Burhan Ekinci
Tunceli
Tunceli geç bulduğu huzuru çabuk kaybetmiş olmanın hüznünü yaşıyor.
TIKLAYIN: ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ Mİ?
1990'larda köyleri yakılan, yaylaları yasaklanan, gıda ambargosu uygulamalarına maruz kalan, bazı ilçelerine girişlerin yasaklandığı Tunceli çözüm sürecinin olumlu etkilerini en çabuk hisseden kentlerden olmuştu.
Ülkenin geri kalanındaki Tuncelililer ya da 1930'lardaki isyan öncesindeki adıyla Dersimliler ile yurtdışındaki gurbetçiler kentlerine daha rahat gelir gider olmuşlar, ufaktan da yatırımlar yapmaya başlamışlardı.
7 Haziran sonrası geldiğim kentte yaşayanlar, sokaklardaki kalabalığa dikkat çektiğimde bana "Bu da kalabalık mı, sen daha dur, festival de başlasın, burası insandan geçilmez" diyorlardı.
Kent merkezinde, çarşıda, parklarda, buluşma noktası ve uğrak yerlerinden Seyit Rıza Meydanı'nda, Munzur çayı kenarında, tarihi ve doğa gezilerinde yerli ve özellikle Dersimli olup Avrupa'da yaşayanlara, hatta yabancı turistlere rastlıyordum.
Oysa şimdi yabancı turist hiç yok, yerli ise çok az.
Çatışmaların yeniden başlamasından önce geç saatlere kadar gözlenen insan kalabalığı, yerini sakin sokaklara bırakmış durumda.
Munzur kenarında kurulan çadırlarda türküler söyleyen, ateşler yakan gençler orayı aniden terkettiler.
Kafeler, lokantalar, oteller, pansiyonlar neredeyse boş, doğa ve tarihi yerlerde gezicilere rastlanmıyor.
PKK'nın yol kesme eylemleri ve kent merkezinde patlayan ses bombalarına Tunceli Valiliği'nin yanıtı, özel güvenlik bölgeleri ilanı oldu.
Nabzını tuttuğum sokaklardaki insanlar da, Tunceli'de artık yeniden kaygılarla örülü bir gündemleri olduğunu anlatıyor:
Esnaf Hıdır Yücesoy (Esnaf- inşaat malzemeleri satıyor)İnşaat sektörü burada mevsimliktir. O da yazın üç-dört ay. Bu sene durum çok kötü. Özel Güvenlik Bölgesi yasakları, arıcılık, hayvancılıkla uğraşanlara sıkıntı yaşattı. Kent genelinde büyük bir tedirginlik var.
Çatışma süreci içinde vatandaşlar tedirgin. Yaz başında biraz hareketlilik vardı, ama sonra gelenler geri döndü. Erzincan Vadisi kapalı, Ovacık yolu kesik, oralarla ticaret yok. Firmalara verdiğim çeklerin bir kısmını iptal etmek zorunda kaldım. Çeklerin tarihi gelmeden bir hafta önceden strese giriyorum. Kötü durumdayız.
Satışlarımız dibe vurdu. İlçelere malzeme satıyorduk ama satışlar durdu. Çözüm süreciyle birlikte iyi ticaret yaptık. Ama bu yıl çok kötü durumdayız. İşlerimiz düşmedi, tamamen bitme noktasına geldi.
Malik Kaya (Dersim Gezginler Gurubu kurucusu)Bir kaç yıl önce ilk kurulduğumuz dönemde 15 ila 20 kişilik gruplarla tura gidiyorduk. Barış süreciyle birlikte sayımız 150 kişiyi buldu. Dersim'de bulunan Ali Boğazı'na gittik. Burası çatışmaların en yoğun yaşandığı, risklerin olduğu, sivillerin gidemediği bölgeydi.
Barış süreciyle özellikle son iki yıldır kent dışından da insanlar akın akın geliyor, gezilerimize katılıyordu. Her yıl üç ay boyunca kent hareketli oluyordu. Bu yazın başında da aynısı yaşandı. Ama olaylar ve yasaklar sonrası turistler ayrıldı.
Yeniden başa döndük. Her şey durdu. Şu an gezilerimiz yok, iptal ettik. Organize etsek de bir tek kişiyi bile götüremeyiz. Esnaf yazı bekler. Diğer aylarda birikmiş borcunu yazın üç ayda ödeyebiliyordu. Şimdi esnafın işi de bitti.
Zahide Bor (Ev kadını)Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum. Ekmeğim de var suyum da. Ama huzurum yok. Her gün gençler ölüyor. Yedi yaşında çocuk öldürüldü. Kimin çocuğuydu o? Halkın çocuğu. Her gün ölen çocukların haberini alıyoruz.
İnsanlar eskiden biri öldüğünde üzülürdü. Ölüm haberi duya duya ölümlere alışmışlar. Yazıktır bu ölen gençlere.
Dersim iyiydi. Son yaşananlar sokakları boşalttı. Bakkala bile gitmeye korkuyorum. Kızımın evden çıkmasına izin veremiyorum. Ateşkesle beraber Avrupa'ya sürülen insanlarımız ya da dışarı göç ettirilmiş insanlarımız köylerine dönmüşlerdi. Evler yapıyor, yeniden köylerine yerleşiyorlardı. Bugün Dersim'de yollar kapatılmış, köylerimiz yasaklanmış. Barış olmadan ne çıkar ki? Anne baba ağlıyor. Silahla nereye varılır?
Gamze Korkmaz (Üniversite öğrencisi)Şu an insanlar korku ve kaygı yaşıyor. Şehrimiz bomboş. Özellikle festival zamanında daha kalabalık oluyordu. Geceleri çok rahatlıkla geç saatlere kadar dışarı çıkabiliyor, dolaşabiliyorduk. Kaygılı değildik, tedirginlik yaşamıyorduk.
Geçen yıl sabaha doğru eve gittiğimi hatırlıyorum. Ailem bir şey demiyordu, kaygılanmıyordu. Şimdi ailem saat 22:00 oldu mu arıyor. "Neredesin, eve gel" diyor. Çıkan olaylardan dolayı kaygılanıyorlar. İlçelere gezmeye gitmek isterdim ama kaygılardan dolayı gitmiyoruz.
Ben Bandırma'da üniversite okuyorum. İlk kez bu yaz gelirken tedirgin geldim. Köyler boşaltılıyor, insanlar yerinden ediliyor. Bunlar beni endişelendiriyor. Memlekette şimdi huzur yok. Yeniden çözüm sürecine dönülsün, huzur gelsin.