Murat SOLAK - Doğanay YAVUZ / İSTANBUL, (DHA) DİYARBAKIR'da geçen Kurban Bayramı'nda bir parkta darp edildiği iddia edilen ve komaya girmesinin ardından yatağa mahkum olan 14 yaşındaki Batuhan Korkmaz İstanbul'da yaşam mücadelesi veriyor. Davanın delil yetersizliğinden kapandığını söyleyen annesi Halise Karaşin, suçluların bulunarak, cezalandırılmasını istiyor. Diyarbakır'da geçen kurban bayramı öncesi tıraş olmak için evinden çıkan 14 yaşındaki Batuhan Korkmaz, iddiaya göre kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce parkta darp edildi. Parkta 'öldü' sanılarak hastaneye kaldırılan Batuhan, 8 aydır yatalak halde yaşamını sürdürüyor. Oğlunun sağlığına kavuşması için elinden gelen herşeyi yapan anne Halise Karaşin, evladının gözünün önünde her geçen gün eridiğini. dosyanın delil yetersizliğinden kapandığını söyüyor. Dosyanın kapanmasını kabul etmeyen Karaşin, üvey kızından yardım isteyerek Batuhan'ı olaydan 2 ay sonra tedavi için üvey ablasının İstanbul Esenler'deki evine getirdi.Burada yaklaşık 6 aydır yatağa mahkum şekilde tedavisi devam eden Batuhan Korkmaz, annesi tarafından boğazından boru yardımıyla beslenerek yaşam mücadelesini sürdürüyor. "BERBERE GİTMEK İÇİN EVDEN ÇIKTI" Ölüm haberini aldığı anı anlatan anne Halise Karaşin,"Geçen sene bayram arifesinde çocuğum berbere gitmek için çıktı evden. Daha sonra bir türlü haber alamadım kendisinden. Kendi imkanlarımla gece yarısı kalktım çocuğumu aradım. Herhangi bir izine rastlayamadım. Daha sonra 155'i aradım ve çocuğumun yaşını, cinsiyetini verip haber verilmesini bekledim. Saat gece 01.30'dan sonra çocuğumu daha fazla aramaya çıkamadım. 3 saat sonra Diyarbakır Çocuk Şube'den bir telefon geldi. Batuhan Korkmaz'ın nesi olduğumu sordu. Annesi olduğumu söyledim.' Batuhan Korkmaz ölü bulundu' diye söylediler. Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi'nde çocuğumu yoğun bakıma almışlar. Çocuğum ilk gittiğimde ölü değildi, komadaydı ama durumu çok kritikti. Bu nedenle oğlumla görüşmenin sakıncalı olduğunu söylediler" dedi. "BU DURUP DURURKEN OLACAK BİR ŞEY DEĞİL" Halise Karaşin şöyle devam etti: "Karakola birkaç kez gittiğimde polis, bana bunu yapanlarla ilgili olarak herhangi bir izin, bilginin olmadığını söyledi. Bu durup dururken olacak bir şey değil. Sadece 7 tane kamera görüntüsünün olduğunu fakat birinin çalıştığını söylediler. Bu sırada biz babasıyla 6 senedir ayrıyız. Babasının ceza evinde olduğunu öğrendik. Babasına haber verdik ve kendisi 2 günlüğüne izin alıp gelebildi. Babasıyla beraber olayla ilgilenen savcıyı bulduk. Bize 7 kamera arasından, çalışan bir kameranın kaydını verdiler. Bu bir kameradaki görüntüde ise oğluma vurup kaçan kişinin görüntüsü gözükmüyor. Yani ne olduğuna dair görüntü yok. Olayın sonunda oğlum parkta bulundu. Oğlumun kalbi 2 ay boyunca yüzde 30 oranında çalışarak komada kaldı" dedi. "BİR İNSANIN DEĞERİ BU KADAR MI UCUZ?" Halise Karaşin, "Şu anda İstanbul'a, üvey kızımın evine geleli 6 ay oldu. O olmasaydı şu anda çocuğum hayatta değildi. Onun sayesinde çocuğum daha iyi tedavi oluyor. Devletten böyle bir söz duyduktan sonra artık onlardan bir beklentim kalmadı. Bu saatten sonra büyüklerime sesleniyorum. Allah rızası için diyorum. Bir insanın değeri bu kadar mı ucuz?" dedi. "OĞLUM YEŞİL KARTLI OLDUĞU İÇİN HASTANEDE TEDAVİ EDİLMİYOR" "Çocuğumun herhangi bir fenalaşması durumunda sabah 09.00, 10.00 sıralarında ambulans çağırıyoruz" diyen Halise Karaşin, şöyle konuştu: "Gece saat 00.00, 01.00 sıralarına kadar ben ve çocuğum hastanede rehin kalıyoruz. Oğlumun o kadar uzun bir süre orada kalmaması gerekiyor. Boğazında açık bir delik olduğu için hastane ortamı onun için hiç hijyenik değil. Sürekli aspire edilmesi gerekiyor. Çünkü tıkandığında aspire olmazsa oğlum tekrar kalp krizi geçirebilir. Ayrıca alması gereken ilaçları var, beslenmesi gerekiyor. Hastanede acil bir durum olmadıkça ambulansla eve bırakmaya izin vermiyorlar. Bu nedenle mecburen hastanede kalmış oluyoruz. Oğlum yeşil kartlı olduğu için hastanede tedavi edilemiyor. Çocuğum SSK'lı olsaydı oğlumu tedavi edebileceklerini söylüyorlar. Maddi olarak şu anda çalışmıyorum ve bir gelirim yok. Üvey kızım, onun kocası ve çevreden birkaç kişinin yardımı sayesinde oğluma bakabiliyorum. Çocuğum bu durumda değilken asgari ücrete çalışıyordum. Kimseye ihtiyacım yoktu." şeklinde konuştu. "BEN KALP KRİZİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM" Batuhan'ın karnında kesik izi olduğunu, oğlunun kalp krizi sonucunda yatağa bağımlı hale gelmediğini söyleyen anne Karaşin, sözlerini şöyle tamamladı: "Hiç kimse bize bir bilgi vermedi ne savcı ne karakol, çocuk şube olsun. Biz çoğu yere başvuru yaptık. Zaten adli vaka, diye kendileri hastaneye geldi. Allah korusun, çocuğum durup dururken de ölebilirdi fakat polis, çocuğumun kalp krizi ya da başka bir nedenden ölmesiyle ilgili de bir bilgi vermedi. Öldükten sonra otopsisi çekilirse ancak o zaman teşhis koyabilir, dediler. Oğlumu ilk gördüğümde çırılçıplak bir vaziyetteydi. Cihazlara bağlıydı. Vücudunda karnında ciddi anlamda bir kesik gördüm. Hatta ben bu kesiği hemen orada oğlumun hemşiresine sordum. Hemşire, kendileriyle bir alakasının olmadığını ambulans getirdiğinde çocuğun bu halde olduğunu söyledi. Ben oğlumdaki bu yarayı bıçak izine benzettiğimi söyledim. Hemşire ise bu durumu çocuğumun doktoruyla görüşmemi söyledi. Doktorum da çocuğumu darp edenlerin bu hale getirebileceğini söyledi. Ben kalp krizi olduğuna inanmıyorum. Çünkü öyle olsaydı, herkesin dışarıda olduğu bir yaz gününde görgü tanıkları bu duruma sessiz kalmazdı. Hatta biz kendimiz de olayın olduğu yere gidip baktık. Çok işlek ve sabaha kadar açık olan büfe ve iş yerlerinin olduğu dikkatimizi çekti."