İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer, Türkiye'nin bir beka sorunu varsa, dönüp 17 yıldır bu ülkeyi yönetenlere sormak lazım. 17 yıl önce beka sorunu yoktu da şimdi mi ve neden çıktı? Korku ve baskı üzerine siyaset asla doğru değil. Siyaset, halka hizmet etmek için yarışmak demektir." dedi.
Kılıçdaroğlu, Anadolu Kulübü Büyükada Şubesi'nde düzenlenen toplantıda, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle buluştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Büyükada'ya hem bir bürokrat hem de bir siyasetçi olarak defalarca geldiğini, her gelişinde içinde güller açtığını söyledi.
Adalı olmanın ayrıcalığı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Adalılar karşılıklı olarak birbirine saygı duyuyor. Çok farklı kimlikler, çok farklı inançlar, çok farklı yaşam tarzları ama bütün bu farklılıklar adayı bir cennette dönüştürmüş durumda. Bütün, bu farklılıklar adanın zenginliği aslında. Adayı böyle görmek lazım." diye konuştu.
- "Sanki bir savaşa gidiyoruz"
Bir yerel seçim için sandık başına gidileceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sonuçta, muhtarlarımızı, belediye meclis üyelerimizi ve belediye başkanlarımızı seçeceğiz ama Türkiye'deki atmosfer şu: sanki bir savaşa gidiyoruz. 'Türkiye'nin bir beka sorunu var. Türkiye, yok edilmek üzere. Türkiye, yok edilmek üzere ise, o zaman oturup başka şeyler yapalım.' deniliyor. Ne yapacağız? Sandığa gideceğiz, muhtar seçeceğiz. Muhtar seçmek bir beka sorunu mu? Belediye meclis üyelerini seçmek bir beka sorunu mu? Belediye başkanını seçmek bir beka sorunu mu? Eğer, Türkiye'nin bir beka sorunu varsa, dönüp 17 yıldır bu ülkeyi yönetenlere sormak lazım. 17 yıl önce beka sorunu yoktu da şimdi mi ve neden çıktı? Korku ve baskı üzerine siyaset asla doğru değil. Siyaset, halka hizmet etmek için yarışmak demektir. Siyasi partiler, çıkarlar ve 'daha güzel hizmet yaparız' derler. Hizmetlerini sıralarlar ve vatandaş da gider tercihini kullanır. Siyaset budur."
- "Entelektüel zenginliği dünyaya taşımamız gerekiyor"
Kılıçdaroğlu, adanın kendine özgü zenginlikleri olduğunu ve bunların bir şekilde dünyaya duyurulması gerektiğini vurgulayarak, "Adalar'ın tarihe baktığımız zaman olağanüstü zenginlikler görürüz. Eğer bütün bu zenginlikleri duyurabilirsek, olağanüstü güzel bir hizmeti yerine getirmiş oluruz. Bu mümkün mü? Elbette mümkündür. Bunu hep birlikte yapmak zorundayız. 7 sanat dalında görev yapan, çalışan sanatçılar burada. Bu entelektüel zenginliği dünyaya taşımamız gerekiyor. Mesela adada, her yıl geleneksel olarak uluslararası felsefe konferansları yapılabilir. Adalar'da görkemli bir tarih var. Görkemli bir tarihin içinde yaşıyoruz ama İstanbullu bunun farkında değil. Gerçekçi olmak gerekiyor. Bunu gün yüzüne çıkarmak tek başına bir belediye başkanının yapacağı iş de değil." ifadelerini kullandı.
Anadolu'nun pek çok noktasından insanların yaşamak için Adalar'a geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Onlarla beraber bir huzur ve barış ortamı yaratıldı. Kimse ötekileştirilmedi. Kimseye farklı bir şey söylenmedi. Herkes kucaklaştırıldı. Kucaklaştırmak zorundayız ve bunu gerçekleştirmek zorundayız. Eğer huzurun ve barışın bir başkenti aranıyorsa, aranacak ve bulunacak yer Adalar'dır. Bu güzelliği bütün Türkiye ve dünyaya yaymamız gerekiyor. İstanbullu nefes almak için yazın buraya gelir. Koca İstanbul, üç büyük imparatorluğu başkentlik yapmış İstanbul ve beton ormanına dönen İstanbul." dedi.
- "İstanbul beton ormanına nasıl dönüştü?"
"Nasıl oldu da bu İstanbul beton ormanına dönüştü?" diye soran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"(İhanet ettik) demekle bu sorun çözülmüyor. Bu sorunu çözmek için önce kent kültürüne sahip olmak lazım. Entelektüel birikime sahip olmak lazım. Kavgadan uzak, huzurdan yana bir kentin arayışı içinde olmak lazım. 'Ben sadece bina yaparım' anlayışıyla insanlar mutlu olmuyor. İnsanlar, yaşlılar huzur içinde konuşamıyorsa, gençlerimiz iş bulamıyorsa ve kente egemen olan sorun yumağı aşılamıyorsa, bunu aşabilecek bir siyasi anlayış gelmiyorsa, o kente huzur sağlayamazsınız. İnanıyorum ve güveniyorum, Ekrem İmamoğlu, gerçekten İstanbul'u İstanbul yapacak. Erdem Gül'ün bir avantajı var. Bir gazeteci. Gazeteciler, eleştirel gözle bakarlar. Dolayısıyla, devraldığı bayrağı daha ileriye taşıyacağına inanıyorum. Siyasetçiler, sanatın ve sanatçının farkında mı? Hayır. Yasaklarla, baskılarla götürmek istiyorlar. Adalar'ın kendine özgü bir kültürü var. O kültürün içinde sanatın çok önemli bir ağırlığı var. Dolayısıyla o sanat ve kültürün yaşaması lazım."
- "Adalar'ın haber değeri var"
CHP Adalar Belediye Başkan Adayı Erdem Gül de adalıların isteklerini iletirken temel ihtiyaç olarak hiç dile getirilmemesi gereken en basit istekleri sıraladığını aktararak, "Bunu çözmek zaten bizim yaşarken neredeyse boynumuzun borcu, özel bir proje geliştirmeye ihtiyaç duymadığımız şeyler. Adalılar, haklarını istiyor, bu haklarını da alacaklar. Çünkü Türkiye'de, biraz geriye giderek içinden geçtiğimiz dönemde insanların ve şehirlerin hakları verilmemiş durumda. Hak, hukuk ve adalet arayışı, bunun bir yansıması." diye konuştu.
Gül, Adalar'ın Türkiye'nin ve İstanbul'un kimlik kartı olabilecek bir ilçe olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adalar, bu geçen sürede geri bıraktırılmış durumda. İnsanları bir araya getirilmemiş, elinde bulundurduğu imkanları onların daha da fazla gelişmesi için kullandırılmamış ama en önemlisi insanlar ve farklı kesimler arasındaki dayanışma bağları ortadan kaldırılmış. Biz, hep birlikte bizim için zenginlik olan farklı kimliklerin bir arada yaşaması gibi bir avantajı daha da büyük bir ivmeye dönüştürmek durumundayız."
Kültür ve sanatı Adalar'da günlük bir iş haline getirmek gerektiğine işaret eden Gül, "Adalar'ı İstanbul'un kimlik kartı haline getirmek istiyoruz. Gazeteci terimiyle konuşmamı bitireceğim: Adalar'ın haber değeri var." dedi.
Toplantıya eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, CHP Genel Başkan Yardımcıları Tuncay Özkan, Gamze Akkuş İlgezdi ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.