BİZE ULAŞIN
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Washington yönetiminin Türkiye'ye yaptırım uygulama kararında en çok etkili olan isimlerden biri olarak gösteriliyor.
Muhafazakar siyasetin en etkili isimlerinden biri olan Pence'in ideolojik anlayışında din ve muhafazakarlık önemli rol oynuyor.
59 yaşındaki Pence'in Başkan Donald Trump tarafından yardımcısı olarak seçilmesi birçok kişi için sürpriz bir karar olarak nitelendirildi.
Bugün Cumhuriyetçi Parti çatısı aslında siyaset yapıyor olmasına karşın Pence aslında Demokrat bir aileden geliyor.
Indiana eyaletinde İrlandalı Katolik bir ailede büyüyen Pence, kendisine en çok ilham veren isimler arasında bir suikast sonucu öldürülen John F. Kennedy de var.
Ancak zaman içerisinde muhafazakar görüşler benimsemeye başladı.
Bir süre muhafazakar ve sağcı bir radyoda program yaptı. Daha sonra Kongre'ye seçildi ve 2013 yılında da Indiana eyaletinin valisi oldu.
Başkan Yardımcılığı'na gelmeden önce 16 yıl boyunca seçilmiş makamlarda görev yaptı.
Cumhuriyetçi Parti içinde hem yönetim kademesiyle hem de seçmenle arası iyi bir siyasetçi olarak gösteriliyor.
Partinin dengelerini en iyi bilen isimlerden biri olduğu düşünülüyor. Bir dönem Cumhuriyetçi Parti'nin daha da muhafazakar politikalar benimsemesi gerektiğini savunan Çay Partisi hareketine destek verdi.
Pence, daha önceki yıllarda verdiği mülakatlarda kendisini "evanjelik Katolik" olarak nitelendiriyordu.
Ancak Trump tarafından başkan yardımcısı olarak belirlenmesinin ardından kendisini, "sırasıyla bir Hristiyan, bir muhafazakar ve bir Cumhuriyetçi" olarak nitelendirmeye başladı.
Seçim döneminde ABD basını Pence'in yıllar içinde inanç kimliğini farklı şekillerde dile getirdiğini ve bunun tutarsızlık yarattığını yazdı.
Indiana'dan gazeteci Craig Fehrman, Washington Post'a yaptığı açıklamada, Pence'e bu konuyla ilgili sorular sorduğunda net bir yanıt alamadığını söyledi.
Fehrman, Pence'in her zaman evanjelik inancına geçişinin 1978 yılında üniversite birinci sınıftayken olduğunu söylediğini ancak bu tarihten sonra da Katolik Kilisesi'ndeki ayinlere katılmaya devam ettiğini belirtti. Fehrman, Pence'in üniversitedeki son senesinde rahip eğitimi almak için okullara başvurduğunu da aktardı.
Fehrman, Pence'in ne zaman, nasıl ve neden inanç değişikliğine gittiği yönündeki sorularının ise cevapsız kaldığını belirtti.
Pence, muhafazakar ideolojinin tipik bir temsilcisi olarak ekonomide devletin rolünün azaltılması gerektiğini savunuyor.
Valiliği döneminde de bazı tartışmalı adımlara imza attı.
Bunların başında da 2015 yılında çıkarılan Dini Özgürlüklerin Yeniden Tesisi Yasası geliyor.
Bu yasa, eyaletteki ticari müessese sahiplerinin eşcinsel evlilik gibi bazı düzenlemelere dini inançlarını gerekçe göstererek uymak istememe hakkı tanıyor ve dini gerekçelerle bazı düzenlemelere uymayanlara yasal bir koruma kalkanı getiriyordu.
Yasayı savunanlar bunun dini özgürlükleri güçlendireceğini söylerken, karşı çıkanlar ise bu düzenlemenin özellikle LGBT+ bireylere yönelik ayrımcılığı destekleyeceğini öne sürüyordu.
Başta Apple'ın CEO'su Tim Cook olmak üzere çok sayıda iş insanı, Demokrat Parti ve sivil toplum kuruluşu yasaya itiraz etti ve eylemler düzenlendi.
Pence, yasayı ancak bu düzenlemenin LGBT+ bireylere ayrımcılık uygulamak amacıyla kullanılamayacağına dair bir değişiklik maddesi eklendikten sonra onayladı. Pence, verdiği mülakatlarda yasanın ilk halini savunmaya devam etti.
Bu yasa, Pence'in ABD kamuyou tarafından tanınmasına neden oldu.
Aynı yıl düzenlenen Beyaz Saray Muhabirleri Akşam Yemeği'nde dönemin Başkanı Barack Obama da konuşmasında bu yasayla ilgili de espriler yaptı.
Obama, "Başkan Yardımcısı Joe Biden ile aramızdan o kadar su sızmıyor ki, Indiana'ya gitsek bazı yerlerde bize artık pizza bile satmazlar" dedi.
Pence'in imza attığı bir diğer tartışmalı düzenleme de kürtajla ilgili. Pence döneminde onaylanan yasayla fetüste bir engel tespit edilmesi halinde kürtaj yapılması yasaklandı. Bu, ABD'de eyalet düzeyinde var olan en sıkı kürtaj düzenlemeleri arasında yer alıyor.
Donald Trump ve Mike Pence'in farklı karakterlere sahip bir ikili olduğu söyleniyor.
Mike Pence, Trump'ın "fevri" olarak nitelendirilen bazı tavırlarının aksine daha titiz davranan ve adımlarını atmadan önce iyice ölçüp biçen biri olduğu ifade ediliyor.
Pence, yönetimde etkili olan bir başkan yardımcısı.
Şubat ayında Avrupa Birliği'ne (AB) güvenlik ve ticaret konularında işbirliğinin devam edeceği taahhüdünü verdi.
Nisan ayında da Güney Kore'ye ziyareti sırasında Kuzey Kore'den gelen tehditlere cevaben Suriye ve Afganistan'daki askeri operasyonların Trump'ın kararlılığının sınanmaması gerektiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Son olarak, Türkiye'ye yaptırımlar konusunu da gündeme getiren ilk üst düzey yönetici oldu.
Mike Pence, Brunson'ın tutukluluğunun ev hapsine çevrilmesinin ardından Türkiye'ya yaptırım uygulanacağını söyledi.
Pence, "Bu hafta Brunson'un cezaevinden ev hapsine geçirilmesini sevinçle karşıladık. Hem Brunson ile hem de eşiyle konuştum, Brunson evine dönmek istiyor. Brunson serbest bırakılmalı ve ABD'deki evine dönmesine izin verilmeli" dedi.
Eşi Karen ile 1985 yılından bu yana evli olan Pence'in üç çocuğu var.
