OKS'nin 11 Haziran, ÖSS'nin de 18 Haziran'da gerçekleştirileceğini hatırlatan Doç. Dr. Hatice Güz, sınavların öğrenciler üzerinde büyük bir kaygı kaynağı olduğunu belirtti. Sınav kaygısının "öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili biçimde kullanılmasına engel olan ve başarıyı düşüren yoğun kaygı"ya dendiğini dile getiren Doç. Dr. Güz, başarı için kaygının ne az ne de çok olması gerektiğini dile getirdi. Doç. Dr. Hatice Güz, kaygının, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumu olduğunu ifade ederek, "Kaygının hiç olmadığı durumlarda kişi tamamen boş verebilir ve başarıya ulaşamayabilir.
Bu nedenle başarı için kaygının ne az ne de çok olması gerekmektedir. Sınav kaygısı endişe ve yoğun duygulanım olarak iki boyutta incelenebilir. 'Sınavda başarılı olamayacağım', 'sınav sonunda her şey berbat olacak', 'evdekilerin yüzüne nasıl bakarım', 'herkes benim için ne diyecek', 'diğerlerinden zekam daha geri' gibi olmadık düşünceler kişide yoğun endişeler meydana getirir. Bunun yansıması olarak da kişinin duygulanımı değişir. Gerçeklik hissinin kaybolması, kontrolün kaybedileceği hissi, huzursuzluk, güvensizlik, çaresizlik, öfke, kızgınlık, ümitsizlik, hayal kırıklığı, mutsuzluk yaşar. Fiziksel belirtiler olarak da kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp-verme, nefes darlığı, terleme veya titreme, mide şikayetleri, karın ağrısı, ishal-kabızlık, baş ağrısı, baş dönmesi, uyku bozukluğu, konsantrasyon bozuklukları, yorgunluk belirtileri, yeme alışkanlıklarında değişme gözlenir" dedi.
Sınav kaygısının görülme nedenleri hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Güz, "Kötü çalışma alışkanlıkları, yüksek beklenti düzeyi, mükemmeliyetçi yaklaşım içinde olma, hedefin belirsizliği, görev ve sorumluluklarını erteleme eğiliminde olanlarda sınav kaygısı daha fazla görülür. Ayrıca kendine güvensizlik, karamsarlık, ailenin yanlış tutumları, daha önce yaşanmış başarısızlıkların tekrarlanabileceği endişesi, arkadaş çevresinin olumsuz etkileri, öğrencinin önünde başarılı bir örnek olmaması, aileden kalıtım yoluyla getirilen davranışlar gibi birçok neden daha eklenebilir" diye konuştu. Sınav kaygısıyla baş edebilmek için her şeyden önce kaygının kaynağının bulunması gerektiğini vurgulayan Hatice Güz, "Kendine güvensizlik mi, hedefin olmaması mı, ailenin tutumu mu?" gibi soruların kaygı taşıyan öğrenciye sorulması gerektiğine değindi.
Doç. Dr. Güz, "Daha sonra planlı çalışma programı hazırlanmalı ve gerçekçi hedefler seçilmeli. Planını uygulamayı başarabildiğini görünce kişinin kendine güveni gelecek, iş yapabilme becerisi gelişecektir. Kendine güvenin gelmesi ise kaygıyı azaltacaktır" şeklinde konuştu. Kendine güven duygusu kaygıyı azalttığına göre; bu duyguyu geliştirici etkinliklere yönelinmesinin önemine değinen Doç. Dr. Güz, şunları söyledi:
"Sınava girecek öğrenciler eskiden başarılı olduğu etkinlikleri hatırlamalı, bunu tekrar yapabileceğine kendisini inandırmalıdır. Gerçekçi olmak çok önemlidir. Gerçekçi olunmazsa hedefe yönelik yetersiz çalışmalar güvenini kıracak, kendini beceriksiz hissetmesine yol açacaktır. Öyleyse kendini iyi tanımalı, kapasitesini iyi belirlemeli, bunun için de destek almalıdır. Olumsuz düşünceler olumlularla yer değiştirilmelidir. Kendine kendisi gibi olan, çalışkan arkadaşlardan oluşan bir grup kurmalı veya böyle bir grubun içinde yer almalıdır.
Ders dışında da kendini rahatlatacak müzik, spor gibi etkinliklere zaman ayırmalıdır. Ne aile ne de birey kendini başkalarıyla karşılaştırmamalıdır. Kendini kendisiyle karşılaştırmalıdır. Hepsinden önemlisi de sınavın her şey olmadığını, sınavı kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğunu düşünmelidir. Kendi kendine bu sorunları aşamayan bireyler profesyonel yardım almalıdır. Kaygının şiddetine göre psikoterapi veya ilaç tedavisi uygulanması gerekebilir. Bu nokta da diğer bir sorun da, halkımızın psikiyatrik ilaçlara bakış açısının yanlış olmasıdır. Sınav kaygısı olan kişilerde ilaç seçimi yaparken dikkat, konsantrasyon ve hafıza bozukluğu yapmayacak; hatta düzeltecek ilaç seçimleri yapıldığı bilinmelidir." (İHA)