HABER

"AB, gençlere iş imkanları sağlayacak"

İZMİR (İHA) - Avrupa Birliği (AB) sürecinin Türkiye'de genç nüfusa yeni olanaklar sağlayacağını belirten Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, "Yaklaşık 3 eğitimli gençten birisinin işsizlik sorunu yaşadığı Türkiye'de, gençlerin istihdam alanlarına girişini sağlamada sadece ekonomik politikaların değil, sosyal ve kültürel politikaların da desteklenmesi gerekmektedir" dedi.

Küreselleşen dünyada yeni pazar koşullarının istihdam kalıplarını yeniden yapılandırdığını açıklayan Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, "Pazar ekonomisinin, dünya tek pazarında şekillenmesi, insan gücünün yeni koşullara göre yapılanmasını zorunlu kılmaktadır. Gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklılığın giderek açılmasının temelinde de istihdam yaratma kabiliyeti önemli rol oynamaktadır. Bilgi iletişim teknolojilerinin 1980'li yıllardan sonra giderek artan boyutta pazar ekonomisinde etkinliğini sürdürmesi, bilginin ve teknolojinin giderek kolay, ucuz ve rahat erişimi; eğitim sistemlerinin yeniden gözden geçirilmesini öngörürken, üniversiteler başta olmak üzere eğitim kurumları toplumun sosyal ve ekonomik kurumlarıyla eşgüdüm içinde çalışmasını da zorunlu kılmaktadır" diye konuştu.

Genç işsizliğinin, gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarından birisi haline geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Tatlıdil, şöyle devam etti:

"Türkiye de AB'ye giriş süreciyle birlikte değişen dünya koşullarına AB'nin normları ve yapısal dönüşümü içinde ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümü gerçekleştirmeye çaba harcamaktadır. Eğitim kurumları başta olmak üzere Türkiye'nin toplumsal kurumları ekonomideki değişime ayak uydurmaya çalışmaktadır. Sermaye dolaşımının serbestleştiği dünyada sermaye çekimleri ve yatırım alanlarının genişlemesi, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesiyle; politik ve ekonomik istikrar önemli rol oynamaktadır. Cari açıkların, ithalat ve ihracat kalemleri arasındaki farklılıkların giderek arttığı ülkemizde ihracatı arttıracak yatırımları gerçekleştirmede politik ve ekonomik istikrar kadar, nitelikli insan kaynağının hazırlanması da bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir. Üniversitelerin klasik eğitim anlayışından, çağdaş eğitim ya da değişen dünya koşullarına uyum sağlayacak eğitim anlayışına geçmesi, girişimci bir genç nüfusun hazırlanması, yatırım alanlarının genişlemesinde sermaye için cazibe merkezi olacaktır."

AB eğitim sisteminin yeni yaklaşım modellerinin, Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinde ayrıcalıklı bir yeri olduğuna değinen Prof. Dr. Tatlıdil, "Özellikle yaşam boyu eğitim anlayışı içinde üniversitelerin öğrencilerine yeni eğitim programları sunmakla kalmayıp, aynı zamanda üniversite mezunlarının çalışma alanlarına yönelik eğitim programları hazırlamaları gündeme gelmelidir. Değişen pazar koşullarının gereksinim duyduğu insan kaynağının hazırlanması, başta üniversiteler olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğunda olmalıdır" dedi.

Üniversite gençliğinin de her yıl giderek kaybolan klasik mesleklerin yerine, ortaya çıkan yeni meslek ve çalışma alanlarını tercih ederek, girişimci yönlerini ortaya çıkarması gerektiğini savunan Prof. Dr. Tatlıdil, "Özellikle yaşam boyu eğitim anlayışının temel felsefesi olan değişen dünyaya uyum kadar değişen dünyanın ortaya çıkarttığı yeni ihtiyaçları karşılayacak çabalar içinde olmak zorundadırlar. Gelişen dünya pazarı içinde Türk ekonomisinin gelişmesi sadece yaratılan büyüme hızıyla değil, çalışan işgücünün istihdam oranlarının genişlemesi ile sürdürülebilir bir ekonomiyle şekillenmektedir" diye konuştu.

Ulusal ve yerel bütçelerden insan kaynağının yeniden yapılandırılması konusunda üniversitelerin Ar-ge çalışmalarına ve insan gücünün nitelik kazandırılması uğraşına katkı sağlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tatlıdil, şöyle devam etti:

"Aynı zamanda AB fonlarından Ulusal Ajans kanalıyla projeler bağlamında destek fonları kazandırılmalıdır. Yine üniversitemizde olduğu gibi sanayi hizmet sektörleri ve üniversiteler arasında eşgüdüm sağlanmalı, ortak projeler üretilmelidir. Gençliğin istihdam alanlarının genişletilmemesi ve ekonomide etkin güç olarak kullanılmaması genç nüfusun sadece umutlarını ve topluma duymuş olduğu güveni kaybetmesine neden olmaz. Aynı zamanda sosyal yaşamda barış ve huzurun bozulmasına da neden olmaktadır. İşsizliğin oluşturduğu sorunlar sadece ekonomide sınırlar getirmekle kalmaz. Aynı zamanda üretken nüfusun tüketici konuma düşmesi, sosyal ilişkiler arasındaki sağlıklı etkileşimi de olumsuz etkiler."

Türkiye'nin güven ve barış içinde dünya ile bütünleşmesinin yolunun tam istihdam kabiliyetinin yaratılması ile mümkün olacağını vurgulayan Prof. Dr. Tatlıdil, "Üniversiteler fildişi kulelerinden çıkıp, toplumsal sorumluluklarını yerine getirecek yeni programlar üretmeli, içinde bulundukları bölge, ulus ve dünya ile bütünleşecek yeni değerler yaratmalı, küresel bazda yaratılan değerler paylaşıma sunulmalıdır" dedi.

En Çok Aranan Haberler