HABER

11 Eylül'ün sessiz öfkesi

11 Eylül'e Dünya Ticaret Merkezi'nde tanıklık eden BBC muhabiri Steve Evans'ın izlenimleri...

Steve Evans

BBC

Usame bin Ladin'in öldürülmesine olan tepkim net ve yüksekti ancak tarafsızlık adına daha fazla bir şey söylememeyi seçiyorum.

Ancak Güney Kulesi'nde neredeyse on yıl önce yaşadığım şanslı kaçıştan sonra, Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırıyı, kişisel bir saldırı olarak görmeye başladım. Beni öldürmeye çalışıyorlardı, başkalarını da tabi, ama bir de beni.

O günden hatırladıklarım arasında yıkım, ızdırap ve yas var, ama bir de New Yorkluların büyüyen sessiz öfkesi.

O akşam daha önce de sıkça uğradığım bara gittiğimi hatırlıyorum. Dolu ancak sessiz ve gergindi. Barmen her yeni gelenin gözünün içine bakıp, ellerini iki elinin içine alıyordu.

Tanıdık yabancılar arasında

Sonra etrafımdakilerle konuştuğumu hatırlıyorum, tanıdık yabancılardı hepsi, uzaklardaki bir yabancı ve adamlarının hayatımızı değiştirebileceği öfkesini paylaşan.

Hemen üzerinde Amerikan bayrağı olan bir tişört aldım, Amerikalılığımı vurgulamak için değil, çünkü zaten Amerikalı değilim, ama aralarında arkadaşlığı bulduğum insanlarla olan dayanışmamı göstermek için. Bir de üzerinde "Ölü ya da Diri Aranıyor" yazan ve bin Ladin'in resmi olan tişört almıştım. Fakat hiç giymedim, hele de Avrupa'da hiç.

Amerikan karşıtlığının mevcut olduğu Almanya da dahil.

Öncelikle şunu belirtmem lazım: Alman halkının bin Ladin'in öldürülmesine verdiği tepki ağırlıklı olarak olumlu ancak sorgulanan noktalar da var.

Olumlu tepkilerden biri, son derece popüler Bild gazetesinden geldi. Gazetenin manşeti - bin Ladin öldü - neredeyse başsayfasına sığmıyordu. Altında da devamı: güzel bir gündü.

Ancak başka yerlerden homurdanmalar da geliyor. Tanıdığım herkes Osama bin Ladin'in kötü olduğu konusunda hemfikir. Kimse de öldürülmemeliydi diye düşünmüyor. Ancak konuştuğum kişiler arasında Times Meydanı ve Dünya Ticaret Merkezi'nin enkazındaki kutlamaların aşırılığına ilişkin şikayetlerini dile getirenler de var.

Sanırım bu da Berlin kentinin bazı kısımlarındaki Amerikan karşıtı hisleri besliyor.

1 Mayıs'ın ardından

Tabi bir de, bin Ladin'in ölümünün 1 Mayıs'tan bir gün sonra gerçekleşti.

Bu yıl geçen yıllardaki kadar yoğun olmasa da, anarşistler geleneksel olarak 1 Mayıs'ı Berlin'de gösterilerle geçiriyor.

Berlin'in solcu gazetesi Tageszeitung'un ilk sayfasında sevinçli Amerikalıların çılgın kutlamalarının bir fotoğrafı yer alıyordu. Ancak gazetenin analizi son derece ağırbaşlıydı. Köşe yazarı, bin Ladin'in ölümünün terörün sonu anlamına gelmediğini söylüyordu.

Bir hafta önce Düsseldorf'ta, savcıların iddianamesine göre bir sürü kişinin ölümüne yol açacak bir saldırı planladıkları için üç kişi göz altına alınmışken, bu tespitten şüphe duymak imkansız.

Ancak gazetede bir de karikatür vardı, olaya başka bir açıdan yaklaşan.

Karikatürde, başkan Obama, "Obama, Usame'yi öldürdü" yazan bir pankart taşıyor, altında ise "yeniden seçilmeyi garantiledi" yazıyor Obama için. Peki bu yazı, bin Ladin'in öldürülmesinin Amerika'nın kaba siyasetinin bir parçası olduğunu mu ima ediyor?

11 Eylül 2001 akşamında Manhattan'ın o barında oturan insanların bu yorum hakkında ne düşüneceklerini tahmin edebiliyorum...

En Çok Aranan Haberler