Financial Times gazetesinin yazarlarından Wolfgang Münchau, bugünkü köşe yazısında Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerini değerlendirmiş.
Wolfgang Münchau, AB'nin mülteci krizi konusunda Türkiye'yle yürüttüğü müzakerelerde ahlaki üstünlüğünü kaybettiğini yazıyor.
Financial Times'ta Pazartesi günleri yazan Wolfgang Münchau'nun bugünkü yazısının başlığı, "Gerçek kriz Ege'de".
Münchau yazısına şu satırlarla başlıyor:
"AB yılbaşında aynı anda yıkıcı potansiyeli olan üç tehdit yüzünden felç olma olasılığı ile yüz yüzeydi: Grexit (Yunanistan'ın Euro bölgesinden çıkmak zorunda kalması), Brexit (İngiltere'nin AB'den ayrılması) ve mülteci krizi.
"Bu tehditlerden ilki tamamen ortadan kalkmasa da şimdilik geri planda kaldı. İkincisinin durumu henüz belirsiz (İngiltere'de 23 Haziran'da ülkenin AB üyeliği için referandum yapılacak). Üçüncüsü ise patlama tehlikesi ile karşı karşıya."
Financial Times yazarı bu noktada özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel'in inisiyatifiyle AB'nin Türkiye ile yaptığını mülteci anlaşmasını hatırlatıyor okurlarına. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta, Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanması için gerekli yasaları onaylamama tehdidinde bulunduğunu ekleyerek...
Wolfgang Münchau'nun yazısından bazı satırlar şöyle:
"Erdoğan, AB'nin, Türkiye'nin Terörle Mücadele Kanunu'nu değiştirmesi talebini reddediyor. Söz konusu kanun Erdoğan'a, gazeteciler dahil muhaliflerine eziyet etme olanağı sağlıyor.
"AB'nin Türklere Schengen bölgesine vizesiz seyahat sözü resmiyette Türkiye'de sivil hakların korunması koşuluna bağlıdır. Sayın Erdoğan ise şimdi AB'nin vize rejimini koşulsuz serbestleştirmesinde ısrarlı, aksi takdirde mülteci anlaşmasını kabul etmeyeceğini söylüyor. AB bunu kabul edemez."
Münchau'ya göre Erdoğan, anlaşmaya Merkel'den daha az ihtiyacı olduğu izlenimi veriyor.
Financial Times yazarı, Merkel'in geçen hafta Erdoğan'la görüştüğünü, "dokunulmazlıkları kaldırılan Kürt milletvekilleriyle ya da sadece görevlerini yaptıkları için yargılanan gazetecilerle görüşmekten ise kaçındığını" yazmış ve eklemiş:
"Eğer anlaşma çökerse ve Ankara sınır devriyelerini gevşetirse, mülteci krizi yeniden alevlenecektir. Daha önemlisi ise bu anlaşmanın Avrupa'nın değerlerine aykırı olmasıdır. Zira bu anlaşma sadece AB Türkiye'deki insan hakları ihlallerini görmezden gelirse uygulanabilir.
"AB'den ayrılma argümanlarından bir tanesinin özünde doğru bir tespit var: O da, AB'nin, Türkiye'yle müzakerelerinde ahlaki üstünlüğü kaybetmiş olması."
'Peşmergeler Musul yakınına ilerliyor'İki aydır sadece internet üzerinden yayımlananIndependent'ın sahiplerince çıkarılanigazetesinin tecrübeli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn'ün yazısının başlığı ise "Kürtlerle Musul yolunda".
Musul ile Erbil arasındaki Kalak kasabasından bildiren Cockburn, ABD'nin hava saldırılarıyla desteklediği Kürt peşmergelerin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı yeni bir askeri operasyon başlattığını yazıyor.
Cockburn'e göre 5 bin 500 kişinin ilerleyişi, IŞİD'in Musul'un doğusundaki Nineveh Ovası'nda atılması yolunda son iki yıldır gözlemlenen ilk ciddi girişim.
Haberden bazı satırlar şöyle:
"Kürt askeri liderler, operasyonun amacının IŞİD'in 2014'te el geçirdiği Musul'u geri almak olmadığını söylüyor. Ancak operasyon başarılı olursa peşmerge güçleri kente 10 mil (yaklaşık 16 kilometre) yaklaşmış olacak. IŞİD de, bir dönem Kürt ve Müslman azınlıkların yanı sıra 100 bin Hristiyanın da yaşadığı bir bölgeden uzaklaştırılacak."
Patrick Cockburn, IŞİD'in Haziran 2014'te Musul'u ele geçirmesinden bir ay sonra Nineveh Ovası'nda ilerlediğini hatırlatmış okurlarına. O dönemden bu yana Irak'ta yaşayan Hristiyanların yaklaşık yüzde 35'inin, Fransa ve Kanada gibi ülkelere kaçtığını ekleyerek.
Cockburn haberini şu satırlarla noktalıyor:
"IŞİD, Irak'ta hala varlık gösterdiği iki büyük kentte, Felluce ve Musul'da, büyük baskı altında. Örgütün, isabetli hava saldırıları ile desteklenen özel kara birliklerine verebileceği bir yanıt yok gibi görünüyor. Ancak bölgede Sünni Arap nüfusun önemli bir bölümü evlerini terk etti. Geri dönmeleri de güçlü bir olasılık değil gibi."
'En riskli 5 maçtan biri Türkiye-Hırvatistan'**Daily Telegraph**'ın spor ekindeki haberlerden birinin başlığı ise "Euro 2016, ne kadar güvenli olacak?"
Gazetenin spor muhabiri Ben Rumsby, 10 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında Fransa'da organize edilecek Avrupa Futbol Şampiyonası'nın, Avrupa'nın barış döneminde gördüğü en büyük güvenlik operasyonlarından birine sahne olacağını vurguluyor.
Fransa hükümeti ay başında turnuva boyunca yaklaşık 100 bin polis, asker ve özel güvenlik görevlisinin görev yapacağını açıklamıştı.
Ülkede 13 Kasım'da 131 kişinin öldüğü Paris saldırıaları sonrası ilan edilen olağanüstü hâl de turuvayı da kapsayacak şekilde Temmuz ayı sonuna dek uzatılmıştı.
Euro 2016 süresince takımların kalacağı otellerde, stadyumlarda, taraftarlar için hazırlanan özel bölgelerde (Fan zone) ve toplu taşıma araçlarında yoğun güvenlik önlemleri alınacak.
Ben Rumsby'e göre turnuvada "yüksek riskli" olarak görülen beş maç, maçların tarihleri ve oynanacakları kentler ise şöyle:
1) İngiltere-Rusya 11 Haziran Marsilya 2) İngiltere-Galler 16 Haziran Lens 3) Türkiye-Hırvatistan 12 Haziran Paris 4) Almanya-Polonya 16 Haziran Paris 5) Ukrayna-Polonya 21 Haziran Marsilya
Daily Telegraph'daki haberde, Türkiye-Hırvatistan karşılaşması ile ilgili şu yorum yapılmış:
"Paris'teki büyük Türk toplumu, Türkiye'nin turnuvadaki ilk maçında güç gösterisi yapmış. Bu da karşılaşmanın, muhtemel bir terör saldırısı için hedef olabileceği yönündeki korkuları artırıyor. Hırvatistan seyircisinin de geçmişte bazı maçlarda olay çıkardığı biliniyor."
Euro 2016 elemelerinde Milano'da oynanan İtalya-Hırvatistan maçı, Hırvat taraftarların bulunduğu bölümden sahaya atılan meşaleler nedeniyle iki kez durmuştu. Maçta çıkan olaylar nedeniyle 17 kişi gözaltına alınmış, Hırvatistan Takım Teknik Direktörü Niko Kovac olaylar nedeniyle özür dilemişti.
'Türkiye, konut fiyatı artışında birinci'Daily Telegraph'ın "İş dünyası" ekindeki Anna White imzalı bir haberde ise Euro 2016'ya katılacak 24 Avrupa ülkesinde son 5 yılda konut fiyatlarının ne kadar arttığı kıyaslanmış.
Türkiye bu sıralamada yüzde 91,3'lük artış oranı ile İzlanda ve Avusturya'nın açık farkla önünde ilk sırada.
Metrekare fiyatına bakıldığında ise Türkiye, 24 Avrupa ülkesi arasında Arnavutluk'tan sonra ev fiyatlarının hala en ucuz olduğu ülke olarak görünüyor.