Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, YÖK’ün verdiği karar doğrultusunda AÜ Rektörlüğü’nün, öğrencilerine cins ve mezhep ayrımcılığı yaptığı gerekçesiyle kendisine verilen maaş kesme cezasına, Bölge İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması için dava açtı.
2011 Eylül ayında, verdiği Halk Sağlığı dersine başörtülü gelen iki öğrencisini giysi yönergesini hatırlatarak, öğrencilere başörtülü derse girilemeyeceğini söyleyen Doç. Dr.İlker Belek hakkında öğrenciler, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı’na şikayet dilekçesi yazmış ve YÖK, Doç. Dr. Belek’e, cins ve mezhep ayrımcılığı yaptığı gerekçesiyle maaştan kesme cezası verilmişti.
Türk Tabipleri Birliği ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği üyeleri, meslektaşları Doç. Dr. İlker Belek’e YÖK ve AÜ Rektörlüğü’nün verdiği cezayı protesto etmek için Antalya Adliyesi'nde toplandı. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, meslektaşlarına her zaman destek olacaklarını belirterek, "İlker hocanın bir fikri söylemesi bir anda cezalandırıldı. Bu ceza kabul edilebilir bir ceza değildir. İlker hocaya bu yaptığından dolayı ceza değil ödül vermek gerekir. Üniversitenin, üniversite olduğunu fikirlere saygı için hatırlatmış oldu. İlker hocaya verilen bu cezayı kınıyoruz” dedi.
“ÜZÜNTÜ DUYDUM”
Doç. Dr. Belek ise, olayın 2011 Eylül ayında Halk Sağlığı dersinde meydana geldiğini, 8 öğrencinin kendisini önce Rektörlük sonra Cumhurbaşkanlığı’na dilekçe ile şikayet ettiğini söyleyerek, “Cumhurbaşkanlığı YÖK’e yazdı. YÖK, üniversiteye yazdığı yazıda benim cins ve mezhep ayrımcılığı yaptığımı ve cezalandırılmam gerektiğini resmi yazısında belirtiyordu. Rektörlük gelen bu yazının gereğini yapmış gibi görünüyor. Maaş kesme cezası var. Bölge İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması için dava açtık. Süreci izleyeceğiz” dedi.
DERSTEN ÇIKMADILAR
Belek, öğrencileri ile yaşananları ise şöyle anlattı:
"Halk Sağlığı dersime gelen iki türbanlı öğrenciye üniversitenin giysi yönergesini hatırlattım. Giysi önergesi, ‘Türbanlı şekilde öğrenciler derse alınmaz’ diyordu. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay’ın bu konuda yazmış olduğu yazmış olduğu kararları öğrencilere hatırlattım. Ve türbanlı derse girmelerinin mümkün olmadığını ve dersten çıkmaları gerektiğini söyledim. Dersten çıkmadılar zaten. Öğrencilere bu şekilde giyinmelerinin hekimin kendi dini inançlarını açıkça öğrencilerine ve tıp ortamına deklare etmesi anlamına geldiğini ve bunun da hekim hasta ilişkisini bozacağını, hekim hasta ilişkileri bakımından etik sorunlar yaratacağını söyledim. Bu ikinci söylediğim Rektörlük tarafından, ‘Cins ve mezhep ayrımcılığı olarak’ nitelendi. Böyle cezalandırıldım. Asıl bence trajik olan nokta budur. Benim etikle ilgili söylemlerimin cezalandırılmış olması esas olarak trajiktir.”