
Bu yaptırımlar çervesinde, Suriye'nin tüm mal varlıkları dondurulurken, bu ülkeye ihracat ve yatırım yapılması yasaklandı.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton bu yaptırımların Suriye yönetimini daha da yalnızlığa iteceğini ve Esad'ı iktidardan indirmeyi hedeflediğini söyledi.
Clinton, "Suriye halkı, haysiyetlerine saygı gösteren, haklarını koruyan ve hayallerine karşılık veren bir hükümete layık. Ama Esad, onların önünde bir engel teşkil ediyor. Suriye halkının iyiliği için Esad'ın kenara çekilme ve geçiş sürecini Suriyelilere emanet etme zamanı gelmiştir" dedi.
Obama'dan hemen sonra Avrupa Birliği de Esad'ın istifasını istedi. Almanya, Fransa ve İngiltere liderleri de ortak bir açıklama yayımlayarak Esad'ın iktidarı bırakması çağrısında bulundu.
ABD daha önce yönetim karşıtı gösterileri kanlı bir şekilde bastıran Esad yönetiminin meşruiyetini kaybettiğini belirtmekle birlikte açıkça istifa çağrısında bulunmamıştı. Bazı insan hakları grupları ve Washington'daki siyasetçiler, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin istifasını isteyen Obama'nın Esad için benzer bir çağrıda bulunmamasını eleştiriyordu. Birleşmiş Milletler'in insan hakları sorumlusu, Suriye yönetiminin insanlığa karşı suç işlemiş olabileceğini belirterek, Birleşmiş Milllet Güvenlik Konseyi'nin meseleyi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne havale etmesini istemişti. İnsan hakları gruplarına göre, Suriye'de yönetime karşı Mart ayında başlayan protestolarda en az 2000 kişi hayatını kaybetti.
ABD yönetimi Şam'a yaptırım uygularken Tunus, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Kuveyt de büyükelçilerini çekmişti.
Türkiye'de operasyonların sürmesi halinde çözüm yolunda konuşulabilecek bir şey kalmayacağı açıklmasında bulunmuştu.
Suriye'de Mart ortasından bu yana devam eden hükümet karşıtı ayaklanmalarda 1700'ü aşkın kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Uluslararası gazetecilere ülkeye giriş izni verilmemesi nedeniyle, protestolara ilişkin haberlerin bağımsız kaynaklarca doğrulanması genellikle mümkün olmuyor.