İSTANBUL (İHA) - Türkiye-Rusya Yuvarlak Masa Toplantısı, Türk Asya Stratejik Araştırma Merkezi'nde (TASAM) yapıldı. Toplantıya katılan Rusya Bilimler Akademisi ve Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aleksandr Akimov, Rusya'nın kalifiye eleman sıkıntısı çektiğini ve Türkiye'nin bu açığı kapatabileceğini belirtti.
Rusya ve Türkiye'nin global meselelere bakış açısı, enerji, mali kriz, Türkiye-Rusya ilişkileri ve ortak güvenlik konularının tartışıldığı toplantıya, Rusya Bilimler Akademisi ve Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aleksandr Akimov, Rusya Bilimler Akademisi Ortadoğu Araştırmalar Departmanı Türkiye Sorumlusu Prof. Dr. Aleksandr Vasilyev, Moskova Devlet Üniversitesi Orta Asya ve Kafkas Departmanı Başkanı Prof. Dr. Zhibek Syzdykova, Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Liana Matyunina, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, Türkiye'nin eski Moskova Büyükelçisi Volkan Vural, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Devlet ve Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TASAM Başkanı Şensoy, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Türkçe ve lehçelerini konuşan Orta Asya Cumhuriyetleri'nin Türk dış politikasının da gündemine geldiğini belirterek, "Böylelikle Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan bir Türk dünyası
tartışması başlamıştır. Bu dönemde bölgede ortaya çıkan boşluk, bölgesel güçlerin rekabet içine girmesine neden olmuştur. Türkiye, özellikle Rusya-İran bağlamında kendisini rekabet içinde bulmuştur. Rusya'nın geleneksel ağırlığına ve politikalarına dönme çabaları son dönemde Kafkasya'da yaşanan gelişmelerle kendisini ortaya koymuş, böylece hem bölgesel hem de küresel açıdan yeni bir dönem başlamıştır" dedi.
Rusya Bilimler Akademisi ve Moskova Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aleksandr Akimov da, Rusya ve Türkiye'nin birçok alanda işbirliği yapabileceğini belirterek, bunların başında enerji, gıda ve iş gücünün geldiğini söyledi. Rusya'nın genç nüfusunun azaldığını ifade eden Akimov, "Bununla birlikte Rusya'da sürekli ekonomik büyüme için gerekli şartlar vardır. 2020 yılına kadar Rusya'da 7 milyon kadar kişiye iş imkanı sunmayı hedefliyoruz. Şu anda işsizlerin tamamı iş bulsa bile kalifiye eleman sıkıntısı sona ermez. Türkiye'den isteyenler bu bölgede iş imkanı bulabilir. Türk işadamları Rusya'da birçok iş yapıyorlar. Bunların sayısı arttırılabilir" diye konuştu.
Rusya'nın son yılarda tarım politikalarına da önem verdiğini ifade eden Akimov, "22 milyar dolarlık tarım destekleme programımız var. Dünyadaki en büyük tahıl üreticisi olma çabamız sürüyor. Sovyetler Birliği döneminde tarımsal tesislerin birçoğu yıkıldı. Bu demek oluyor ki her yerde yeni tesisler inşa edilebilir. Altyapı inşası yapılabilir. Rusya'daki topraklar tarım için çok elverişli ve bundan da yararlanılabilir. Özellikle Müslüman olan Tataristan ve Başkurdistan gibi bölgelerde Türk işadamları rahatlıkla yatırım yapabilirler" dedi.
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı ise, Türkiye ve Rusya'nın tarihsel gelişiminden bahsetti. Soğuk Savaş sonrası Türkiye ve Rusya'da yeni bir süreç başladığını anlatan Büyükakıncı, "Bu dönemden en çok yaralanan Rusya oldu, hem masraflı hem de beyinsel bir dönüşüm geçirdi. Bu dönemde Rusya bu süreci bizimle paylaştı. Türklerin ekonomik gelenek anlamında Rusya'ya yakın olduğunu gördük. 11 Eylül'den sonra ise belirli dengeler değişmeye başladı ve ABD'nin tek taraflı güç olma isteği arttı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Berlin Konferansı'nda ABD'nin tek kutuplu arayışlarının tüm dünyada rahatsızlık yarattığını ve Rusya'nın dünyada yumuşak bir güç olmayı kabuk etmesi gerektiğini söylemişti. Bu Rusya geleneğinde yumuşak güç olma hiçbir zaman yer almamıştır. Hep askeri bir güç olma isteği ön plana çıkmıştır" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası jeostratejik öneminin ve NATO'daki yerinin tartışıldığını söyleyen Büyükakıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu süreç Türkiye'nin ABD ilişkilerinde yeni katlar açmasını gerektirdi. Özellikle Türkiye'yi enerji geçiş noktasına haline getirme çabaları oldu. 11 Eylül sonrası Türkiye'nin PKK mücadelesi de yeni bir sürece girdi. 1 Mart teskeresinin Meclis'ten geçmemesi, PKK sürecinin de farklı bir canlanmaya girmesine neden oldu. Türkiye, NATO içerisinde merkezi bir güç olmaktan çok her gücün kullanmak istediği bölgesel bir güç konumuna gelmek istiyor."
Son olarak söz alan Moskova Devlet Üniversitesi Orta Asya ve Kafkas Departmanı Başkanı Prof. Dr. Zhibek Syzdykova, dünyada ekonomik ilişkilerin yeniden yapılandırıldığını belirterek, iki kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçişin başladığını söyledi. Ekonomik krizin dünyayı etkilemeye başladığını söyleyen Syzdykova, Rusya hükümetinin ekonomik anlamda büyük tedbirler hazırladığını, bankalara 220 milyar dolarlık likidite sağlanması ve dış borçların finansmanının öngörüldüğünü ifade etti.