24 barodan yapılan ortak açıklamada, ''HSYK'nın yeniden yapılandırılmasından sonra, Yargıtay ve Danıştayın üye sayısının görülmemiş şekilde arttırılmak istenmesinin nedeninin, siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargı yaratmak olduğu'' öne sürüldü.
Adana, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, Denizli, Edirne, Eskişehir, Giresun, İstanbul, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli, Manisa, Muğla, Sinop, Tekirdağ, Tunceli ve Uşak baroları adına ''Demokrasi ve Hukuk Devleti İçin Kamuoyuna Duyuru: Çok Geç Olmadan!'' başlığı altında ortak açıklama yapıldı.
12 Eylül 2010 referandumunda Anayasa'da yapılan değişikliklerle, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) siyasal iktidarın doğrudan ve dolaylı etkisine açık şekilde yapılandırıldığı savunulan açıklamada, halkın referandum öncesinde Anayasa değişikliklerinin içeriği ve gerçek amacı konusunda bilgilendirilmediği veya yanlış bilgilendirildiği öne sürüldü.
Açıklamada, şöyle denildi:
''Hiçbir kesimle uzlaşılmadan alelacele yapılan bu Anayasa değişikliği sonrasında HSYK, adeta Adalet Bakanlığının bir dairesi haline getirilmiştir. Bundan sonra Yargıtay ve Danıştay da yürütme organına bağımlı kılınmak istenmektedir.
Siyasi iktidar, 2007 yılında hazırladığı yasa tasarısıyla Yargıtayın üye sayısının 150 ile sınırlandırılmasını öngörmüştür. Bugün ise HSYK'nın siyasi iktidara doğrudan veya dolaylı şekilde bağımlı hale getirilmek suretiyle yeniden yapılandırılmasından sonra, Yargıtayın üye sayısı 250'den, 387'ye, Danıştayın üye sayısı 95'ten 151'e çıkarılmak istenmektedir. Bu iki yüksek mahkemenin üye sayısının bir anda, daha önce Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde arttırılmak istenmesinin nedeni, siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargı yaratmaktır.''
Yargıtay ve Danıştaya üye seçiminin, ''siyasi iktidara bağımlı hale getirilmiş bu HSYK tarafından yapılacağı'' ileri sürülen açıklamada, üye sayısının artırılmasına gerekçe olarak gösterilen iş yükünün sebebinin, öncelikle ilk derece mahkemelerindeki ve soruşturma evresindeki yapısal sorunlar olduğu belirtildi.
"'KUVVETLER AYRILIĞI ORTADAN KALKACAKTIR''
Buna rağmen kamuoyunun, yanlış bilgilendirildiği ve yüksek mahkemelerin üye ve daire sayısının artırılmasının tek çözüm olduğuna inandırılmak istendiği savunulan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Oysa yapılmak istenen, Yargıtay ve Danıştayı, iş yükü bahane edilerek yürütme organına bağımlı hale getirmektir. Yüksek yargının yürütme organına bağımlı kılınması sonucunda, demokrasinin vazgeçilmez şartı olan kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacaktır.
Yargıtayın yeniden yapılandırılmasında siyasi iktidarın niyetini en açık şekilde ortaya koyan düzenleme, yeni üyelerin atanması ile birlikte Birinci Başkanlık Kurulunun kendiliğinden lağvedilmesinin öngörülmesidir.
Birinci Başkanlık Kurulunun başlıca görevleri, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay daire başkanları ve üyeleri hakkında ceza soruşturması yapmak ve kamu davası açılmasına karar vermek, ayrıca üyelerin hangi dairelerde görevlendirileceğini belirlemektir. Tasarıya göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, yeni üyelerin de katılımıyla yapılacak seçimle yeniden oluşturulacaktır. Böylece siyasi iktidar bu önemli organı istediği şekilde belirlemiş olacaktır.
HSYK eliyle yeniden oluşturulmak istenen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun dolaylı da olsa bu şekilde siyasi iktidarın etki alanına alınması sonucunda Yargıtay da, Yargıtay başkanı da dahil olmak üzere hiçbir yüksek hakimin teminatı kalmayacaktır.''
ANAYASA MAHKEMESİ İLE İLGİLİ TASARI
Açıklamada, iktidarın Anayasa'ya aykırı bir biçimde, Anayasa Mahkemesini, Yargıtay ve Danıştayın üstünde bir temyiz merci haline getirmek istediği de öne sürülerek, Anayasa Mahkemesine, Yargıtayın ve Danıştayın kararlarını iptal etme yetkisi verildiği kaydedildi.
Bu düzenlemenin Yargıtay ve Danıştayı işlevsiz kılacağı ifade edilen açıklamada, ayrıca bireylerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapmadan önce Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapması gerekeceğinden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapma hakkının çok uzun yıllar geciktirilerek fiilen yok edileceği öne sürüldü.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
''Yürütme organı, kendine bağlı bir yargı yaratmaya çalışmak yerine, adil yargılanma ve savunma hakkını hiçe sayan özel görevli ağır ceza mahkemelerini derhal kaldırmak suretiyle yargıda reform çalışmalarına başlamalıdır.
İktidardan beklentimiz, yargıdaki iş yüküne ve kronikleşmiş sorunlara, barolarla işbirliği içinde gerçekçi çözümler üretmesi, avukatların vazgeçilmez konumunun yargının diğer unsurlarınca benimsenmesini sağlaması, avukatlara karşı adliye binalarında dahi her gün uygulanan ayrımcılıklara ve çıkarılan anlamsız zorluklara son verilmesini sağlamasıdır. Haklı kaygılarımız, oluşturulmak istenen sisteme yöneliktir.''
Toplumun, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, yürütme organının yargı üzerindeki etkisini ortadan kaldıracak, yargının bağımsızlığını sağlayacak yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu ifade edilen açıklamada, ''Biz aşağıda imzası olan baroların yaklaşımı, eleştirmekten öte, kalıcı ve evrensel hukuk ilkelerine uygun çözümler üretmektir. Bu amaçla, yasama ve yürütme organlarıyla ve ilgili bütün kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ilan ederiz'' denildi.