BRÜKSEL (İHA) - Bugün Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Egmond Sarayı'nda Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı, "AB ve İslam acaba Türk modeli olabilir mi?" isimli bir konferans düzenlendi.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde AB'nin korkuları, Osmanlı Devleti'nde İslam sistemi, nüfusunun yüzde 99'u müslüman olan Türkiye'nin birliğe girdiği takdirde karşılaşılabilecek sorunların tartışıldığı konferansa eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, gazeteci Güneri Civaoğlu, Belçika Devlet Bakanı Francois Xavier de Donnea, eski Diyanet İşleri Bakanı ve TBMM üyesi Sait Yazıcıoğlu, Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Topluluğu (CİEPO) Başkan Yardımcısı İlber Ortaylı, Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü Türkiye Bölüm Başkanı Dr. Eric Zürcher, Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver ve çok sayıda yabancı gazeteci ile Belçikalı bakanlar katıldı.
Konferans sonrasında Dr. Eric Zürcher, İHA muhabirinin sorularını yanıtladı. Osmanlı Devleti'nde dinin gelişiminden ve Türkiye Cumhuriyeti'nden bahseden Zürcher, "Ordu ne kadar da iktidara 4 kez gelmiş olsa da, Türkiye'de 15 kez seçim düzenlendi. Türk devlet yapısı köklü bir yapıdır, Türkiye'ye Asya'nın Roma'sı diyebiliriz" dedi.
"Türkiye'nin AB'ye girmesi, AB'ye ne fayda sağlayacak?" şeklindeki soruya Zürcher, "AB'ye ekonomik olarak pek birşey katmaz, ancak dinamizm katar. Çünkü Türkiye, oldukça genç bir nüfusa sahip. Doğu Bloku ülkeleri AB'ye girmiş olsaydı pek bir katkıları olmuş olmazdı, çünkü o toplumlar daha yaşlı" diye yanıtladı.
Türkler'in göç etmekten korkan bir toplum olmadığını ifade eden Zürcher, Türk toplumunun yüksek bir öğrenme kabiliyetine sahip olduğunu, meraklı bir toplum olduğunu
söyledi.
Eric Zürcher, "Unutmayalım ki Türkiye Ortadoğu'ya bir model olabileceği gibi, Kafkasya ve Orta Asya ile Avrupa arasında çok rahatlıkla bir köprü olabilir. Türkiye, bu bölgelerin ortasında bir güçtür. Bu gücü Avrupa'ya dahil etmek, AB için oldukça önemlidir, çünkü şu anda o güç ABD'ye bağlı, AB'ye geçince Avrupa'ya oldukça büyük bir getirisi olacak" diye konuştu. Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde AB'nin Türkiye'ye ne gibi bir getirisi olacağı şeklindeki soruya da Zürcher, "Türkiye'nin kazancı insan hakları, ekonomi ve sanayileşme konularında olacaktır" cevabını verdi.
AK Parti iktidarına da değinen Zürcher, "Ben AK Parti'nin aynen Turgut Özal gibi, derin devlet ile halk arasında bir köprü olacağını düşünüyorum. Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde ülkede 'bireycilik' kavramı gelişmeli. Türkiye'nin AB'ye 12 ile 15 yıl içerisinde gireceğini düşünüyorum, girmesini de istiyorum. Hıristiyan Demokrat partileri Avrupa ülkelerinde nasıl bir fonksiyona sahipse, AK Parti de, müslüman toplumlu Türkiye'de aynı fonksiyona sahiptir" şeklinde konuştu.
Bünyesinde laik ve demokratik yapıyla müslüman bir toplumu barındıran bir ülkenin çok rahatlıkla model olabileceğini ifade eden Zürcher, son olarak, "AB, büyük bir iddiayla karşı karşıya. AB, Avrupa'da yıllardır yabancı olan İslam kültürünü kendi bünyesinde barındırıp bunu hazmedebilecek mi? İşte bu, AB için bir sınavdır" dedi.