ANKARA (İHA) - Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 8 Nisan itibariyle piyasadaki banknotların YTL oranının yüzde 73.5'e ulaştığını açıkladı.
Serdengeçti, Merkez Bankası'nın 73. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nın açılışında konuştu. Konuşmasında, 2001 yılında yaşanan derin ekonomik krizin ardından oluşturulan ekonomik programın kararlı ve etkili bir şekilde uygulanmasıyla birlikte, bugün artık Türkiye'de 30 yıl boyunca yaşanan kronik yüksek enflasyon döneminin son bulduğunu ifade eden Serdengeçti, "Düşen enflasyon ortamı ve fiyat istikrarının kalıcılığı ön plana çıkmaya başlamıştır. Aynı zamanda, enflasyon dinamiklerinde kalıcı ve belirgin bir iyileşme gerçekleşmiş ve böylece enflasyondaki atalet büyük ölçüde kırılmıştır" dedi. Serdengeçti şunları kaydetti:
"Krizden sonraki yaklaşık dört yıllık enflasyonla mücadelede gelmiş olduğumuz noktaya baktığımızda, 2002 yılı Ocak ayı itibariyle yüzde 73.2 olan tüketici fiyat enflasyonunun (TÜFE) birbirini izleyen üç yıl boyunca yıl sonu hedeflerinin altında kalarak tek haneleri rakamlara gerilediği, 2005 yılı Mart ayında yıllık bazda yüzde 7.94 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bu dönemde enflasyondaki toplam düşüş 65 puanın üzerinde olmuştur. Bu olumlu gelişme, enflasyon bekleyişlerinde de kendini göstermiştir. Hedeflenen enflasyon ile enflasyon bekleyişleri arasındaki fark olarak ifade edilen güvenilirlik farkı 2002 yılı başında 13.3 puan iken, 2005 yılı başında 0.4 puana inmiştir. Bugün itibariyle, Merkez Bankası'nın uyguladığı Beklenti Anketi sonuçlarına göre yıl sonu enflasyon bekleyişi, Nisan ayının ilk yarısında yüzde 7.5'e düşmüştür ve bu resmi hedef olan yüzde 8'in altındadır. Enflasyon bekleyişlerindeki bu iyileşme, artık enflasyondaki ataletin büyük ölçüde kırıldığının somut bir göstergesi olmakla birlikte, para politikasının güvenilirliğinin giderek arttığının da açık bir kanıtıdır."
Serdengeçti, son dönemde yapılan kurumsal düzenlemelerin belki de en önemlisini, 'Merkez Bankası'nın kurumsal yapısının, fiyat istikrarını sağlama amacına uygun hale getirilmiş olması' şeklinde niteledi. 2001 yılında, yasasında yapılan değişiklik ile Merkez Bankası'nın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olarak belirlendiğini ve bunun için uygulayacağı para politikasını ve para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirleme yetkisinin verildiğini anımsatan Serdengeçti, "Merkez Bankası'nın yasasında yapılan bir diğer önemli değişiklik de Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans verilmesinin ve kredi açılmasının yasaklanmış olmasıdır. Bilindiği gibi kamu harcamaları; vergi toplanması, özelleştirme, iç ya da dış piyasalardan borçlanma şeklinde veya merkez bankası kaynakları ile finanse edilebilir. Bunlardan, Merkez Bankası kaynaklarınca yapılan finansman, para arzının 'karşılıksız' artması nedeni ile enflasyonist baskı oluşturabilmektedir" diye konuştu. Serdengeçti, sözlerini, "Bu nedenle, para politikasının bağımsız olarak yürütülmesi ve bütçe açıklarının finansmanında Merkez Bankası kaynaklarına başvurulmasının yasal olarak engellenmesi, bu etkinin ortadan kalkması açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla, ülkemizde de enflasyonun, kamuya kredi açılmasının yasaklandığı 2001 yılı Kasım ayından itibaren düşme eğiliminde olması ve 30 yıl aradan sonra bugün gelmiş olduğu tek haneli seviye tesadüf değildir" şeklinde sürdürdü.
2004 YILINDAKİ 9.9'LUK BÜYÜME İLE 2001 YILINA GÖRE REEL BÜYÜME YÜZDE 25.5 OLDU Konuşmasında, Türkiye'de kronik enflasyon döneminden çıkmış olmakla beraber, henüz fiyat istikrarının kalıcı olarak sağlandığı döneme girilmediğinin altını çizen Serdengeçti, "Hala 'düşen enflasyon' sürecini yaşamaktayız. Yine de alınan mesafe büyüktür ve önemli kazanımlar elde edilmiştir. Tüm bu süreç boyunca, gerek uygulanmakta olan politikalar gerekse enflasyonun düşmesinin kendi içinde sağladığı etki ile enflasyon dinamikleri de değişmiş ve karşılığında enflasyonun dönüşü olmayan bir şekilde düşürülmesine katkıda bulunmuştur" dedi.
1 Ocak 2005 tarihinden bu yana uygulanmakta olan Türk Lirası'ndan 6 sıfır atma operasyonuyla ilgili gerçekleşmelere değinen Serdengeçti, şöyle konuştu:
"Bu noktada para reformunun bugüne kadarki gerçekleşmelerinin büyük ölçüde öngörülerimizle uyumlu olduğunu ve başarılı bir seyir izlediğini ifade etmek istiyorum. 8 Nisan 2005 tarihi itibariyle tutar olarak toplam banknotların yüzde 73.5'i YTL'dir. Bu kapsamda, bazı yabancı finans kuruluşlarının kısa bir süre önce YTL cinsinden tahvil ihraç etmeye başladıkları dikkati çekmektedir. Para reformunun makro ekonomik istikrar sürecini de kuvvetlendiren bir diğer olumlu etkisi uluslararası piyasalarda YTL cinsinden ihraç edilen kıymetlerin takasının artık gerçekleştirilebilir olmasıdır. Yabancı finans kuruluşlarının teknik donanımlarının onca sıfırlarla yüklü bir para birimini kayıt altına almalarına imkan vermemesi nedeniyle YTL'den önce, Türk Lirası cinsinden ihraçlar Euroclear, Clearstream gibi uluslararası saklama sistemlerinde takasa tabi tutulamazken, Türk Lirası'ndan altı sıfır atılması ve YTL'nin tedavüle girmesi bu engeli ortadan kaldırmıştır. Neticesinde, para reformu makro ekonomik istikrarın kalıcılığının ve bu kapsamda fiyat istikrarının sağlanacağının en önemli göstergelerinden biridir."
Türkiye ekonomisinde 3 yıldır art arda yüksek büyüme oranları görüldüğünü de sözlerine ekleyen Serdengeçti, "2004 yılında GSMH büyüme oranı yüzde 9.9 olarak gerçekleşmiştir. Böylece 2001 yılına göre reel büyüme yüzde 25.5 olmuştur. 2005 yılında da yüzde 5'lik bir büyüme oranı tahmin edilmektedir. Böylece, kararlı bir şekilde sürdürülen istikrar programı ve özel sektörün ekonomide giderek artan rolü sayesinde, dört yıllık bir süre için artı büyüme oranlarına ulaşılmış olacaktır" dedi.