Hatıra fotoğrafı çektirdikleri tünelden takım elbiseyle çıktıklarını belirten Türkmen, yakalandıktan sonra tekrar cezaevine girdiğini, 2,5 yıl yine tünel kazıp kaçma planı yaparken tahliye haberiyle özgürlüğüne kavuştuğunu anlattı.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından sol örgüte üye olan ve eylemlere katılan 18 genç yakalanıp 1988 yılında tutuklanarak Kırşehir Cezaevi'ne gönderildi. 18 arkadaş cezaevine girer girmez kaçma planı yapmaya başladı. Önce dışarıdan yardım ile kaçmaya çalışan gençler bunda başarılı olamayınca tünel kazarak kaçmaya karar verdi. Cezaevindeki bir tuvaletin taşını kaldıran gençler ranzaların da demirini çıkartıp levye gibi kullanarak tuvaletten girip tünel kazmaya başladı. Gece 4'er kişi tünele giren gençler levyelerle kazıp hava almak için de kendi yöntemleriyle körük yaptı. Bir kişi körük ile tünele sürekli hava basıyor diğerleri de kazıyordu. Tünelden çıkan kumları ise gençler avuçlarının içinde suyla yok ediyordu. Tünel kazarken gençler hatıra olsun diye ve propaganda yapmak için tünelde fotoğraf bile çektirdi.
(Arkadaki Adem Kütük, soldaki Veyis Sami Türkmen, sağdaki Selman Altınöz)
6 ayda 120 metre tünel kazan gençler 16 Eylül 1988 günü ailelerinden istedikleri koyu eşofmanların altına takım elbise giyerek cezaevinden kaçmayı başardı. Ancak aradan 1 gün sonra 2 genç Mersin'de 4 genç ise İstanbul'da yakalandı. Tekrar yargılanan gençlerden yakalanan 6 kişi Malatya Cezaevi'ne gönderildi. Burada da kaçmaya karar veren gençler tünel kazmaya başladı. Tam 2 yıl boyunca tünel kazan gençler çıkışa 1-2 metre kala Yargıtay'ın tahliye kararıyla buruk bir sevinç yaşadı. Bu 18 gençten biri olan ve tüneldeki fotoğraf karesindeki 3 kişiden de biri olan CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in kayınbiraderi Veyis Sami Türkmen cezaevlerinde tünel kazarken neler yaşadıklarını anlattı.
"TUVALET TAŞINI SÖKÜP TÜNEL KAZMAYA BAŞLADIK"
Türkmen, Kırşehir Cezaevi'ne girdikten sonra özgürlük duygusu ve dışarıda mücadele eden arkadaşlara yardım etme duygusu ağır bastığından cezaevine girildiği ilk günden itibaren kaçış planı yapıldığını belirterek, "Firar etmek için önce dışarıdan içeriye doğru tünel kazılması fikri ortaya çıktı. Bunun için cezaevine yakın bir arsa satın alındı. Ancak bu plan ortaya çıkınca, kaçış rafa kaldırıldı. Devreye ikinci plan girdi. Bu plana göre tünel koğuştaki tuvaletten kazılmaya başlanacaktı. Demir ranzaların bağlantı yerleri söküldü ve bunlar levye gibi kullanıldı. Tuvalet taşı kaldırılarak buradan kazmaya başladık. Baya becerikli arkadaşlarımız vardı o konuda, her şey kendi çabamızla oldu kazmaya başladık. Tüneldeki en büyük sorun toprak sorunuydu yani çıkan toprağı nereye yerleştireceğimiz sorunuydu. Daha önceden E tiplerinden biliyorduk ve dışarıdan arkadaşların çabasıyla da malta diye tabir ettiğimiz cezaevinin ortasından geçen geniş bir koridor vardır. O maltanın altında tünel olduğunu öğrendik. Atık su borularının ve sıcak, soğuk su borularının geçtiği bir yer. Dar bir tünel ama borular üste monte edilmişti. Orayı bulmak için 12- 13 metre ters tarafa gittik önce orayı bulalım dedik. Uzun bir çaba sonucu tüneli bulduk ve patlattık orayı. O tüneli bulduktan sonra toprak sorunu olmuyor. Bulduğumuzda boruların etrafına sarılan elyaf ile karşılaştık çok kötü ve iğrenç bir şeydi, kalın giyiniyorduk ama sürtünme sonucu her tarafımız kızarıyordu. Elyaf çok kötü yakıyordu böyle bir sıkıntıyla karşılaştık ve elyafı temizlemeye başladık. O tüneli bulduktan sonra hedefimize doğru dışarıya kazmaya başladık. Yaklaşık 6 ay kadar sürdü, aslında daha çabuk biterdi ama başka cezaevlerinde yaşanan olaylardan uzadı" dedi.
"TAKIM ELBİSEYLE KAÇTIK"
Yaklaşık 6 ay süren çabadan sonra 120 metre tünel kazıp kaçtıklarına dikkat çeken Türkmen şöyle devam etti:
"Çok sansasyonel bir olaydı, bizim kaçışımız günlerce konuşuldu. 1.5 gün sonra Mersin'de yakalandık. Hedefimiz aynı gün ülke dışına çıkmaktı ama yetişemedik. İkinci randevu pazar günüydü seçim de vardı ikinci randevu oydu ama bir talihsizlik sonucu yakalandık. Mersin'de 4 kişi diğer 2 arkadaş da İstanbul'da yakalandı. Diğer 12 arkadaşımız hala yurt dışında. Tünelde nefes alma sorunu vardı cezaevinin altında bulduğumuz yer yüksekti kartal yuvası olarak tabir ettiğimiz yer. Orada körük yaptık biz, körüğün naylonundan borular yaptık ve diktik daha sonra da yapıştırma yoluyla hava sorununu çözdük. Tünel kazma aşamasında toprakları erittik, 17 metre kazdığımız toprağı suyla ıslatarak elimizde ovalama yöntemiyle erittik. Sonra cezaevinin altında bulduğumuz yere depoladık. Tünelden eşofmanlarla çıktık ailemizden siyah ya da koyu renkli eşofmanlar istedik. Eşofmanların altına takım elbiseleri giydik tünelden çıktık tabi çamur, toprak bulaşmıştı dere kenarına geldiğimizde eşofmanları çıkardık ve takım elbiselerle kaldık. Dikkat çekmemek için kravatlıydık. Yurt dışından arkadaşlar arabalar göndermiş bir kısmı İstanbul'a gitti biz de aynı gün gidecektik ama olmadı Mersin'e gittik orada da yakalandık."
"HEM VİDEO HEM FOTOĞRAF ÇEKTİK"
Türkmen, tünelden çıkış anlarını videoya çektiklerini, tünel içinde de fotoğraf çektirdiklerini ifade ederek, "Çıkışımızı videoya aldık tünel içinde fotoğraf çektirdik işin propaganda kısmı da var. Sadece kaçalım diye değil özgürlük tutkusu var ama biz siyasi devrimci insanlarız. Aynı zamanda anı olmasını da istedik. Bizim çektirdiğimiz fotoğrafa selfie diyenler var ama ben selfieden anlamıyorum şu an moda oldu gerçi, o an bizi bir arkadaş çekti ama onun kim olduğunu hatırlamıyorum 4 kişiydik zaten 1'i çeken arkadaştı. Fotoğraftaki bir arkadaşımız Adem Kütük öldü, diğeri ise Hatay'da Selman Altınöz isimli arkadaş" diye konuştu.
TÜNELİN BİTMESİNE 1-2 METRE KALA TAHLİYE KARARI
Veyis Sami Türkmen, Kırşehir Cezaevi'nden kaçışı 12 Eylül 1988 tarihine ayarladıklarını ancak o gün olaylar olduğu için tarihi 16 Eylül'e ertelediklerini belirterek şöyle devam etti:
"Biz çıkış için 12 Eylül'ü düşünüyorduk ama 12 Eylül protestoların olduğu güvenliğin arttığı günlerdi, 12 Eylül değil ama 16 Eylül'de çıktık. Yakalandıktan sonra 9 gün poliste kaldık. Mersin'de yasalar gereği suç mahalline gitmemiz gerekiyordu 9 günde Kırşehir'de kaldık, sonrasında Malatya'ya gittik, 1 ay hücre cezası vardı onu yattıktan sonra zaten arkadaşlar hazırlık yapmışlardı. 2.5 yıl da orada kazdık son metreler yaklaşıyordu Yargıtay'dan tahliye olduk. O an karışık duygular hissettik, sevindik yani Yargıtay bunların yattıkları yeter demiş. Arkadaşlar arasında espri konusu da oldu tam kaçacakken tahliye edilmemiz."
"BİZİM REKORLA İŞİMİZ OLMAZ"
Türkmen Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek gibi bir dertlerinin olmadığını söyleyerek, "Bir gazetede Guinnes bizim hakkımız gibi bir haber çıktı işte ama ben espri olsun diye söyledim olayı. Kurthan Fişek, köşe yazısında bizim çocuklara haksızlık yapılmış ben bu Guinness'i, mahkemeye vereceğim dünyanın en uzun tüneli bu diye espri olsun diye söylenmiş. Arşivlerde görünüyor Cumhuriyet gazetesi köşesinde cezaevinden çıktığımda böyle bir yazı görmüştüm onu örnek verdim, o da işte Guinness, istiyorlar demiş. Bizim öyle bir derdimiz yok madalya mı verecekler, Guinness'e girmek gibi derdimiz de yok aslında" dedi.
SSK'dan emekli Türkmen şimdi sessiz sakin bir hayat yaşıyor. (İHA)