Economist dergisinde, Türkiye'de Çin karşıtı protestoların ele alındığı bir yazıda, "aşırı sağcıların ve İslamcı grupların Çin düşmanlığının Türkiye'yi stratejik hayallerinden caydırmayacağı” öne sürülüyor.
Yazıda, protestocuların Uygur Türkleri'ne yönelik baskılarla ilgili kaygılarının hükümet tarafından da paylaşıldığını, ancak bunun çok daha diplomatik bir dille ifade edildiği belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın yayımladığı açıklamada, Uygurlar'ın "oruç tutmaları ve diğer ibadetlerini yerine getirmelerinin yasaklandığına dair haberleri üzüntüyle karşılandığı” ifadelerine yer verildiğini anımsatan derginin yazısı özetle şöyle devam ediyor:
"Aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi'nin lideri Devlet Bahçeli de (Çinli sanılarak Koreli turistlere saldırılmasıyla ilgili olarak) ‘Koreli ile Çinliyi ayırt edecek özellik nedir? İkisi de çekik göz' dedi.”
"Çin oruç tutulmasını yasakladığı iddialarını reddediyor. Ama kesinlikle Uygur kültürüne sınırlama getiriyor,bürokratlara, öğretmenlere ve öğrencilere Ramazan'ın vecibelerini yerine getirmemelerini söylüyor.”
'İyi ilişkileri sürdürmek istiyorlar'"Ama Türkiye'de iktidardaki İslamcılar, Pekin'le iyi ilişkiler içinde kalmak istiyor. NATO'daki müttefiklerinin itirazlarına aldırmadan, Çin'den karadan havaya uzun menzilli füze almayı düşünüyor. Türk hükümeti, Uygurların bağımsızlığı için mücadele eden Rabia Kadir'e vize vermedi. Ama Türk blog yazarı Firdevs Robinson, Uygurların IŞİD'e katılmak için Türkiye üzerinden Suriye'ye gittiklerine dikkat çekiyor.”
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyük stratejik hesaplar yapıyor. Türkiye'nin 2001'de Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan tarafından kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) kabul edilmesi halinde Avrupa Birliği'ne katılma çabalarından vazgeçebileceklerini söylüyor. Erdoğan, ‘ŞİO daha iyi ve daha güçlü. Onlarla ortak değerlerimiz var' diyor. "
‘Eğer bu değerler, muhalefetin ezilmesini de içeriyorsa, haklı olabilir. Bir yıl içinde cumhurbaşkanına hakaret ettikleri iddiasıyla en az 105 kişi hakkında dava açıldı. Erdoğan'ın oğlunun adının karıştığı yolsuzluk skandalında duyduğu öfke nedeniyle yargı ve emniyette operasyon yapıldı, internete sınırlamalar getirildi.”
"Erdoğan'ın 28 Temmuz'da Pekin'e seyahat etmesi bekleniyor. Mütedeyyin destekçilerini üzerse, onlara Muhammed Peygamber'e atfedilen ‘İlim Çin'de de olsa gidip alınız” sözleriyle karşılık verebilir.”
'IŞİD'e katılmadı, kandırıldı'Times gazetesinde yer alan bir haberde, İstanbul'da kaybolan ve IŞİD saflarına katıldıkları öne sürülen İngiltere vatandaşı 12 kişilik ailenin en yaşlı üyesinin, kandırılarak Suriye'ye götürüldüğü belirtiliyor.
Habere göre Şalim Hüseyin, 75 yaşındaki babası Muhammed Abdülmannan'ın İstanbul'daki bir otelden IŞİD üyelerince alınıp, rızası dışında Suriye'ye götürüldüğünü söyledi.
Aile üyeleri arasında yaşları bir ile 11 arasında değişen üç çocuk da bulunuyor.
Şalim Hüseyin'e göre telefonda ağlayan Abdülmannan ve karısı, İngiltere'ye geri döneceklerini sanıyordu. Hüseyin ITV televizyonuna verdiği mülakatta şöyle devam etti:
"İki gün kalıp geri İngiltere'ye döneceklerdi. İkinci gece otele birileri geldi. Tam olarak kim olduklarını bilmiyoruz. Herkesi tek tek aşağı indirdiler. Son anda anne ve babamın aklı karıştı. Babam yaşlı bir adam. 75 yaşında ve hasta. O ülkede olmak istemiyor” dedi.
Bangladeş kökenli aile, en son Nisan ayında ülkelerine gitmek için İngiltere'den ayrılırken görülmüştü.
Daha sonra sosyal medyada, Muhammed Abdülmannan ve karısının fotoğrafı yayımlanmıştı. Fotoğrafla birlikte yayımlanan ve IŞİD'e atfedilen açıklamada, tüm aile üyelerinin ‘hiç olmadıkları kadar güvende' oldukları ve örgüte katıldıkları belirtilmişti.
iPad kuşağı çocuklara TV izleme cezasıYine Times gazetesinde yer alan bir habere göre aileler iPad kuşağı çocuklara artık ‘televizyon izleme' cezası veriyor.
Haberde şöyle deniyor:
"Yaramazlık yapan çocuklara televizyon izletmemek standart bir cezalandırma yöntemi olmuştu. Ama sonra tabletler çıktı. Şimdi bazı aileler çocuklarına televizyon izleme cezası veriyorlar. Bu, yeni teknolojilerin ne kadar yıkıcı olabileceğini gözler önüne seren bir örnek. Günümüz çocukları için en büyük ceza, iPad'lerini ellerinden almak.
Amerikan pazar araştırma şirketi Miner & Co.'ya göre televizyon, yeni kuşak için artık tercih edilen bir izleme platformu değil. Bunun medya sektörü için önemli sonuçları var. Bu milyonlarca ailede, uyum açısından daha da önemli etkileri var.
Şirketin yaşları 2 ile 12 arasında çocukları olan 800 ebeveynle yaptığı ankete katılanların yüzde 57'si televizyonun çocukları için bir numaralı eğlence tercihi olmadığını söyledi. Televizyon birçok durumda, tablet ve akıllı telefonun gerisinde kaldı.
Ebeveynler, mobil cihazların çocuklara daha fazla kişiselleştirilmiş içerik seçeneği sunduğunu söylediler. Aynı oranda anne-baba da, çocuklarının aynı anda iki ekranı birden izlediklerini belirtti. Yani ellerinde tablet ya da akıllı telefon arkada ise televizyon.
Bu anne-babalarının yaklaşık yarısı, çocuklarının yaramazlık yapması halinde ellerinden iPad'leri alıp bunun yerine televizyon izlettirdiklerini söylediler.