Times gazetesi Avrupa'daki mülteci kriziyle ilgili sayfasında Türkiye'den Yunan adalarına yüzerek geçen bir Suriyeli mültecinin hikâyesine yer veriyor.
Haberde Hesham Moadamani adlı 24 yaşındaki Suriyeli gencin Almanya'ya gelmeye çalışırken başına gelenler aktarılıyor.
Habere göre Moadamani Türkiye'ye gelmeden önce birçok ülke dolaşmış ve çok çeşitli zorluklarla karşılaşmış.
Times: Suriyeli mülteci Türkiye'den Yunan adalarına altı saat yüzdü**Times** Moadamani'nin yolculuğunu özetle şöyle aktarıyor:
"İlk durağı Lübnan'dı ancak hayat pahalılığının yüksekliği onun Mısır'a devam etmesine neden oldu. Burada iş bulamayınca Suriye'ye döndü ancak hükümetin kontrolündeki bir bölgede yaşayan ailesiyle bir araya gelemedi.
"Yeniden ülkeden ayrıldı ve üç kez Ürdün sınırını geçme denemesinde bulundu. Sonunda sınırı geçtiğinde ise hapse atıldı ve pasaportuna el konuldu. Pasaportunu geri vermesi için bir yetkiliye rüşvet verinceye kadar oradaydı. Sık kullanılan, Türkiye Avrupayolculuğunu yaptı ve 1 Temmuz'da Almanya'ya vardı."
Times Moadamani'nin naylon poşetlere koyduğu bir lazer kalem, cep telefonu ve pasaportuyla Türkiye'den bir Yunan adasına yüzmesini ise özetle şöyle aktarıyor:
"Birçok Suriyeli'den farklı olarak yüzmeyi biliyordu. Gerçi, hayatında daha önce sadece iki kez yüzmüştü. Bununla birlikte bu noktadan sonra, Avrupa'ya varacaksa, dosdoğru 5 kilometre yüzmek tek seçeneğiydi. Parası bitmişti ve kaçakçıların lastik botlarındaki bir yer için istedikleri 1000 doları toplama şansı yoktu.
"Vücudunun suya girdiği saniyede buranın yolculuğunun sonu olacağını düşündü. Moadamani 'Adaya doğru baktım ve burası hayatımın sonu olacak diye düşündüm' diyor. Moadamani, üç buçuk yıl süren, 11 ülkelik kaçışın ardından şimdi sonunda Alman kenti Hamburg'da iltica başvurusu yapıyor.
"Adaya vardığında dimdik denize inen falezlerle karşılaştı. Adaya çıkmak imkânsızdı. Bu yüzden yakında bir gemi görünceye kadar yüzmeyi sürdürdü ve elindeki lazer kalemiyle yardım için sinyal verdi. Yunan sahil güvenliği, onu Avrupa kıyılarına götürdü."
Times Moadamani'nin Türkiye'den Yunanistan'a yüzerek geçen ilk mülteci olduğunu söylediğini aktarıyor.
FT: Türkiye'nin güneydoğusunda barış temettüsü için umutlar azalıyor**Financial Times** sayfalarında, Türkiye'de güvenlik güçleri ile PKK arasındaki artan çatışmaların ülkenin güneydoğusunda ekonomik yaşamı olumsuz etkilediğini vurgulayan bir habere veriyor.
Cizre mahreçli haber Piotr Zalewski'nin imzasını taşıyor.
"Türkiye'nin güneydoğusunda barış temettüsü için umutların azaldığının" belirtildiği haberde bazı Cizrelilerin yorumlarına da yer veriliyor.
Gazetenin görüştüğü Cem Karaca adlı Cizreli esnaf, ilçedeki küçük bir parktaki büfesindeki yiyecek içecek satışlarının son döneme kadar iyi olduğunu aktarmış:
"Karaca, 'Gecede 4000 Lira kazanıyorduk' diyor. (…) IŞİD'li intihar bombacısının Suriye sınırındaki başka bir Kürt kentinde 33 kişiyi öldürdüğü 20 Temmuz saldırısını işaret ederek 'Şimdi neredeyse iflas ettik. Suruç'tan sonra insanlar kalabalık yerlerden uzak durmak istiyor' diye konuşuyor."
Haberde, son dönemde güvenlik güçleri ile PKK arasındaki çatışmaların artışıyla ilgili verilen bilgilerin ardından bölge ekonomisinin durumuna dair özetle şunlar aktarılıyor:
"Militanlar ve ordu arasındaki onlarca yıllık bir savaşın ardından iyileşmeye çalışan bir yerel ekonomi için yenilenen şiddet, oluşmakta olan için bir kâbus. Güneydoğu, hemen hemen her ekonomik göstergede ülkenin diğer bölümünün gerisinde kalıyor. Cizre'nin dahil olduğu Şırnak'ta işsizlik, ulusal düzeydeki orandan üç kat fazla."
Financial Times, "Cizre'de gece yarısına kadar açık olan dükkânların artık akşamüstleri kapanmaya başladığını, yeni projelerin durduğunu, yeni filizlenmeye başlayan turizmin çöküşle karşı karşıya olduğunu" yazıyor.
Gazeteye konuşan, Hz. Nuh Türbesi'nin karşısındaki bir kitapçının çalışanı, bütün yaz boyunca hiçbir yabancı turist görmediğini söylemiş.
Cizre Belediye Başkanı Kadir Kunur ise ilçedeki ekonomik faaliyetlerin bir önceki aya kıyasla yüzde 60 ila 70 oranında düştüğünü belirtmiş.
Bölgedeki savaşın, Suriye ve Irak sınırındaki Cizre'yi hâlihazırda vurmuş olduğunu hatırlatan Financial Times, Cizre Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Süleyman Çağlı'nın durumun çok kötü olduğunu belirttiği sözlerini aktarıyor:
"Bu ayki çatışmaların etkisine işaret eden, yerel ticaret odasının başkanı Süleyman Çağlı, 'Bu durum daha da kötü' diyor ve ekliyor: 'İki yıldır burada belli bir yatırım vardı, sükûnet vardı. Ama şimdi bu kayboldu."
Haberde küresel risk danışmanlığı firması Stroz Friedberg'dan Jonathan Friedman ise "AKP ile yürütülen gizli görüşmelerin hemen ardından PKK'nın 2013'te ateşkes ilan etmesiyle hükümetin barış temettüsü için umutları artırdığını ancak son çatışmalarla birlikte yabancı yatırım açısından Güneydoğu'daki mevcut iştahın da zayıflamaya başladığını" belirtmiş.
FT'nin yorum sayfasında Türkiye yazısı: Türkiye IŞİD politikasını ABD nedeniyle değiştirdiBu arada Financial Times'ın görüş sayfasında ise Brookings Institutions'tan dış politika uzmanı Jeremy Shapiro'nun Türkiye'nin IŞİD ve PKK'ya yönelik operasyonlarını ve bu bağlamda ABD ile son dönemdeki ilişkisini değerlendirdiği bir yazısı yer alıyor.
Yazıda, "Türkiye'nin IŞİD'le ilgili politikasının değiştirmesinin ABD'nin başarısı olduğu" yorumu yapılıyor.
Shapiro, ABD ile varılan mutabakatla birlikte, Türkiye'nin başlattığı askeri operasyonlarla IŞİD'den çok PKK'yı hedef aldığı yönündeki eleştirileri aktarıyor ve "Türkiye'nin PKK ve IŞİD'e karşı mücadelesindeki dengesizliği er geç düzeltmek zorunda kalacağını" yazıyor.
Shapiro, "bunu yapmaması durumunda Türkiye'nin ABD - Kürt ittifakının daha yakınlaşmasını ve Ankara'nın bir kez daha gözden düşürülmeyi riske edeceğini" belirtiyor.
Robert Fisk: IŞİD'le ilgili habercilik yaparken hikâyenin diğer tarafına bakalım**Independent**'ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Robert Fisk bugünkü yazısında gazetecilerin IŞİD'le ilgili nasıl bir habercilik yapmaları gerektiğine dair görüşlerini aktarıyor.
Fisk, IŞİD'in katliamlarıyla dikkat çektiğini, haberlerin de buna odaklandığını ancak gazeteciler için asıl olanın "hikâyenin diğer tarafına bakmak olduğunu" belirtiyor.
"IŞİD gazetecileri barbarlığıyla kör ediyor ama objektif bir şekilde haber vermeye devam etmeliyiz" diye yazıyor Fisk.
Fisk kendi bakış açısından gazetecilerin yapması gerekeni şöyle formüle ediyor: "Göz atmamız gereken IŞİD liderliğinin konuşmadığı şeylerdir."
Fisk bu bağlamda gazetecilerin sorması gereken birçok soru sıralıyor. Fisk'in sorularından bazıları özetle şunlar:
"IŞİD İsrail'e neden hiç saldırmıyor? İsrail'in Suriye'deki hava saldırıları neden hiçbir zaman IŞİD'i hedef almıyor da hep Suriye yönetimini ve Suriye yanlısı İran güçlerini hedef alıyor? Neden Türkiye'nin PKK'ya yönelik hava saldırıları IŞİD'e yönelik hava saldırılarından çok daha fazla? Türk mühendisler, Suriyeli mühendislerin iddia ettiği gibi IŞİD kontrolündeki petrol kuyularını işletiyor mu?"