TRABZON (İHA) - Ankara Antlaşması ile İngiliz Mandası'ndaki Irak'a bırakılan Musul Bölgesi'ndeki Türklerin çilesi 5 Haziran 1926 tarihinden bu yana sürüyor. Irak Yönetimi tarafından ellerindeki hakları alınan ve katliama uğrayan Türkmenler, BM ambargosundan ençok zararı gördükleri için şimdi dilencilik yapıyor.
Avrupa ile Asya arasında tarihi bir yol ve geçiş özelliği taşıması, verimli topraklara ve her şeyden önemlisi zengin petrol yataklarına sahip olması nedeniyle ilk çağlardan bu yana önemli bir merkez olma özelliğini hep elinde bulunduran Musul-Kerkük bölgesi, 1991 yılındaki Körfez Savaşı sırasında, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından tekrar Türkiye gündemine sokuldu. Özal, 'bir koyup 5 alma' politikası ile Kuzey Irak'a girmeyi ve Musul ile Kerkük'ü Türkiye topraklarına katmayı planlıyordu. Ancak bu düşünce gerçekleştirilemedi.
2.5 MİLYON TÜRKMEN HER TÜRLÜ İŞKENCEYİ GÖRDÜ Musul-Kerkük bölgesinde yaşayan 2.5 milyona yakın Türkmen, 1922 yılında kendilerine tanınan ana dilleri ile eğitim hakkını, 1936 yılında kaybettiler ve 1958 yılında ilan edilen Cumhuriyet'le bu haklarını yeniden kazandılar.
Irak'ta 1970 yılında yapılan ihtilal sonrasında İhtilal Komuta Konseyi, Türkmenlere kültürel haklar tanıdı. Buna göre, haftalık bir siyasi gazete ile aylık bir edebi dergi çıkarılacak, Türk bölgelerindeki ilkokullarda Türkmence eğitim yapılacak, Türkmen Yazarlar Birliği kurulacak, radyo ve televizyon yayınlarının arttırılmasına gidilecekti.
Verilen bu hakların bir kısmı yerine getirildi, ancak 1971'de uydurma gerekçelerle, bazı haklar uygulamadan kaldırıldı. Buna karşı direnen Türk öğrencileri, esnaf ve halk kesiminden bazıları ağır biçimde cezalandırıldı. 1963'ten 1974 yılına kadar nisbeten sakin dönem geçiren Irak Türkleri, bu sefer planlı bir asimilasyonla karşı karşıya kaldı ve sürgünler yaşadı. Güneye sürülen Türklerin yerine, bedevi Araplar, para karşılığında güneyden getirilerek Kerkük'e yerleştirildi. 1980 yılında kanlı eylemlere geçildi ve Türkmenlerin ileri gelenleri tutuklanarak tek tek idam edildi. Aynı yılda patlak veren İran-Irak Savaşı'na rağmen, zulüm ve tutuklamalar bütün şiddetiyle devam etti.
KÖRFEZ KRİZİ'NDE HAKSIZ DARBE Irak Türk toplumu, diğer bir haksız darbeyi, Körfez Krizi'nden sonra aldı. 1991 Nisan'ında Türkmenlerin Türkiye'ye göç etmeleri sırasında, Kerkük ve özellikle Altınköprü şehrinin Türkmen gençleri, insafsızca kurşuna dizildi, yüzlercesi de evlerde ve sokaklarda öldürüldü.
Bugün Kuzey Irak denilince, dünyanın aklına hep Kürtler geliyor. Aslında, bölgede önemli bir Türk nüfusu var ve bu nüfus, Körfez Krizi'nden sonra büyük sıkıntılar yaşıyor. Her şeyden önce, günümüze kadar bütün şiddetiyle devam eden ambargonun Türkleri perişan etttiği ve bir zamanlar sadece Türk olmayanların dilencilik yaptığı Kerkük ve Erbil'de, şimdi yüzlerce Türk'ün dilencilik yaptığı biliniyor. Ahlaki çöküntü toplumun her kesimine yayılırken, cinayet, fuhuş, hırsızlık, rüşvet ve boşanmalar da had safhaya çıktı. Gelir düşüklüğünün yanında çığ gibi büyüyen işsizlik ise nüfusu göçe zorluyor.