ABD'de halk sandık başına giderken İngiltere'de basının bir numaralı gündemi Donald Trump ile Hillary Clinton arasındaki başkanlık yarışıydı.
Henüz sonuçların belli olmadığı saatlerde basılan İngiliz gazetelerinin birinci sayfalarında seçim döneminin değerlendirmeleri ve yeni başkanı bekleyen görevler yer alıyordu.
"Amerika karar veriyor" manşetiyle çıkan Guardian gazetesi seçime 8 sayfa ayırdı. 2016'daki yarışın en kutuplaştırıcı başkanlık yarışı olduğunu yazan gazete, yeni başkanın gündeminde olacak konuları ise şöyle sıraladı: Küresel stratejilerdeki dağınıklık, IŞİD, Rusya, ekonomi, Çin, Kuzey Kore.
Sean O'Grady imzalı makalede ABD'nin uzun süredir çok fazla konuyla ilgilenerek stratejik dağınıklık yaşadığı anlatıldı.
Times gazetesi ise "Amerikalılar, aylardır ulusu bölen hırçınlığa son vermek için sandığa gitti" dedi. Gazetenin ABD'deki muhabirleri Rhys Blakely ve Ben Hoyle, sandığa giden seçmenler arasındaki beyazların oranının 240 yıllık ABD tarihinin en düşük seviyesi olan yüzde 69'a gerilediğini yazdı.
İki başkan adayının da avantajları ve dezavantajlarını inceleyen gazete Clinton'ın avantajlarını "Parti içi birlik, 'kadın kartı', azınlıklar, tartışma yeteneği ve Donald Trump" olarak, dezavantajlarını ise "E-posta skandalı, siyahların oyları, gençler ve yine Donald Trump" olarak gösterdi. Trump'ın avantajları arasında "Etkili bir slogan, serbest ticaret, doğru başkan yardımcısı adayı" olduğunu yazan Times, dezavantajlarını ise "Meksikalıları hedef almak, Müslümanları yasaklama çağrısı, kadınlara yönelik söylemi, dış politika ve Putin'e yönelik politikası" olarak sıraladı.
'**Obama bize umut vermişti**, o his çoktan gitti**'**
Birinci sayfasını tamamen ABD'deki seçime ayıran The Guardian'da Jill Abramson imzasıyla yayınlanan makalede "Obama bize umut vermişti, o his çoktan gitti" ifadeleri yer aldı.
Seçim sırasında yapılan protestolara ve uzayda olan tek ABD vatandaşı Shane Kimbrough'un uzaydan oy kullanmasına dikkat çeken Daily Telegraph, seçimle ilgili makalesini "ABD'nin gerçeküstü gününde üstsüz protestocular ve uzaydan gelen oy" başlığıyla yayınladı.
Financial Times'ın birinci sayfasında ise "Sam Amca karar veriyor" başlığı vardı.
Türkiye - AB: 'Sonun başlangıcına yaklaştık'Gazetelerin ABD dışındaki sayfalarında ise Türkiye ve Musul üzerine yazılar dikkat çekti.
Financial Times'ın köşe yazarı Alex Barker, "Erdoğan'ın tehditleri AB'nin ilk reelpolitik girişimini tehlikeye attı" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB hakkındaki açıklamalarını "Erdoğan, Modern Türkiye'nin Batı'yla ana bağlantılarından birini koparmak istiyor gibi gözüküyor" diye yorumladı. Yazıda şu ifadeler yer aldı:
"Bazı AB diplomatları umutsuzluğa kapıldı, diğerleri ise kaçınılmaz olarak gördükleri sona hazırlanırken AB müzakereleri askıya almak zorunda kalmadan Erdoğan'ın AB ile ilişkilerini kesmesini umuyor.
"Diplomatlardan biri 'Sonun başlangıcına yaklaştık' dedi. Artık esas soru, zararın nasıl sınırlandırılacağı.
"Artık AB'nin yumuşak gücü etkisizleşti. Türkiye'ye yönelik otoriterlik uyarılarını Türkiye'de gözardı edildi, daha kötüsü alaya alındı.
"Erdoğan ise AB'nin neredeyse her kırmızı çizgisini ihlal eti.
"Bazı AB diplomatları Türkiye'yi AB ile imzaladığı göçmen anlaşması nedeniyle önemli görürken diğerleri ise Avrupa'nın sınırındaki 80 milyonluk Müslüman bir ülkenin istikrarından endişeli.
"Üst düzey bir AB yetkilisi, 'Yalnızca Suriyeli göçmenler nedeniyle değil, Türkler nedeniyle de endişeleneceğiz' dedi.
"Ekonomi Erdoğan'ın hassas noktası. Ama AB bu konuda bir adım atamayacak ve Erdoğan bunu biliyor. AB'nin göç ve terörizm korkuları Erdoğan'a olan hoşnutsuzluktan çok daha büyük."
'Seküler cumhuriyetin son kalelerine saldırı'Financial Times yazarlarından David Gardner ise gazetenin internet sitesinde "Türkiye'deki baskılar geri dönülmez noktaya ulaştı" başlıklı bir makale yayınladı. Erdoğan'ı "sultanvari lider" olarak tanımlayan Gardner, "Erdoğan'ın temizliği seküler cumhuriyetin son kalelerine saldırıdır" dedi.
HDP'li milletvekilleri ve Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin tutuklanmasına dikkat çeken Gardner, "Bütün bunların bedeli büyük. HDP'ye oy veren milyonlarca Kürt, silahlı PKK'lıların kucağına geri itiliyor" ifadelerini kullandı. Makale, yazarın liberal bir entelektüelden yaptığı alıntıyla sonlandı:
"Eskiden söyledikleriniz yüzünden tutuklanırdınız ama şimdi söylemedikleriniz yüzünden de tutuklanabilirsiniz".
Almanya'dan Türklere sığınma hakkıDaily Telegraph gazetesi de Almanya'nın Türkiye'de siyasi nedenlerle yargılananlara sığınma hakkı vereceğini yazdı. Gazete, haberin kaynağı olarak Angela Merkel'in kabinesinde Avrupa Bakanı olan Michael Roth'u gösterdi.
Guardian'ın yorum sayfasında ise batı uygarlığı üzerine 3 sayfalık bir makale yayınlandı. Kwame Anthony Appiah imzalı makalede "Varlığımızın çoğu Beyoncé ve Burger King'den oluşruken nasıl Plato ve Kant'un mirasçıları olduğumuzu söyleyebiliriz ki?" ifadeleri yer aldı.
Hem Guardian hem de Independent'ta işlenen bir diğer konu da Brexit'e yönelik yargı kararıydı. Gazeteler, İskoçya ve Galler'in de yasal sürece dahil olacağına yer verdi.
Times gazetesinin dış haber sayfalarının manşeti ise iki sayfaya yayılan Musul haberiydi. Michal Evans, Richard Spencer ve Ammar Shammary'nin Bağdat'tan yazdığı haberde Irak ordusunun kentteki ilerleyişinin IŞİD'in intihar saldırıları ve gerilla taktikleri nedeniyle yavaşlaması üzerine ABD'nin özel birliklerini Musul'a göndermeye karar verdiği aktarıldı.