HABER

Türkiye'den Batı Trakya atağı

Türkiye'den Batı Trakya atağı

ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Avrupa Birliği (AB) vatandaşı olan Batı Trakyalı Türkler'e sağlanmakta olan azınlık haklarının AB standartlarının çok gerisinde olduğunu belirterek, "Biz azınlık sorunlarını Yunanistan ile görüşmeye hazırız. Bunu da kendilerine daima söylüyoruz. Gerek Yunanistan'daki soydaşlarımızı gerekse Türkiye'deki Rumlar'ı, her iki ülke arasında diyaloğun gelişmesi, işbirliğinin gelişmesi ve karşılıklı çıkarın gelişmesi için köprü olarak görüyoruz. Yunanistan'ın da bunu böyle görmesini temenni ediyoruz. Bu haksızlıkların bir an önce giderilmesi için gerekli adımları atmalarını kendilerinden bekliyoruz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Batı Trakya'daki Türk azınlığın sorunlarıyla ilgili yapılan genel görüşme başladı. Hükümet adına söz alan Bakan Gül, konuyla ilgili TBMM Genel Kurulu'na bilgi verdi.

Gül, konuşmasının başında bugünkü uçak kazasında hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi. Yunanistan ile 1999 yılında başlatılan işbirliği ve diyalog süreci çerçevesinde iki ülke arasında çok yönlü ilişkilerin gerçekleştirilmesini amaçladıklarını, bu anlayışla iki ülke arasında stratejik ortaklık ilişkisi geliştirmeyi hedeflediklerini anlatan Gül, bu yönde önemli adımlar atıldığını hatırlattı.

Enerji, ticaret, bankacılık, turizm gibi bölge barışına ve refahına katkıda bulunacak işbirliği projelerine imza atıldığına işaret eden Gül, "Bu çabalarımızı sürdürmeye ve sorunlarımıza diyalog ve işbirliğiyle çözümler üretmeye kararlıyız" dedi.

Yapılan toplantıyı Batı Trakya Türk azınlığı haklarının ileri götürülmesi ve hayatlarının iyileştirilmesi için bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Gül, Batı Trakya'daki Türkler'in çektikleri sıkıntıların bugünkü toplantının ardından daha çok gündeme geleceğini ve sıkıntıların giderilmesi için Yunan hükümetinin üzerine düşeni daha çok yapacağına inandığını kaydetti. Gül, "Artık bugünkü dünyada ülkeler sadece 'benim sorunumla ben ilgilenirim, başka ülke ilgilenemez' diyemez. Hele AB gibi bir topluluğa üye olan bir ülkenin sorunları herkesi ilgilendirir. Önemli olan bunların yapıcı bir biçimde ele alınmasıdır" diye konuştu.

Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının karşı karşıya bulunduğu sorunların çözümünün Türk-Yunan ilişkilerinin önemli bir gündem maddesi olduğuna işaret eden Gül, şöyle konuştu:

"Türk-Yunan diyaloğu soydaşlarımızın kişi haklarını ilgilendiren alanlarda yaşadığı bazı sorunların aşılmasına da yardımcı olmuştur. Ancak Yunanistan'ın özellikle azınlık hakları olarak nitelendirilebilecek alanlarda herhangi bir açılım yapmaktan kaçındığı bilinmektedir. Yunanistan bazı adımlar atmışsa da azınlığımıza eşit eğitim imkanları sağlanması, seçilmiş müftülerin tanınması, Batı Trakya vakıflarına yönelik ayrımcı uygulamalara son verilerek vakıfların yönetiminin azınlığa devredilmesi, azınlığımızın Türk kimliğinin tanınması ve 19. madde mağduru soydaşlarımızın haklarının iadesi gibi temel sorunlar hala çözüm beklemektedir. 21. yüzyılda 25 yıldır AB üyesi olan bir ülkede bu uygulamaların, kısıtlamaların mevcudiyetinin izahı da zordur. Batı Trakya Türk azınlığı ile ülkemizdeki Rum Ortodoks azınlığı, iki ülke dostluğunun pekiştirilmesinde köprü rolü oynamalıdır. Azınlığımızı Türkiye ile Yunanistan'ı ayıran değil, birleştiren bir unsur olarak görüyoruz. Bu nedenle Yunanistan'dan soydaşlarımıza 1913 Atina Antlaşması ve 1923 Lozan Antlaşması gibi ikili ve çok taraflı anlaşmalar ile ilgili Avrupa Konseyi sözleşmelerinden kaynaklanan haklarını tanımasını, azınlığımıza AB normlarına uygun ve AB standartlarında yaşama koşulları sağlamasını bekliyoruz."

Bakan Gül, Yunan hükümetlerinin Lozan Antlaşması'nda kullanılan terminolojiye sığınarak Türk azınlığı, Müslüman azınlık olarak nitelendirdiğini, kendilerini Türk olarak tanımlamalarına izin vermediğini ve yasal engel çıkardığını söyledi. Batı Trakyalı Türkler'in kendi müftülerini seçebilme haklarının 1990 yılların başında ellerinden alındığını hatırlatan Gül, buna rağmen İskeçe ve Gümülcine'de Türk azınlığı tarafından seçilen müftülerin görev yaptığını bildirdi.

Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nin, AİHM'nin seçilmiş müftüler lehinde verdiği kararı Yunanistan'dan uygulamasını talep ettiğini belirten Gül, "Yunanistan, Avrupa Konseyi'nin bir üyesidir. Ümit ediyoruz ki bu çağrıya kısa sürede uyacaklardır. Yunanistan'ı Batı Trakya Türk cemaatinin seçilmiş müftüsünü tanımaya ve atanmış müftü uygulamasına son vermeye davet ediyorum" dedi.

Batı Trakya Türk azınlığı mensubu olup, Yunan Vatandaşlık Yasası'nın ırkçılık maddesinin yürürlükte kaldığı 1955-1998 yılları arasında çoğu Türk olmak üzere 10 binlerce kişinin Yunan vatandaşlığından çıkarıldığını ifade eden Gül, "Vatansız vatandaşlarımızdan başlamak üzere vatandaşlıktan çıkarılan ve bu nedenle AB vatandaşı olmaktan kaynaklanan haklarından mahrum bırakılan soydaşlarımızın Yunan vatandaşlığına geri alınması Yunanistan'ın yükümlülüğüdür. Yunanistan'ın bu konuda atacağı adımlarla AB üyesi bir ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olup olmadığı da sınanmış olacaktır" diye konuştu.

Gül, azınlığın çözüm bekleyen en önemli sorunlarından birinin de eğitim sorunu olduğuna dikkati çekerek, Yunan yönetimininae7özümünün Türk-Yun Türk azınlığını eğitim bakımından da geri bıraktırmaya çalıştığını söyledi. Gül, Yunanistan'ı azınlıklara eşit imkanda eğitim vermeye davet etti.

"Yunanistan, Batı Trakya'daki soydaşlarımıza anlaşmalardan kaynaklanan azınlık haklarını vermek yükümlülüğü altındadır ve bu yükümlülüğü gerçekleştirmesini bekliyoruz" diyen Bakan Gül, hükümetin sorunların çözümü için Yunan makamları nezdinde en üst düzeyde girişimde bulunmaya devam edeceğini söyledi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Azınlık sorunlarını Yunanistan ile görüşmeye hazırız. Bunu da kendilerine daima söylemişizdir. Aynı zamanda AB vatandaşı olan Batı Trakyalı soydaşlarımıza halihazırda sağlanmakta olan azınlık haklarının AB standartlarının çok gerisinde olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yunanistan'da, Türkiye'de veya üçüncü ülkelerde yaşamakta olan Batı Trakyalı soydaşlarımızın haklı davalarını ve taleplerini batı kamuoyuna duyurabilmeleri için sivil toplum örgütlerini etkin olarak kullanmaları gerektiğini görüyoruz. Oradaki soydaşlarımız sanki AB vatandaşı değilmiş gibi muameleye tabi tutulmaktadır. Buradaki haksızlıkların giderilmesini talep etmektedir. Bu aynı zamanda Yunanistan'ın bir şerefidir. Orada yaşayan bizim soydaşlarımız onların vatandaşıdır. Kendi vatandaşlarına yönelik bir ayrımcılık içerisinde olmamaları lazım. Yunanistan'ı her zaman ülkelerinin menfaati için çalışan soydaşlarımızın sıkıntılarını gidermeye çağırıyoruz. Gerek Yunanistan'daki soydaşlarımızı gerekse Türkiye'deki Rumlar'ı, çünkü onlar bizim vatandaşlarımızdır. Bunları aslında her iki ülke arasında diyaloğun gelişmesi, işbirliğinin gelişmesi ve karşılıklı çıkarın gelişmesi için köprü olarak görüyoruz. Yunanistan'ın da bunu böyle görmesini temenni ediyoruz. Bu haksızlıkların bir an önce giderilmesi için gerekli adımları atmalarını kendilerinden bekliyoruz."

En Çok Aranan Haberler