Erdoğan, Hak-İş Konfederasyonu 12. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, AK Parti Grubu'nun teklifiyle TBMM'de kapalı oturum düzenleyerek terör sorununu değerlendirdiklerini söyledi.
Çarşamba günü gerçekleştirilecek genel görüşmede de bütün partilerin meseleye yapıcı katkılar getirmesini umut ettiklerini ifade eden Erdoğan, güvenlik güçlerinin de bölgede çok geniş çaplı operasyon gerçekleştirdiğini kaydetti.
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin sınır güvenliği meselesinde Türkiye ile işbirliğinde kararlı olduklarını açıkladığına dikkati çeken Erdoğan, dün de Türkiye'ye gelen Neçirvan Barzani'ye beklentilerini aktardıklarını anlattı.
Erdoğan, ABD Başkanı Obama'nın arayarak taziyelerini iletmesini ve terörle mücadelede desteğini ifade etmesini, Avrupa Birliği ve AB ülkelerinin üst düzey de yayınladıkları kınama mesajlarını önemsediklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
''Ancak artık sözün ötesine geçmelerini, terörü kınayan beyanların ötesinde daha somut adımlar beklediğimizi de özellikle ifade etmek istiyorum. Meseleyi her yönüyle, her boyutuyla ele alıyor, atılması gereken her adımı atıyoruz, bunun sonucunu alacağımıza da inanıyoruz. Türkiye bu beladan kurtulacaktır, terörden bir sonuç almayı bekleyenlerin hayal kırıklığına uğraması kaçınılmazdır. Bu kirli hesaplarla yola çıkanlar, Türkiye'nin huzur ve istikrarını bozmak isteyenler muhakkak yenilgiye uğrayacaklardır.
Biz geçtiğimiz dokuz yıl boyunca Türkiye'nin elde ettiği kazanımların ne kadar değerli olduğunu ve birilerini ne kadar rahatsız ettiğini iyi biliyoruz. Türkiye'nin dünyadaki itibar ve ağırlığını arttırmasından, bölgesinde ve dünyada geçmişine yakışan bir konuma gelmesinden huzursuzluk duyanların varlığından da haberdarız. Kim bu ülke ile ilgili bir hesap yapıyorsa, Türkiye'nin büyüklüğünü iyi ölçüp biçerek yapsın. Türkiye'nin dünyanın yükselen ülkelerinden biri olacak gücü ve dinamizmi nereden aldığına iyi baksın.''
-''Medyamızın, bu kirli hesabın maskesini somut örneklerle düşürmesi lazım''-
Yakın geçmişte bir barış ve kardeşlik projesi ortaya koyduklarını belirten Erdoğan, geçmişten bugüne yaşanan haksızlıkları, hukuksuzlukları gidermek, kardeşliği perçinlemek üzere demokratik bir açılım vizyonu ortaya koyduklarını ifade etti. O günlerde de yine bu atılan adımları sabote eden, oluşan iyimser havayı ortadan kaldırmaya yönelik terör hadiselerinin devreye girmekte gecikmediğini kaydeden Erdoğan, son olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni anayasa görüşmelerinin başlayacağı gün terörün yine karanlık yüzünü gösterdiğini ve vatandaşları acıya boğduğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Bütün bunlar elbette tesadüfen olmuyor, bunu her insanımızın çok iyi görmesi, fark etmesi lazım. Medyamızın, bu kirli hesabın maskesini somut örneklerle düşürmesi lazım. Aydınlarımızın terörle mücadele eden, etmek mecburiyetinde olan bir devletin zorluklarını daha iyi kavraması, bu konuda daha duyarlı olması lazım. Sivil toplum kuruluşlarımızın ortak aklın oluşmasına katkı sağlaması lazım. Bu yönde her kesimden insanımızda bir bilinç oluşmuştur. Bunun daha da güçlenmesi lazım.
İspanya'da ETA 48 yıl sonra silah bıraktı. Zapatero açıklamasını yaptı. İktidarıyla muhalefetiyle, STK'larla bir olduk ve beraber olduk ve bu işi başardık. Eğer biz iktidarıyla, muhalefetiyle, STK'larıyla bir olamazsak, beraber olamazsak bu süreç daha da uzayabilir.''
-Muhalefete eleştiri-
Dün medyanın üst düzey temsilcileriyle bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve meseleyi onlarla paylaştıklarını belirten Erdoğan, ''Sağolsunlar hassasiyet gösterdiler, meselenin önemini onlar da dile getirdiler'' dedi. Medya yöneticilerine teşekkür eden Başbakan Erdoğan, meseleyi duygusal boyutlarından tümüyle arındırmak gibi bir imkanın olmadığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Meselenin doğru değerlendirilebilmesi adına herkesin aklıselim içinde, sağduyu içinde hareket etmesi lazım. Fakat siyasi partilerimiz ne yazık ki hala terör örgütünü hedefe koyması gerekirken, iktidar partisi olarak bizi hedefe koymanın gayreti içinde. Bununla bir şey elde edemezsiniz. Halkımızın bu tür oyunlara geleceğini zannediyorsanız bunda da yanılırsınız. Çünkü halkımız neyin, nerede, nasıl cereyan ettiğini çok daha iyi biliyor. Fakat siyaset hala bunu kavramış değil. Onun için biz genel görüşme teklifi ile ilk adımı attık. Dün genel görüşme yapıldı. Kapalı oturumda, 'Buyurun ne söyleyecekseniz söyleyin. Önerileriniz varsa ortaya koyun ama öneri yerine siz hala AK Parti iktidarına vurmak suretiyle buradan bir şeyler elde edelim diyorsanız, buradan bir şey elde etmeniz mümkün değil. Çünkü bu iş çözüm istiyor, çözüm. Fırsatçılığa bu işi dönüştürmeyelim.
Gün slogan atma zamanı değildir, hamaset zamanı değildir, böylesine hassas bir gündemin reytinginden nemalanmak günü hiç değildir.''
-''Terör odağı insani değerlere, izana, insafa, vicdana zerre kadar değer vermiyor''
Türk Milletinin, böyle zor zamanlarda sabır ve metanetini koruyabilen, ortak aklı harekete geçirebilen ve soğukkanlılığını muhafaza edebilen bir millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, doğrudan birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, toplumsal huzur ve istikrara yönelen bu türden ağır badirelerden de bu dirayetle metanetle bir bütün olarak çıktıklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Üzülerek ifade edeyim ki; bu büyük milletin olgunluğundan, insanlarımızın metanet ve dirayetinden kendilerine gerekli dersleri çıkaramayanlar da oluyor. Bu zor zamanlardan kendilerine menfaat devşirmeye çalışanları, bu hassas dönemlerin gerektirdiği olgunluğu gösteremeyenleri ibretle izliyoruz.
Terör bu ülkenin sadece bugününe ait bir sorun değil. Ülkemiz onlarca yıldır bu karmaşık meseleyle mücadele halindedir. Bu mücadelenin bir tarafında zaman zaman kılık değiştiren, strateji değiştiren, yöntem değiştiren bir terör odağı var. O odak görüldüğü üzere baştan beri insani değerlere, izana, insafa, vicdana zerre kadar değer vermiyor, buna uygun davranmıyor. Buna karşılık devletin bir devlet gibi davranmak mecburiyeti var.
Mesele sadece askeri bir mesele değildir, sadece bir güvenlik meselesi de değildir.''
-''Bunların siyasi uzantıları, Kürt kökenli vatandaşlarımın asla temsilcisi değildir''-
AK Parti olarak, iktidara geldiklerinden bu güne bu meseleye bu şekilde yaklaştıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, meselenin diplomatik, sosyo-ekonomik, psikolojik boyutlarını ele aldıklarını söyledi. Terör örgütüne dış destekleri kesmek için diplomatik adımlar attıklarını belirten Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine tarihinde görülmeyen yatırımları yaptıklarını dile getirdi. 9 yılda yaklaşık 30 katrilyon liraya ulaşan bir yatırımı bu bölgelerde yaptıklarını anlatan Erdoğan, alt ve üst yapısıyla farklı bir Doğu ve Güneydoğu bulunduğunu ifade etti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Bunlar hiçbir zaman benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olmadılar. Bunların siyasi uzantıları da benim Kürt kökenli vatandaşlarımın asla temsilcisi değildir. Asla bunların böyle bir derdi yoktur.''
Meselenin milli bir mesele o hükümetin, bu iktidarın değil, Türkiye'nin meselesi olduğunu belirten Erdoğan, ''Bugün muhalefette olanlar da geçmiş iktidarlarında bu mücadelenin içinde olmuşlar, bu güçlükleri yaşamışlardır. Bu meselenin yaşanan her acı hadiseden sonra hükümetin istifasını istemekle ya da olağanüstü hal talep etmekle çözülemeyeceğini de aslında gayet iyi bilirler. Hükümetin istifasını isteyenler yüzde 25 oy aldı. Demek ki milletin size güveni yok, size itimadı yok, size inancı yok. Önce milletin güvenini kazanın, ondan sonra böyle bir talepte bulunun.
Bu hadise nedir biliyor musunuz? Böyle bir talepte bulunmak, terör örgütünü nereye taşımaktır? Terör örgütünün gücünü kabullenmektir. Böyle safça, böyle düşünceden mahrum, aklıselimden uzak bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Bu nasıl bir yaklaşım tarzıdır? Ondan sonra da 'Terörle mücadelede yanınızdayız'... Nasıl yanımızdasınız? Bir taraftan hükümetin istifasını isteyeceksin, bir taraftan 'yanınızdayız' diyeceksin... Hükümet istifa ettiğinde ne olacak? Bu bir koalisyon hükümeti değil ki. Bu ülkede iki kişiden bir kişinin oy verdiği iktidarın iktidarıdır. Milletimiz siyasetten ve siyasetçiden bu hassas meseleye yapıcı, olgun, çözüme dönük katkılar vermesini bekliyor. Şu bir gerçek ki; söylene söylene artık önceden tahmin edilebilen, çözümsüz, meseleden çok hükümeti yıpratmaya yoğunlaşmış açıklamaların ne siyasete ne bu ülkenin terörle mücadelesine bir faydası yoktur, olmayacaktır'' dedi.
2002 yılında 3 bin 492 dolar olan kişi başına gelirin bugün 10 bin doların üzerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, ''İktidara geldiğimizde 36 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımız, 2008 yılında 132 milyar dolarla rekor seviyede arttı. 2009-2010'da bir düşüş. Bu küçük bir gerileme olduğu dönemden sonra tekrar kendini toparladı. Bu gerileme yaşandı ama bu yılın eylül ayı itibariyle bu yılın eylül ayı itibariyle yeniden 2008 seviyesi yakalandı. 2023 yılına kadar kişi başına milli gelirimizi inşallah 25 bin dolara, ihracatımızı da 500 milyar dolar seviyesine çıkarmanın kararlılığı içindeyiz'' diye konuştu.
-''Ütopik hedef değildir''-
''Bu bizim için bir ütopik bir hedef değildir, aksine somut gerçeklere dayanan rasyonel bir hedeftir'' diyen Erdoğan, uzun yıllar bu ülkenin hem ekonomik bakımdan, hem sosyal bakımdan en büyük sıkıntılarından biri olan işsizliğin azaltılması konusunda da olumlu seyrin devam ettiğini belirtti.
Küresel kriz döneminde gelişmiş ekonomilerin çoğunda işsizlik oranlarında çok yüksek artışlar gerçekleşirken Türkiye'de artışın sınırlı kaldığını kaydetti.
İşsizlik oranındaki artışa rağmen kriz döneminde Türkiye'de toplam istihdamın hiçbir zaman azalmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Krizin en yoğun yaşandığı 2009 yılında toplam istihdamımızı 83 bin kişi arttırdık. Krizin etkisiyle 2009 yılında yüzde 14'e yükselen işsizlik oranı, 2010 yılında yüzde 11.9'a geriledi ve Şubat 2011'de kriz öncesi seviyelere geldi. Bugün Amerika'da bile işsizlik oranı yüzde 10'lar dolayındadır.''
-''Gerçekçi politikalarla...''-
Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
''Dert varsa ortak derdimiz olacaktır. Dert yoksa bunu da hep beraber paylaşacağız. Onun için zaman zaman bazı kalemlerde, eğer biz ülkemizde buna zam yapıyorsak bunları da kılı kırk yararak yapıyoruz. Burada mümkün olduğunca dar gelirlere bundan zarar gelmemesi için elimizden geleni yapıyoruz.
Gerçekleri görelim. Bizler Yunanistan politikası ile değil, Avrupa'nın diğer ülkelerindeki politikalarla değil, gerçekçi politikalarla insanımızın ufkunu aydınlatmanın gayreti içerisindeyiz. Bunu caddelerde kullanılan araç sayılarına baktığımız zaman çok iyi görürsünüz. Evlerde kullanılan beyaz eşyaya baktığınız zaman çok iyi görürsünüz. Bunları sayıları bize gerçekleri gösteriyor.''