Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, bugünkü köşesinde gün gün hastalığa nasıl yakalandığını ve nasıl tedavi gördüğünü yazdı.
Donat, "Bir 'domuz gribi gazisinin' not defteri" başlığıyla kaleme aldığı yazıda şunları söyledi:
İLK SABAH
1 Kasım-Pazar
Birkaç gündür Bangkok'tayız.
Bu akşam dönüyoruz.
Ancak güne yorgun başladık.
Hafif ateş, sürekli burun akması, halsizlik, iştahsızlık.
Hava değişimidir deyip, geçtik.
"Bir aspirin neyimize yetmez" diye düşündük. Ve akşam uçağımız havalandı.
UYKUSUZ GECE
2 Kasım-Pazartesi
Düşünüyorduk ki "gece uçakta mışıl mışıl uyuruz, sabaha bir şeyimiz kalmaz."
Tam 10 saat uçtuk ama, uyku ne gezer?
Sürekli ter, ter, ter.
"Eh" dedik:
- Ter şifadır... Terledikçe rahatlarız.
Ve nihayet İstanbul'dayız.
1 saat sonra da Ankara uçağında.
Ankara'ya uçarken artık "yorgun, bitkin, uyuyakalmışız."
Ankara'da ilk iş "duş, traş ve gazeteye gidiş."
Akşama "derlenip, toparlanacağımızı...İyileşeceğimizi" düşünüyoruz.
KORKUNÇ GECE
3 Kasım-Salı
Pazartesiyi salıya bağlayan gece:
Rüya mı gördük yoksa hayal mi?
Kaza mı geçirdik, sel altında mı kaldık?
Savaş... Tanklar... Jetler... Kızılderililer...Tamtamlar.
Tsunami... Deprem... Yüksek ateş... Şimşek çakması.
Demek "halüsinasyon" dedikleri bu.
Sabah kendimizde değildik.
Uyuyakalmışız.
Uyanınca, kafamıza göre bir antibiyotik aldık.
Kalkıp, yazımızı yazdık.
"Tam gün dinlenirsek, bu iş tamam" diye düşündük.
KURU İNAT
4 Kasım-Çarşamba
Bugün dünden biraz daha iyi miyiz acaba? Eh ne de olsa antibiyotik aldık ya.
Gece iyi geçmedi fakat, bir önceki gece kadar da korkunç değildi.
Doktoru aradık "hemen gel" dedi.
- Doktor, biraz dinlenirsek galiba geçer.
- Öyleyse ben size geliyorum.
- Sağol doktor... Yarına toparlanamazsak geliriz.
Ateş, halsizlik, iştahsızlık, burun akması devam.
"İnadım inat, adım Hacı Murat" misali, doktora gitmemekte direniyoruz.
TESLİM BAYRAĞI
5 Kasım-Perşembe
Sabahı zor ettik, kalkıp giyindik ve "ilk istikamet"
Keçiören Hastanesi.
1. Kurucusu Dr. Ramazan Aydın yakın dostumuz.
2. Doktorların çoğunu tanıyoruz.
3. Halden anlarlar... Bir iğne yapıp, bir şurup yazıp, bizi yollarlar.
Hastanede Necip Hoca "tepeden tırnağa muayene etti."
Sonra da "tam da o hastalık" dedi.
- Hangi hastalık Hocam?
- Anladınız siz onu... Hemen yatacaksınız.
Ve "teslim bayrağını" çektik.
HASTANE
6 Kasım-Cuma
Doktorlar dediler ki:
Vücut halsiz... Dirençsiz... Bağışıklık sistemi zayıf.
Dengesiz beslenmişsiniz.
Bir süre yatacaksınız.
Bol su için.
Kendinizi evinizde-gazetenizde hissedin... Yazınızı buradan yazın.
Ziyaretçi gelmese iyi olur.
Ne verirsek yiyecek, ne dersek yapacaksınız.
"Olur" dedik.
Emir "bilimden... Yüksek yerden", itiraz mümkün mü?
KURTULUŞ
7-8 Kasım... Cumartesi-Pazar
Sabahın köründe "antibiyotik."
"Az sonra" serum.
Ardından "bir başka serum."
Ateş düşüyor ama "yorgunluk, bitkinlik devam... Sanki kamyon altında kalmış gibiyiz."
Neyse "giderek kendimize geliyoruz."
Geldikçe de söylenip duruyoruz:
- Neden direndik?.. Neden daha önce kendimizi doktorlara teslim etmedik?
TV'de maç izliyoruz.
Bahçeli'nin kongre konuşmasını... Başbakan'ın TRT'deki programını...
Ve sık sık "dalıp gidiyoruz."
UĞURLAMA
9 Kasım-Pazartesi
Sabah odamızda güller açıyor.
Doktorlar, hemşireler.
"Bugün iyisiniz" diyorlar.
Gerçekten de iyiyiz... Ateş normal, terleme yok, yürürken başımız dönmüyor.
Dr. Ramazan Aydın:
- Akşama sizi evinize göndermeyi düşünüyoruz... Ama şartlarımız var;
Bu hafta evden çıkmak yok... Kesin istirahat.
İlaç vermiyoruz... Bol bol su içeceksiniz.
Doktorlar, hemşireler akşam "törenle" uğurluyorlar.
Bir "arkamızdan su dökmedikleri" eksik.
Dökseler "yeniden bekledikleri" anlamına gelecek.
YAMAN HASTALIK
10 Kasım-Salı
Oh, dünya varmış.
Yaşamak ne güzel.
"Bir hafta önce ne durumdaydık" diye düşünüyor, "hastalığı neden ciddiye almadık, neden hemen doktora başvurmadık" diye mırıldanıp duruyoruz.
Almanya'dan Dr. Yaşar Bilgin arıyor:
- Nasıl oldunuz, toparlandınız mı?
- İyiyiz doktor... Ama domuz gribi denen şey çok yamanmış.
- Elbette... Türkiye bu işe siyaseti bulaştırdı... Konu siyasetçilerin işi değil... Doktorların işi, bilimin işi.
EY SİYASET!..
VE SON
1. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
2. Kendimizi Türk doktorlarına emanet etmekten çekinmeyelim.
3. Siyaset sektöründen rica: Lütfen domuz gribini siyasi malzeme haline getirmeyin... Milletin, doktorlara kulak vermesini engellemeyin.
4. İtiraf edelim... Biz de siyasetçilerin domuz gribi tartışmasından etkilenip, domuz gribini küçümsemiştik.