İSTANBUL, (DHA)- BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı öğrencileri, 'Çocuk İhmal ve İstismarı' dersinden yola çıkarak bir kitapçık hazırladı. Kitapçıkla anne babaları bilinçlendirerek, toplumun bilinç seviyesini yükseltmeyi amaçladıklarını belirten Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, cinsel istismarın yüzde 75'inin ailede, yüzde 15'inin aileye yakın bir yetişkin tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekti.
'Çocuk İhmal ve İstismarı' kitapçığı, ihmal ve istismar türleri, istismarda nerelere başvurabileceği, ihmal ve istismarın çocuk üzerindeki etkilerini anlatıyor. Kitapçıkla herkese ulaşmayı hedeflediklerini belirten Doç. Dr. Raziye Bilge Uzun, çocuğun kendi haklarını bilerek yetişmesi ve özgüven sahibi olması gerektiğini vurgulayarak, "Cinsel istismarın yüzde 75’i aileden yüzde 15’i aile yakını bir yetişkin tarafından gerçekleşiyor” dedi.
"HAYIR DEMESİNİ BİLMEYEN ÇOCUKLAR YETİŞİYOR"
Çocuğun istemediği davranış ve tutumlara 'hayır' diyebileceklerini öğrenmeleri gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Uzun, “Çocuğun küçükken oyuncağını, ekmeğini paylaşması güzel şeyler ama daha sonra çocuk ebeveynden yönerge almayı öğrenince hayatı öyle devam ediyor ve maalesef 'hayır' demesini bilmeyen çocuklar yetişiyor. Çocuk bu durumu belli bir yaştan sonra sözel olarak ifade edebiliyor ancak daha küçük yaşlarda sevginin bir göstergesi olarak gördükleri için çocuklar cinsel istismara da hayır diyemiyorlar” ifadelerini kullandı.
“CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMIŞ ÇOCUĞUN DAVRANIŞLARINDA ÇOK KESKİN BİR FARKLILIK VARDIR”
Fiziksel istismara uğraşmış çocukların ebeveynler tarafından daha kolay anlaşıldığına değinen Doç. Dr. Uzun, “Fiziksel istismarda, bedende yaralanmalar, ezikler, oturmada zorluk görülebiliyor ve bunu ebeveynler bir şekilde fark edebiliyorlar. Eğer bu belirtiler yoksa çocuk durumu tamamen içine atıyor ve bu da davranışlarından çok keskin bir şekilde anlaşılabiliyor. Çocuk kabuslarla uyanmaya, yetişkinlerden korkmaya, özellikle istismarı çevresinden bir yetişkin yapmışsa o kişiden uzak durmaya başlıyor. Anlamlandırılamayan duygu kontrolsüzlükleri, güven problemi, ani öfkelenmeler, durup dururken ağlamalar başlayabiliyor. Okuldan ve arkadaşlarından uzaklaşmalar başlıyor çünkü çocuk kendini o arkadaş grubuna ait hissetmiyor. Çocuğun zihninde o sahneler belirdiği için çocukta dikkat problemi, öğrenme geriliği ve depresyon gözlemlenebiliyor” dedi.
"AİLELERE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR"
Cinsel istismara maruz kalmış çocuğun ailesine büyük rol düştüğünü söyleyen Doç. Dr. Uzun, “Aileler çocuklarını kabullenmeli ve çocuğun hatası olmadığını çocuğa hissettirmeli. Aile olarak çocuğun yanında olduğumuzu sürekli hissettirmeliyiz. Böyle bir durumda da aileler en yakın çocuk karakoluna ya da jandarmaya durumu iletmeli. Bunun dışında şu an 13 ilimizde bulunan ve 81 ilde yaygınlaştırılması düşünülen Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM), gerek telefonla gerek bizzat gidilerek bildirimlerin yapılması gerekiyor. Kanunen bu istismara ya da olasılığına ilişkin bilgi sahibi olmuş herkesinin bunu mutlaka bildirmesi gerekiyor” diye konuştu.
“CEZAİ YAPTIRIMLAR YETERLİ DEĞİL”
“İstismar vakalarına bakıldığında çocuğa yönelik istismar gerçekleştiren bir yetişkinin, ardından diğer çocuklara da bunu yaptığı gözlemleniyor” diyen Doç. Dr. Uzun, "Ceza mahkemesi kanununun 236’ncı maddesine göre çocuğun ifadesinin kamera karşısında bir defa alınması gerekiyor. Bazı durumlarda kamera olmayabiliyor ancak böyle durumlarda çocuk izlem merkezlerine götürülüp psikolog, psikiyatrisi ya da uzman eşliğinde çocuğun ifadelerinin alınması gerekiyor. Çocuklar için yaşanması da ifade edilmesi de zor olan bu durumun tekrar tekrar çocuğa yaşatılması hiç uygun bir yöntem değil" dedi.
Her kesimden insana ulaşmayı hedefleyen 'Çocuk İhmal ve İstismarı' adlı kitapçık, Bahçeşehir Üniversitesi'nin internet sitesinden de indirebilirler.
(FOTOĞRAF-VİDEO)