TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekçi, "Bize en uygun en iyi istemi; yani güçlü iktidarı ve hemen yanında her an iktidar olma umudunu sayısal değerlerde görebilen güçlü muhalefeti barındıran bir sistemi kurmalıyız" dedi.
Zeybekçi, 2014 yılı bütçesinin tümü üzerinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmada, 12 yıl önce Türkiye'nin iflasın eşiğinde bir ülke olduğunu, o günlerde ihracatçı vasfıyla dönemin iktidar sahiplerine dert anlatmaya çalıştığını anlattı. "Ne günlerdi o günler... Allah bir daha böyle kabusları Türkiye ile karşı karşıya getirmesin" diyen Zeybekçi, bir anda gecelik faizin yüzde 7 binlere çıktığını, değerli kuruluşların bir gecede yarı yarına değer kaybettiğini, ülkenin bankacılık ve finans sektörünün üç günde yerle bir edildiğini, tüm varlıkların ve siyasetin dışarıdan gelen komiserlere vaya IMF direktörlerine bırakıldığını söyledi.
Nihat Zeybekçi, "Bin yıllık kindarların hedefi, milletin tüm ümitlerini kırıp, kendine ve siyasetçiye olan güveni kaybettirip, ithal edilen ve pazarlanan kurtarıcılara teslim olması içindi. Aslında bakılırsao hain hedeflere büyük oranda ulaşılmış, yer yer sadece detaylandırılması kalmıştı. Türkiye üç kuruşa, üç kuruşluk akıl ve kurtuluş reçetelerine muhtaç edilmişti. O günlerde Hükümeti oluşturan partilerin aralarında paylaştıkları kamu bankaları dahil iş dünyasının gidecek banka kalmamış, bankalar iş dünyası temsilcilerinden kaçar hale gelmişti" dedi.
-Vakıfbank'ın blok satış ihalesi
O günlerde hatırlanan en dramatik ve ibret alınacak olaylardan birininkamu bankalarının hali olduğunu anlatan Zeybekçi, şöyle konuştu:
"İyi anlamaz, 2001 ve 2002 krizlerinin asıl senaristleri deşifre etmezsek, 'etkisi bin yıl sürecek' sözünü, öylesine söylenen bir sayı olarak algılar ve tarihi bir hata yapmış oluruz. O gün bin yıllık bir kinle Türkiye'mize uyarlanan oyunun kodlarını en iyi kamu bankaları üzerinde deşifre edebiliriz. Vakıbank'ı örnek alalım...Bankanın sermaye yapısı darmadağın durumda ve günü bile çeviremez hale gelmişti. IMF, Türkiye'ye bir milyar dolarlık kredi dilimini serbest bırakmak için bankanın satılmasını ve satılamazsa kapatılmasını şart koşmuştu. Bu şart Kemal Derviş imzasıyla kabul edilmişti. 2002 yılında Ecevit Hükümeti, Vakıfbank'ın blok halinde satılması için Bakanlar Kurulu kararı almıştı. En iyi teklifi bir Fransız bankası vermişti ve eksi 850 milyon dolar. Yani, 'Ben Vakıfbank'ı lütfeder alırım ve içine Türk hazinesi olarak 850 milyon dolar sermaye ilave ederseniz...' diyor. Bu hesaplar hiçbir kitapta yazmaz ve Allah'ın izniyle bir daha yazmayacak. Halk Bankası ve Ziraat Bankası'na oynanan oyun da hemen hemen aynıydı.O günün iktidar ortakları ise milletin dertleriyle dertlenmenin yerine hangi partinin elindeki banka önce gidecek veya kapanacak kavgasındaydı. Sonra Sayın Başbakanımız kimsenin göstermeyeceği yürekliliği gösterdi vetüm sorumluluğu üstlenerek, 'Vakıfbank'ı kapatmıyoruz da satmıyoruz da...' dedi. Böylece Vakıfbank ve diğer iki kamu bankası milletin elinde kaldı. "
-"Benim milletim onları sandığa gömdü"
Zeybekçi, geriye bakıldığında oynana oyunun çok açık olduğunu belirterek, "Bunu sadece Anayasa kitapçığını fırlatma krizine dayandırmak, en hafif şekliyle safdillik olur. Bu kendilerinin de saklamadan itiraf ettikleri gibi bin yıl öncesinden gelen davanın bin yıl sürecek intikamıydı. Her şey o kadar açık ve o kadar pervasızca oynandı ki28 Şubat'ı bu ülkeye dayatanların dışarıdaki ve içerideki piyon oynatıcıları bile 'artık iş bitti' rahatlığıyla maskesiz dolaşmaya başlamıştı. Sanki gizli bir el, bir anda ülkeyi tüm kurumlarıyla kontrol etmeye başlamış, ortalıkta görünenaktörler de büyülenmiş gibi bu sihirli gücün peşine takılmıştı. Ama aziz milletimiz durup olayları analiz etmeyi, içine sürüklendikleri girdabı görmeyi, kimlerin kendilerini felakete götürmek istediğini çözmeyi muazzam şekilde bildi. Benim milletim onları sandığın derinliklerine öyle gömdü ki hala bir ışık bulur muyum diye sandığın dibinde yaşıyor. Sonra millet bir şey değiştirdi ve her şey değişti. Millet, Fatih Sultan Mehmet'in Vakıf duasını ve bedduasını bilen ve bunun anlamını kavrayan insanlara emanetini verdi" dedi.
Geçen yaz bazı Güneydoğu illerine yaptıkları ziyarette, barış ve huzur ile kalkınma ve refahın et ve tırnak örneğindeki gibi birbirinden ayrılmaz olduğunu yerinde gördüklerini anlatan Zeybekçi, Batman Sason'da eski tekel deposunda kurulmuş konfeksiyon atölyesi ve orada çalışan gençleri gördüklerinde, onların gözlerindeki umut ışığının dünyanın en büyük mutluluğuna denk olduğunu anladıklarını söyledi.
-"Elektrik üretimi iki kat arttı"
Türkiye'nin elektrik enerji üretim ve tüketiminin 2002 yılına göre iki kat arttığına işaret ederek, bugün AB'de en ucuz elektriğini ve ithalatçı olmasına rağmen en ucuz üçüncü doğalgazını kullanabildiğini söyledi. Zeybekçi, bu başarı oranlarının çoğaltılabileceğini belirterek,"Türkiye'nin kaçıncı uydusunu uzaya gönderdiği artık kimsenin dikkatini çekmiyor. Ancak son olarak kendi uydusunu yörüngeye oturtan Türkiye'nin hedefi,kendi yaptığı uydularını kendi roketleriyle yörüngeye oturtmaktır" dedi.
Zeybekçi, gelinen noktada Gazi Mustafa Kemal'in gösterdiği, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a kadar kimsenin hamaset dışında sahip çıkmadığı muasır medeniyet hedeflerine, 2023 hedeflerine ulaşmak için atılması gereken adımların ve yapılması gerekenreformların açık ve kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Bazılarının Meclis'in uzlaşı ve cesaretini beklediğini kaydeden Zeybekçi, tüm önyargıları bir kenara bırakıp yasama ve yürütmenin iç içe geçtiği sistemin tartışılması gerektiğini savundu. Zeybekçi, "Bize en uygun en iyi istemi, yani güçlü iktidarı ve hemen yanında her an iktidar olma umudunu sayısal değerlerde görebilen güçlü muhalefeti barındıran bir sistemi kurmalıyız. Gelin koalisyon dönemlerinde icat ettiğiniz,ülkenin her kurumunu aranızda paylaştığınız, siyasi zihniyetle icat ettiğiniz şu hilkat garibesi İçtüzüğün arkasına sığınarak, kurnaz siyasetçi başarısıyla siyaset yapmayı, sonucu her seferinde tam tersi aldığınız seçmene selam manevralarını bir yana bırakın. Gelin bir kere birinci Meclis samimiyetiyle oturalım, hep beraber gelecek nesillere Gazi Mustafa Kemal'in muasır medeniyet yolunu açalım" diye konuştu.
Türkiye'nin milli iradenin kriz anlarındaki tepkilerini beklemeden tarihi adımlarını, ortak akıl ve siyasi ittifakla atmalı ve yeniden büyük Türkiye olma hedefini, muhtemel yaşayabileceği tıkanmışlık risklerini bölgesel coğrafyasına açılarak oluşturacağı birlikteliklerle aşması gerektiğini ifade eden Zeybekçi, belirli dönemlerde benzer sorunları üreten devlet ve siyasi yapının hala geçerliliğini koruduğunu kaydetti.
Zeybekçi, "Yeri geldiğinde hep söyleriz; 'Müslüman aynı delikten iki kere ısırılmaz' diye. Daha kaç kez ısırılacağız? Akıl, bilim ve millet bize 'artık bu sistemi en az arızayla evrensel demokrasi ve hukuk standartlarında, milletin egemenliğini en üst düzeye çıkaran, yasama, yürütme ve yargının birbirinden tamamen ayrıldığı, özgürlüklerinmaksimum olduğu bir sistemi bir an önce kurun diyor. Bu millet bizden yeni anayasa bekliyor. Anayasa o kadar özgür ve kısa olsun ki ruhunu milletvekilinin yeminine yansıtsın ve o yemin de şöyle olsun; 'Vatanıma, milletime ve bayrağıma asla ihanet etmeyeceğime, evrensel hukuk ve demokrasi standartlarından ayrılmayacağına yemin ederim ve and içerim. Bu kadar kısa ve net olsun" dedi.