15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK ile yabancıların Türkiye’de eğitim kurumu sahibi olmasının yasaklanmasıyla birlikte birçok yabancı kuruluş, Türk milli eğitimine dil okulları oyunu ile nüfuz etmeye çalışıyor.
Eğitim uzmanı Gökhan Kaçmaz, Türkiye’de eğitim alanında faaliyet göstermek isteyen birçok yabancı kuruluşun, kendilerini dil eğitim kurumu olarak göstererek, anaokulu ve ilköğretim faaliyetlerine devam ettiğini söyledi.
Kaçmaz, Türkiye’de kendi sistemiyle çalışmalar yapan bir kuruluşun kendilerini İngiltere’de okul öncesi programlar hazırlayan bir kurum olarak tanıttığını fakat İsrail kökenli olduğunu ve Milli Eğitim Bakanlığından izin aldıklarını söyleyerek, Türkiye’de şubeler ve bayi sistemi kurmak üzere görüşmelere başladığını kaydetti.
Eğitim uzmanları, Milli Eğitim Bakanlığından bu kuruma herhangi bir onay verildiğine dair bir açıklama yapılmadığına da dikkat çekti.
FETÖ’nün kendisine örnek aldığı bir model ile faaliyetlerini sürdüren bu kuruluşun Türkiye’de çocukları hedefine aldığını ileri süren Kaçmaz, "FETÖ’nün tüm eğitim faaliyetlerine son verilmesi sonrası boşluktan faydalanmaya çalışan İsrailli kuruluş kısa zamanda Türkiye’nin tüm illerinde faaliyet göstermek istiyor. İngiltere ve İsrail üzerinden bir sürecin başlaması tamamen hassas olduğumuz bir konu olan İngilizce eğitimini küçüklükten itibaren bir süreçle beraber bize empoze etmeye çalışıyorlar. İsrail’de bastırdıkları kitapları kendi materyallerini ülkemize getiriyorlar. Burada çocuklara milli eğitimimizin izni var diyerek bu süreci başlatıyorlar. Türkiye’nin yerli ve milli eğitim sistemini hedefine alıp tohumların ekildiği çağda çocuklarımızı ele geçirmeyi hedefledikleri çok acık olarak görülebilir" dedi.
Velilerin çocuklarını anaokulu ve yabancı dil okullarına yazdıracakları dönemde iyi bir araştırma yapmaları gerektiğinin altını çizen Kaçmaz, “Bu tarz şirketler Milli Eğitim Bakanlığının kanadıyla mı hareket ediyorlar? Bunu öğrenmeleri gereklidir. Çünkü birçok kamuflaj yöntemi var. Anaokulların içeriklerine dikkat etmeleri ve süreci takip etmelerini istiyorum. Türkiye’de anaokulu aldı altında faaliyetleri var. Ama bunu daha da ileride taşıyıp daha yaygın hale getirmeye çalışmak için bir atılımları var. Benim yetkililerden tek isteğim bu şirketlerin araştırılmasının yapılmasıdır. Devletimizin bu kişilerin ne olduğunu ve yapmak istediklerini öğrenmesi gereklidir” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanunu’na göre, özel okul ve diğer özel öğretim kurumlarındaki yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişilerin ortaklığı sona erdiriliyor. Eğer okullar yabancı sermayelerini çıkarmazsa brüt asgari ücretin 20 katı idari para cezası veriliyor. Ayrıca 30 günlük süre içinde yabancı uyruklu gerçek ya da tüzel kişilerle ortaklıklarını sonlandırmayan ya da ikinci kez yabancı sermayeyi ortak eden özel okullara kapatma cezası da geliyor.
Bu kanundan önce özel öğretim kurumu açılışında yabancı sermaye ortaklığına zaten izin verilmiyordu. Ancak açıldıktan sonra özel okullara yabancı ortak alamayacaklarına ilişkin bir madde de bulunmuyordu. Türk kanunlarına göre, yabancı sermaye yalnızca uluslararası okul açabiliyor.
Yabancı menşeili firmaların Türkiye’de anaokulu ve yabancı dil okulları açması konusunda vatandaşlar ise şunları söyledi: “Hayır, yabancı okulları tercih etmem. İyi bir eğitim mutlaka çocuğumun almasını isterim ama ülkeme ait bir okula göndermek taraftarıyım.”
Bir diğer vatandaş ise Türk okullarını tercih ettiğini belirterek, kültürümüzün yozlaştırılmasından yana olmadığını söyleyerek şunları ekledi: “Yasadışı faaliyetler yürütülüyorsa tabi ki de izin vermem devlet kontrolünde olmasını isterim. Her şeyin yasal olması gereklidir. Bu ülkeye karşı vergisini vermeli bu ülkenin kurallarına göre olmalı her şey diye düşünüyorum”