Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer bir koskoca Amerika Birleşik Devletleri'ni Ankara'da büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun. Çünkü bu takınılan tavır, aslında budur. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın, böyle hareket edemezsin' demeleri lazımdı. Ama bunu diyemediler." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti'nin nevzuhur bir devlet olmadığına vurgu yaparak, "Biz kuralları da bilir, hukuku da bilir, teamülleri de gayet iyi biliriz." diye konuştu.
Uluslararası hukukun temelinde egemen devletlerin eşitliği ilkesi bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Biz birilerinin kendilerini diğerlerinin üstünde konumlandırdıkları mevcut çarpık sistemi kabul etmedik, etmiyoruz. Bu itirazımızı her platformda ve her fırsatta da dile getiriyoruz." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, egemenlik haklarına saygı ve ortak menfaatler temelinde tüm ülkelerle iş birliğini geliştirmenin mücadelesini verdiklerini söyledi. Bugüne kadar hiçbir ülkeyle dostluğa ya da müttefikliğe halel getirecek bir tutumun içine girmediklerini dile getiren Erdoğan, güvenlikten mülteci krizine, terörle mücadeleden ticarete kadar kime ne söz verildiyse hepsinin yerine getirildiğini bildirdi.
"Çoğu zaman yalnız bırakılsak da taahhütlerimize bağlı kaldık." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Allah aşkına, yarım asırdan fazladır söz verildiği halde üye yapılmayan. Ama buna rağmen üyelikten vazgeçmeyen bir başka Avrupa ülkesi var mı? DEAŞ'a en büyük darbeyi indiren ama buna rağmen 'DEAŞ'a destek veriyor' iftirası atılan başka ülke var mı? 250 şehit pahasına, 2 bin 193 gazi pahasına demokrasisine sahip çıkan, fakat demokrasinin beşiği olmakla övünen ülkelerden hiçbir destek bulamayan başka ülke var mı? 'Demokrasi demokrasi' deyip teröristleri ülkelerinde saklayan bu ülkelerden başka ülke var mı? Bir taraftan 'Demokrasinin ana vatanıyız' diyeceksin, teröristi saklayacaksın; PKK'lısını da FETÖ'cüsünü saklayacaksın, dosyalar gelecek, dosyalara itibar etmeyeceksin, ondan sonra FETÖ ile irtibatlı olan ülkemizdeki diplomat vasfı olmayan, konsolosluğunda saklanan bir kişinin kendine göre hakkını arayacaksın. Öbür tarafta İzmir'de yine bir papazın, şu anda tutuklu, bunu kurtarmaya çalışacaksın. FETÖ ile ilişkili her şey açık, net bağı, irtibatı var. Bütün bunlar ortada. Bunları koruyacaksınız... Böyle bir şey olamaz."
- "Demokrasi bu mu ya? Adalet bu mu?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de tutuklu bulunan ve hakkında gözaltı ve tutuklama kararı verilen bazı Türk vatandaşlarına yönelik bu ülkenin davranışı ve uygulanan çifte standartlara da değinerek,şunları kaydetti: "Benim kendi bankamın genel müdür muavinini kalkacaksın, hiçbir suçu olmadan alıp tutuklayacaksın. Öbür tarafta vatandaşımı, iki yıl oldu neredeyse, kalkacaksın, hiçbir şey ortaya koymadan yargılayıp, itirafçı olarak da kullanmak isteyeceksin. Bir diğer taraftan benim korumalarımı, 13 korumamı ki bunların içerisinde bir kaç tanesi Amerika'yı daha hiç görmemiş, orada da değil, bunlarla ilgili anında gözaltı kararı çıkartacaksın, tutuklama kararı çıkartacaksın. Sonra görüşeceğiz ve diyeceksin ki 'Bunlar federal devletin polisleri değil, eyaletin polisleridir.' Ya ne olursa olsun. Lafa gelince 'koskoca Amerika'sın. Orada sizin davetinize icabette bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı adeta terör örgütü mensupları rahatsız ediyorsa, ona saldırmak için orada her türlü gösteriyi yapıyorsa ve bu ülkenin vatansever evlatları da orada onları engellemek isterken kalkıp, bizim evlatlarımızı tutukluyorsun, PKK teröristlerini aradan bir kaç gün geçince serbest bırakıyorsun. O evlatlarımız hala içeride. Demokrasi bu mu ya? Adalet bu mu?"
Bu uygulamaların kendilerine söylenmesi durumunda da "talimatlar verildi" denildiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte biz de talimatları verdik. Neyin talimatını verdik? Biz talimatımızı şu anda yargı süreci içerisinde olana değil, onun dışında olanlara verdik. Eğer bir koskoca Amerika Birleşik Devletleri'ni Ankara'da büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun. Çünkü bu takınılan tavır, aslında budur. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın, böyle hareket edemezsin' demeleri lazımdı. Ama bunu diyemediler. Şu anda da bu yanlış, bu büyükelçiden gelmiştir ve büyükelçi, 'Hükümetim adına ben bu attım' diyorsa, eğer bunu da dışişleri bakanı, Sayın Başkan da savunuyor, arkasında duruyorsa, kusura bakmasınlar. Biz de şu anda aldığımız kararın sonuna kadar arkasındayız."
- "Bunlar haddini bilmiyor" Çifte standart tutumlara karşı olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:"Emin olun çifte standartlar karşısında bizim gösterdiğimiz sabrı dünyanın hiçbir ülkesi gösteremez. Sırtına yediği onca hançere rağmen herkesle dostluk hukukunu korumaya çalışan bir başka ülke yoktur. Ama öyle bir ana muhalefet, öyle bir muhalefet var ki... İstisnası MHP'yi tenzih ederim. Bakıyorsun ne diyorlar? Söyledikleri şey bu, 'Dünyada şu anda görüşecekleri ülke kalmadı.' Bakıyorsun bir tanesi kalkıp diyor ki 'Batı'dan tamamen kopmuş, Ortadoğu'ya sığınmış bir Türkiye var.' Kim? Önünde de bir profesör yazıyor. Bunlar haddini bilmiyor. Senin her yerin profesör olsa ne yazar? Sen bir defa neyi müdafaa ettiğini, neyi konuştuğunu, şu anda Türkiye'nin bulunduğu yeri, konumu bilmeyecek kadar acizsin. Televizyonda bunlar izlenildiği zaman ben nefret ediyorum. Bunlardan çıkan öğrenciden hiçbir şey olmaz. O öğrenciler zaten bu tür hocaların öğrencisi olmaktan da inanıyorum ki nefret ediyorlar."
-"Hukukun arkasından dolanmaya çalıştılar" Türkiye'nin 15 senede nereden nereye geldiğinin ortada olduğunu söyleyen Erdoğan, ülkenin bu büyüme trendini görmeyecek kadar cahil olan bu insanlarla nereye gidilebileceğini sordu. "Ağır kazan, geç kaynar" atasözünü de aktaran Erdoğan, "Türkiye olarak biz de yaşadığımız onca ihanete, şahit olduğumuz onca yalan dolana rağmen vakarımızı asla bozmadık. Bugüne kadar daima diyalogdan, uzlaşmadan, nezaketten ve diplomasiden yana olduk. PKK ve FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelemizde ikili anlaşmalarımız çerçevesinde adımlar atılmasını hep talep ettik. Ancak dost ve müttefikimiz olarak görünen birçok ülke bu konuda, gereken hassasiyeti göstermedi. Vatandaşlarımızın kanına girmiş, demokrasimizi hedef almış eli kanlı katilleri iade etmek yerine, taleplerimizi bürokrasilerinin dehlizlerine ittiler. Anlaşmalarımıza riayet etmek yerine olmadık bahanelerle hukukun arkasından dolanmaya çalıştılar." açıklamasında bulundu.
- "Milletimizin sabır taşı çatlamak üzeredir" Bugün gelinen noktada her şeyin açık ve net olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Hiç kimsenin Türkiye'ye hukuk devleti dersi verme hakkı yoktur. Demokrasimize kastetmiş darbecilerin, sokaklarında elini kolunu sallayarak gezdiği hiçbir ülkeden, Türkiye'nin demokrasi dersi almaya ihtiyacı yoktur. Başkentlerinin en merkezi meydanlarını terör örgütlerine tahsis edenler, Kandil'deki terör baronlarıyla doğrudan hat kuranlar, bize hukuk dersi veremez. Bakanlarımızı kendi konsolosluklarımıza almayanlar, kusura bakmasınlar bize diplomasiden bahsedemezler. Bu konuda ülkemize had bildirmeye kalkanlar, öncelikle kendi hatalarını, kusurlarını görmeli, aynanın karşısına geçip kendileriyle yüzleşmelidir. Son yıllarda şahit olduğu iki yüzlülük karşısında milletimizin sabır taşı çatlamak üzeredir. Şayet Türkiye'de, batılı ülkelere, kurum ve kuruluşlara güven tarihin en dip seviyelerine inmişse elbette birilerinin kendilerini sorgulaması gerekir."
(Sürecek)