Satı Kaya: Öncelikle kendinizi bize anlatır mısınız?. Mesleğiniz nedir? kendinizi ne olarak tanımlıyorsunuz, bir yazar mı, fikir adamı mı, yoksa bazı mahkeme kayıtlarında da yer aldığı gibi bir suç örgütü lideri misiniz?
Adnan Oktar: 22.2.1956'da Ankara'da doğdum, ilk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da yaptım, 1979'da İstanbul Güzel Sanatlar'a geldim, iç mimari bölümünde 1983'e kadar okudum, sonra felsefe bölümüne geçtim, ancak anarşi, terör ve kitaplarımın acil olması nedeniyle bıraktım.
ÇETE LİDERİ Mİ?
A.O: Evet bir çete suçlaması oldu ama ben insan öldürmedim, can yakmadım, kan dökmedim, ben bir yazarım, sevgi insanıyım, şevkat insanıyım, muhabbet insanıyım, zaten savcımız mahkemede, polis zoruyla, şiddettle alınan ifadelerin yanımızda avukat bulunmadığı için de geçersiz olduğunu, hatta mahkemenin bize daha önce çete iddiasından beraat verdiğini belirtip beraat istemişti. Ancak, mahkeme böyle bir kanaatte değildi, sen çete liderisin dedi ben de saygıyla kabul ediyorum. Ancak, çete lideri değilim asla kabul etmem. Saygılıyım, herkesin de mahkeme kararına saygılı olmasını beklerim
SK: Son olarak yargılandığınız ve çete lideri olduğunuz suçlamasıyla 3 yıl hapis cezası aldığınız davada Yargıtay onaması olursa yine hapis süreci başlayacak
AO: Gider şerefle yatarım, taşı toprağı bizim, ha bizim evimiz ha orası farketmez
SK: Mahkeme süreci de tartışmalı oldu, heyetten çekilenler oldu, mahkeme üyelerine sizin de baskı yaptığınız belirtildi
AO: Mahkeme kendine baskı yaptırmaz, devletin en güçlü organlarından biri, polis emrinde, savcı emrinde, mahkemenin gücü var, hemen müdahale eder, böyle bir iddia yersiz, bu kim yaparsa karşılığını alır,
SK: Siz baskı yapmadıysanız mahkeme heyeti neden çekilmiş olabilir?
AO: Mahkeme bizim gösterdiğimiz delilleri haklı buldu, haklı bulmasa çekilmez, yoksa reddeder kabul etmezdi
"ÖCALAN KADAR TEHLİKELİ Mİ?
SK: Eski İçişleri Bakanlarından Sadettin Tantan bir konuşmasında sizin için Öcalan kadar tehlikeli biri demişti.
AO: Evet demişti ama PKK için, komünistler için büyük tehlikeyim, onlar için fikri en büyük tehlikeyim, bakanın dili sürçtü benim kanaatim onu demek istiyordu, ben büyük Türkiye için Türk-İslam birliğini savunan bir insanım
300'Ü AŞKIN KİTAP NASIL ORTAYA ÇIKTI? HARUN YAHYA KİMDİR?
SK: Kitaplarda kullandığınız Harun Yahya isminin anlamı nedir?
AO:Harun Yahya iki peygamberin ismi. Biri Hz. Musa'nın yardımcısıydı, biri İsa'nın yardımcısı, ben de peygamberimizin dinine yardım eden ümmetten biri olarak o vasfı tasıyan biri olarak o ismi aldım
SK: Kaç kitabınız var?
AO: 300'ü aştı
SK: 300 çok yüksek bir rakam bu kitapları tek başınıza mı hazırlıyorsunuz?
AO: 30 kişilik bir arkadaş grubum var onlar araştırmaları bana hazır getiriyorlar. Birçok bilgiyi yabancı dilden tercümeleri hazır getiriyorlar, Almanca, İngilizce, Fransızca eserlerden araştırmaları getiriyorlar, benim istediğim fotoğrafları getiriyorlar. Ben sadece yorum ve bağlantıları yapıyorum
SK: Kitaplarınız hep dini konularla mı ilgili?
AO: Hayır, din, felsefe, sosyoloji, biyoloji birçok konu üzerine
GENÇLER NEDEN AİLELERİNİ DEĞİL SİZİ TERCİH EDİYOR?
SK: Basında yazarlığınızın dışında başka konularda anılır oldunuz, sık sık gündeme geldiniz, 'etrafında zengin gençleri, yakışıklı erkekleri güzel kızları topluyor bir örgüt kuruyor' şeklinde yer aldınız, gençler neden sizi tercih ediyor, yanınızda olmak istiyor?
AO: Belki samimiyetim, belki dini samimi anlatır olmamdandır, hiçbir çıkarım olmuyor. Benim dünyada üzerime kayıtlı hiçbir malım yok, o etkili oluyor olabilir, bir de anlattıklarım doğru, ispat ettiğim konuları, yüzde yüz doğru konuları anlatıyorum, hayali konuları anlatmıyorum onun da büyük etkisi var. O iddialara gelince, bu tarz çalışma yapan insana, masonluğa, komünizme, PKK'ya, vahşi kapitilimze, faşizme, emperyalizme Ergenekon tarzı örgütlere karşı mücadele eden insana eline sağlık demezler , suikast düzenler, hakaret eder, iftira eder, elindeki elindeki basın yayın örgütlerini kullanır, kamuyonunun sinir uçlarını yakalamaya çalışır, bu meyanda iddialarda bulunur, kamuoyunu, dindar insanları etkilemeye çalışırlar
SK: Sizi de bu şekilde mi ekarta etmek istiyorlar?
AO: Tabiki elinden gelen bütün imkanı kullanıyorlar, tabiki karşı taraf bir savaş yaptığı kanaitinde, onlar savaşta herşeyin mübah olduğuna inanıyor, iftira komplo dahil
SK: O zaman geniş bir çevreyi karşınıza almış durumdasınız, masonlar, komünistler v.s, siz nasıl mücadele ediyorsunuz sadece kitaplarla mı?
AO: Allah ayakta tutuyor, ben onlara karşı fikri mücadele veriyorum, nezakete, saygıya uygun, karşındaki insana değer veren fikri mücadedelede bilimsel değerleri esas alan mücadele veriyorum eserlerimde asla hakarete saygısızlığa rastlayamazsınız
SEKS KASETLERİYLE GÜNDEME GELDİ
SK: Siz mücadele veriyorum derken, kaset olayları gündeme geldi, sizin tehdit, şantaj gibi yöntemleri kullandığınız, bu şekilde çalıştığınız iddia edildi
AO: Evet bir bayanın öyle bir iddiası oldu, benim ve arkadaşlarımın elimizde uzun namlulu silahlarla tehdit etiğimiz yatağa yatırdığımız, uygunsuz resimler çektiğimiz, benim de orada bulunduğum, kameralarla film çektiğimiz, kaseti ona karşı şantaj malzemesi olarak kullandığımız şeklinde. Ancak, mahkeme toplandı, o bayanın kaseti ile benim bulunduğum evin filmleri karşılaştırıldı, evin detaylı çekimleri karşılaştırıldı, evlerin uzaktan yakından alakası olmadığı ortaya çıktı, bunun gibi ayrıntılı detaylar görüldü, odada silahlı adamlar olmadığı odada sadece 2 kişi olduğu görüldü. Bunun bir komplo oludğuna mahkeme karar verdi beraat ettim ancak ağır ceza mahkemesinin bu kararına rağmen o bayan bana tazminat davası açtı ve mahkeme tazminata hükmetti ama buna da saygılıyım
BAV'IN AMACI NE?
SK: Çalışmalarınızı Bilim Araştırma Vakfı(BAV) çerçevesinde mi yürütüyorsunuz , siz mi kurdunuz bu vakfı, amacı ne, kitapları bu vakıftaki ekiple mi hazırlıyorsunuz?
AO: Ben fahri başkanıyım, Atatürkçü, milliyetçi, laik, ilerici, aydın, maneviyatçı, mukaddesatçı bir gençlik yetiştirmek, büyük Türkiye idealini savunmak, Türk-İslam birliğini savunmak gibi güzel manada geniş idealleri olan bir vakıf. Kitap hazırlamasında vakıf üyesi olmayan arkadaşlarda var
SK: BAV'a da operasyonlar düzenlendi, gözaltılar oldu, bunlarda size karşı hareketin parçası mı?
AO: Ben mücadele insanıyım, daha önce de bana karşı olaylar oldu, 10 ay akıl hastanesinde kaldım, en zor şartlarda 300 akıl hastası içinde yaşadım, 10 ay hücre hapsinde yattım, ama hep akıl hastası olarak lanse edildim, ama askeri hastane bunu bozdu, sağlıklı normal insan olduğmu belirten rapor verdi
MEHDİ'NİN TARİFİ BANA UYUYOR
SK: Bir dönem de mehdilik iddiaları gündeme geldi. Bir konuşmanızda "ben mehdiyim demiyorum ama ortaya çıkan mehdi tarifi bana uyuyor demiştiniz"
AO: Ortaya çıkan rivayetler doğru tarif bana tıpatıp uyuyor ama bu uyuyor diye çıkıp ben mehdiyim diyemem kim derse dinden çıkar, bu mümkün değil. İmtihan dünyasındayız, vahiy gelip peygambere masumluğu açıklanmadıkça peygamber dahi böyle bir ifadede bulunamaz, mehdi bir peygamber değil, allahın kuludur.
SK: Hiç tehdit aldınızmı?
A.O: 9 kez silahlı suiskate uğradım, çok tehdit aldım, dolaylı dolaysız hala da devam ediyor
SK: Özel güvenliğiniz var mı?
AO: Arkadaşlarım yanımda o yeterli oluyor
SK: İdealiniz Türk-İslam birliği mi?
AO: Tabi, ömrümün sonuna kadar bu ideal için mücadele edeceğim, ister olsun ister olmasın mücadele edeceğim
SK: Evrim teorisine karşı "hızlı yaratılışçılık"ı savunuyorsunuz bunu biraz açar mısınız?
AO: 100 milyon yeraltından fosil çıkarıldı, hepsi yaratılışı ispat eder mahiyette, bu insanlardan gizlendi, biz bunun bir kısmını amatör arkadaşların koleksiyonlarından topladık halkımıza sunduk, sergiler açıldı, halk gördü ki, hiçbir hayvan değişikliğe uğramamış. 150 yıldan beri insanları kandırdılar, bu şeytanın büyük oyunu, ayrıca bir proteinin tesadüfen meydana gelmesi bilimsel olarak imkansız, herhangi bir kitabın oluşması bir kova mürekkebin yere düşmesiyle oluşmazsa proteinlerde öyle oluşmaz, çok karmaşık bir yapısı var, bu bir aldatmaca, proteinler tesadüfen meydana gelemez diyemiyorlar. Ara fosil yok mesela, hepsi mükemmel gelişimini tamamlamış varlıklar. 150 yıldan beri ara canlıya rastlanamadı ama darwinist dünya diktatörlüğü bunu zorla insanlara dayatmaya çalışıyor. Dünya devletlerinin yüzde 95'in de darwinizmin resmi koruması altında hiçbir ideoloji böyle koruma altına alınmamıştır. Türkiye'de bir profesör dışarıda bir kitap hazırladı görevinden alınması için bu yetti, muazzam bir baskı politikası var, bu şaşırtıcı birşey.
"SARKOZY VE BLAİR'İN GÖRÜŞLERİNİ DEĞİŞTİRDİM"
SK: Siz de buna karşı tartışma yaratan kitap Yaratılış Atlası'nı mı hazırladınız, anladığım kadarıyla kitabı her yere gönderdiniz, yurt içi ve yurt dışına
AO: Kitap az sayıda ama hemen hemen her yere gitti, Fransa tam anlamıyla bu konuda ikna oldu, Sarkozy'nin görüşleri değişti, Tony Blair'in eline gitti onun görüşleri değişti, özellikle yabancı basında müthiş ifadelerle bunu açıkladılar, tam sansasyon oldu.
SK: Siz kitabı gönderdikten sonra mı görüşleri değişti?
AO: Tabi, tabi, bunu söylüyorlar zaten, Alman basını: Kitabın gençlere kuvvetli darbe etkisi yapacağı düşünülüyor, Hollanda: Büyük tufan yaratacak, Belçika: Yaylım ateşine benzetiyor, Polonya: Şok etti, İtalya: Elveda Darwin gibi başlıklar kullandı
SK: Sarkozy'i bile fikirlerini değiştirdi diyorsunuz, nasıl anladınız bunu?
AO: Sarkozy'nin önce ve sonraki konuşmaları arasında muazzam fark var. Tony Blair hem darwinist hem sosyalist solcu idi. Blair: dini inancın önemini anlamadan çağdaş dünyayı anlayamazsınız, dini koruyun ve onun iyilik için bir güç olmasına yardım edin diyor. Blair ropörtajında akşamları kuran okuduğunu ve ünlü sanatçılara kuran hediye ettiğini söylüyor (basından bu)
Sarkozy ise: Acılara din değil dinsizlik neden olur, her insanın düşüncesinde ve kalbinde var olan yüce allahtır, insanı esir kılmayan özgür kılan yüce allahtır, insanların ölçüsüz kibrine karşı tüm farklılıkların örtesinde insanlara alçak gönüllük sevgi barış ve kardeşlik mesajı veren allahtır diyor.
SK: Size bu konuyla ilgili dönüş oldumu yurtdışından, örneğin Sarkozy veya Blair aradılar mı?
AO: Tabi oldu, ama isim vermeyemim yakışık almaz, İngiltereden kraliyet ailesinden mektuplar aldım, Chirac'tan aldım, bizzat imzasıyla geldi, o da çok dindar, dinler arası diyalog vakfı kurmuş. Chirac'ın görüşleri değişti, Tony Blair inanç vakfı adlı bir vakıf kurdu
SK: Türkiye'de bu etkiyi yaptı mı sizce, Türkiye'de de dağıttınız mı, kimlere gitti kitap?
AO: Türkiye aslandır, Türkiye'de darwinizme inanmayanların sayısı yüzde 90, imanlı millet kahraman ordu var. Avrupa'da allaha inanma oranı en yüksek Türkiye'dedir
SK: Kendi içinizde de zaman zaman ayrılıklar, çatışmalar oldu, kızıl imamcılar grubu ortaya çıktı, bu olaylar devam ediyor mu?
AO: Genç insanlar, görüş ayrılığına düşebilir, dışardan etkilenebiliyor bazıları Edip Yüksel denen şahıs var örneğin ABD'de yaşıyor, onun görüşleinden etkilendi, hür ve özgür insanlar kimi başka birinin görüşlerinden etkileniyor, saygı duyarım
SK: Yaratılış Atlası devam edecek mi?
AO: Bu 7 cilt, 3 cilt çıktı, 4. cilt çıkmak üzere 150 yılın kitabı,konuyu tam vurucu ve konuyu tam bitiren bir eser. 6-7 ay daha sürer. Bunun dışında peygamberler tarihini hazırlıyorum, kafataslarıyla ilgili ikinci bir çalışmam var,
NASIL GEÇİNİYOR?
SK: Geliriniz var mı, geçiminizi nasıl sağılyorsunuz ?
AO: Kendi imkanlarımla birşeyler kazanmaya çalışıyorum, kendi harçlığımı çıkarıyorum
SK: Şık giyniyorsunuz tercih ettiğiniz marka var mı?
AO: Versace ve Ferre. Dünyanın en kaliteli 2 markası olduğunu düşünüyorum
ATATÜRK HAYRANI MI?
SK: Atatürk'e bakış açınız, sizin için önemi nedir, Atatürk bazı çevreler tarafından dinsiz olarak gösterilir, dini bu kadar gündeme getiren biri olarak sizin görüşünüzü öğrenebilir miyiz?
AO: Atatürk milletinin aslanı, muhteşem bir insan, samimi dindar, Türk milletine çığır açtı, çağ atlattı, dini ruhunda derinliklerinde yaşayan bir insan, peygamber efendimize derin saygısı vardır, allaha karşı müthiş bir muhabbeti var, tanınmış ünlü hafızlardan arkadaşı var onlara akşamları kuran okutur, ünlü alimlerle araştırmaları olmuştur. Vefaat ettikten sonra bir insanın arkasından laf söylemek yakışık almaz icraatları ortada. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurmuştur, Elmalı Tefsiri'ni yapmıştır, en geçerli hadis kitabını tefsir ettirmiştir, çok iyi hizmetleri olmuştur, yabancı işgalinin kalkmasına allah onu vesile etmiştir, bu kadar başarısı, hayrı olan insana arkasından yakışıksız söylemek hem günah hem çirkin
SK: Bir gününüz nasıl geçiyor, sokağa çıkar mısınız, halk arasında dolaşır mısınız?
AO: Sokağa çıkarım tabiki birkaç arkadaşım oluyor yanımda tek başıma olmuyorum ama mağazalarda tek başıma oluyorum, halkın arasına girmekten hoşlanıyorum, Ama milletime birşey olmuş, çocukluğumda insanlar daha neşeliydi buna birşey yapalım basında hükümette bir tedbir alalım, bizim milletimizin neşesi kaçmış, eskiden şık giyinirler, herkes birbiriyle dost ahbap olmaya çalışırdı, birbirine sevgiyle bakardı, şimdi herkes kendi derdinde gibi görünüyor, bizim milletimiz normalde sevgi doludur, bu aslında milli sorun.
SK: Ekonomik zorluklar mı onları o hale getiriyor?
AO: Fakir insanlar da mutlu olabiliyor, başka nedenler var bence, milletim neşeyi sevinci hak ediyor
HANGİ PARTİYİ DESTEKLİYOR, KİME YAKIN?
SK: Siyasi kimliğiniz nedir, hangi partiye yakınsınız?
AO: AKP, MHP, BBP, Saadet partisi...bunların hepsi
SK: AKP'yi iktidarda nasıl görüyorsunuz, bu krizde tüm tedbirleri aldı mı sizce?
AO: Samimi görüyorum, daha ne yapsınlar anlamıyorum, bir insanın gücünün yettiği neyse gayret ediyorlar, yapılan suçlamaları zorlama görüyorum, suni görüyorum, kim olursa olsun iktidarda bu olur...tabiki eksikleri yanlışları olabilir ama samimi görüyorum, yıpratıcı faaliyetleri doğru bulmuyorum. Bir fikri olan varsa uzmanlardan profesörlerden, siyateçilerden bunu hükümete söylemesi lazım, şunu yapalım Türkiye rahatlar demesi lazım kimsenin birşey söylememesi durumunda hükümet te kendi bildiği kadarını yapar
O EVİNDE FİKRİ İKTİDARDA
SK: Aktif olarak siyasette yer almayı düşündünüz mü, söylediğiniz partiler veya bunun dışında bir oluşum içinde?
AO: Yok ben evimde olurum benim fikrim iktidarda olur, hakikatende fikrim sürekli iktidarda oldu, mesela Türk-İslam birliğiyle ilgili olarak 6-7 aydan beri yoğunlaştık bu süre içinde Türk-İslam birliği konusunda, kafkas birliği, doğalgaz boru hattı projesi toplantıları seri olarak birbiri ardına yapıldı, Abdullah Gül'ün Ermenistan'a gidişi gibi. Ermesinstan'da Türk-İslam birliği arasında yer alması gereken ehlikitap olan bizim kardeşlerimizdir
SK: O zaman Gül'ün Ermenistan'a gidişini doğru buldunuz
AO: Evet, çok isabetli oldu, onlar bizim canımız kardeşimiz, bizi suni olarak ayırdılar, sanatçılar bilimadamları, paşalar çıkıyordu, Osmanlı döneminde onlar bizim parçamızdı, milleti sadıka yani sadık milletti. Ama darwinizm ortaya çıktıktan sonra faşist kafa, komünist kafa, egoist kafa ortaya çıktı, bu çatışma teorileri ortaya çıktı, bütün bu olaylar sunidir, hiçbir Ermeni insanı asıp kesmek istemez, masonlar bunları zorlayarak küçük bir grubu zorlayarak bunları yaptırdılar ve bütün Ermenilere mal ettiler. çatışma ortamı ortaya çıktı, çok güzel bir ülkedeyiz, milletim birbirini sevsin, insanlarımız güzel mutsuz olacağımız birşey yok, sağcı, solcu alevi, kürt ,laz çerkez bu ayrımı bıraksınlar bütün aleviler çok mükemmel insanlardır, sunniler titizdir, caferiler nezih insanlardır, kürtler canımız çiğerimiz kardeşlerimizdir,herkesin fikrine saygı duyulsun büyük Türkiye idealinde birleşelim, Türk-İslam birliğini oluşturalım huzur içinde yaşayalım bu sistemde herkes çok rahat edecek, solcular, ateistler, Ermeniler, Rumlar herkes çok rahat edecek, herkes birinci sınıf insan olacak. herkesin lehine olur.
SK: Türk-İslam birliği bizi Avrupadan koparır mı?
AO: Hayır Avrupa'nın lehine olan birşey ,Türk-İslam birliğinin lideri olan Türkiye AB'ye girerse bu Avrupanın ihyası demektir, süper huzura kavuşmaları, süper zengin olmaları demektir
SK: Tüm sorunların temelinde darwinizmi görüyorsunuz
AO: Evet, tabiki
LİDER KADROYLA GÖRÜŞMEM, BİR ALTIYLA MUHATAP OLURUM
SK: AKP ile dış politika, dini konular v.s. görüş alışverişinde bulunurmusunuz?
AO: Ben lider kadroyla doğrudan bağlantıdan kaçınıyorum, ben bir alt kademe veya bir daha alt kademeye görüşüm varsa iletirim, ama onun dışında görüşmekten kaçınırım
ERGENEKON'U 10 YIL ÖNCE BEN BİLDİRDİM
SK: Ergenekon denen ve sağdan soldan tüm çevrelerden insanları içine alan bir örgüt çıktı ortaya, sizce gerçekten böyle bir oluşum var mı yoksa bazı çevreler tarafından yaratılan bir oluşum mu?
AO: Ben bunu 10 yıl önce bildirmiştim, böyle bir yapılanma olduğunu kitaplarımda da yazmıştım,
SK: İsim vermişmiydiniz, ilk telaffuz eden siz miydiniz Ergenekon diye?
AO: Evet, Ergenekon demiştim, bu ittihat terakki döneminden beri var, Osmanlının son dönemlerinde dişini gösteren bir örgüt, gizli komünistlerdi devletin bütün gizli noktalarını tuttular, milliyetçiyiz, türküğü savunuyoruz diye ortaya çıktılar. Tabi güzel bir düşünce olduğu için halkın gözünden kaçtı, aslında gizli komünistlerdi sonraları kan dökerek bu gizli yüzlerini ortaya çıkardılar, kan döktüler, şiddet kullandılar komünist yüzleri, darwinist yüzleri ortaya çıktı. Nihat Erim'in öldürülmesinde, Menderes'in asılmasında, PKK'nın kuruluşunda, PKK'nın şiddet politikasını artırmasında etkileri oldu, terör örgütünü oluşturdular. Niçin yapıyorsun vatan millet için yapıyorum diyorlardı, ancak allah korudu kahraman ordu imanlı millet tavır koydu bu odağı durdurdular, böyle gizli komitenin varlığına hadisler de buna işaret ediyordu bilinen bir gerçekti, hadislerde böyle bir oluşum olacağı ve Türklük perdesi altında faaliyet göstereceklerini Said Nursi çok detaylı anlatıyordu, ve sonra bunun dağılacağını anlatıyordu. Şu anda da milletin kesin tavrını devam etmesi gerekiyor, askerimize polisimize, savcımıza mahkemeye tam anlamıyla destek olması gerekiyor, bu örgüt durdurulsun, devlet sonra istiyorsa afda çıkarabilir ama bu örgüt şuan durdurulsun
SK: Tamamen ortadan kaldırılabilir mi, bir görüş var "gündeme geldi ama bir süre sonra üstü kapatılacak gündemden düşecek" diye bu olabilir mi?
AO: Biraz zor, bu müthiş kan dökücü bir örgüt, binlerce aydınımızı öldürdü, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar, Nihat Erimler, Bahriye Üçoklar, Gün Sazaklar gibi, önü arkası yok, sağdan ve soldan yüzlerce binlerce aydınımızı öldürdü ve öldürmeye de devam edeceklerdi, gözü dönmüş kan dökücü örgüttü . Şeytanın etkisindedirler
SK: Çok da farklı çevrelerden biraraya gelmiş insanlardan oluşan bir örgüt, bu kadar birbirine zıt görüşteki insanlar bu kadar kuvvetli bir bağla örgüt kurabilirler mi?
AO: Şeytanın etkisindedirler. Şeytani bir örgüt. Masonluğun etkisini görüyoruz, asıl patronları masondur, komunistlerde mason olabiliyor, en uç milliyetçi bir insanda mason olabiliyor, her dinden insan mason olabiliyor, mu masonik bir örgütlenme. Agarta isimli şeytanın yeraltı dünyasını anlatan bir inanç içindeler, psikopatça, delice bir yapılanma, bence yok edilecekler, çünkü ne milletimiz ne devletimiz rahat eder. bunlar şeytani inançlarını kaybettiler yıkılacaklar, bunların inancı darvinizmdi, bu inançsızlıkla devam edemezler, komünizimde öyle inancını kaybeti o yüzden gücü yetmiyor.
Ergenekon Türkiye'nin beynindeki urdu, başarılı bir operasyonla asıl ur alındı. Şu an o urun kökleri kazınıyor. Köklerin temizlenmesi zaman alabilir fakat ciddi darbe vuruldu, bundan sonra faili meçhul falan yapamazlar, yapamayacaklar da belki ölmedik, ayaktayız diye birkaç eylem yapabilirler fakat gittiçe gücünü kaybedecekler, çünkü inançlarını kaybettiler, darwinizmin olmadığı yerde Ergenekon olmaz. Bu yaratılış atlasından sonra özellikle en güvendikleri kendi kalelerinde bile yok oldular. İngiltere kalesiydi, Fransa kalesiydi darvinizmin yerle bir oldular. Türk-İslam birliği oluşacak, Türkiye bölgenin en büyük devleti olacak, 10 yıl içinde bu olur. Azerbeycan'la, Suriye'yle, ırak'la birleşme olacak, bunlar peş peşe çorap söküğü gibi gelecek. Ermenistan'da Gürcistan'da bu birlik içinde yerini alacak
SK: Hata yaptım dediğiniz birşey var mı, ya da kendimi anlatamadım insanlara dediğiniz durumlar?
AO: Ben kendimi sürekli eleştiririm, kendimi tanıtamamam sonucunda meydana gelen mağduriyetim, çektiğim çile iftiharımdır, damgalanmam, kanuni haklarımın alınması, hapis yatmam, tımarhanede eziyet görmem, ayağımdan zincirle bağlanmamdan iftihar ederim, allah için her türlü zorluğa katlanırım. Tabiki insanım hatasız kul olmaz, ama çok vicdanlıyım, çok merhametliyim, 4,5 yaşımda bile çok insancıl davranırdım, vicdanen rahatsız olacağım şeyden kaçınırım
SK: Uzun zamandır kamuoyu sizi tanıyor ama hiç yaşlanmıyor gibisiniz
AO: İman bereketiyle dinç kalıyorum
SK: Hobileriniz neler?
Hobilerim çok, hayvanların hepsini seviyorum, çok evcil hayvanım, var, kediler, köpekler, tavşanlar var, kuzular, tavuklar, horozlar kaplumbağa var, beni tanırlar görüncü koşarak gelirler
GENÇLERİN AİLELERİ KARŞI GELİYOR
SK: Sizin yanınıza gelen gençlerin aileleri tepki gösteriyor, "bizlerden kopuyorlar, ailelerine iftira atıyorlar" diye çocuklarını suçluyorlar. Bu gençler aileleri niye karşılarına alıyorlar, siz insanlara allah sevgisi verdiğinizi iddia ediyorsanız bu tepki niye, sizin yanınıza gelip sevgiyi şevkati buluyorlarsa aileleri niye bu kadar karşı çıkıyor?
AO: İnsanlar sevgi, şevkat muhabbet ararlar nerede bunları bulursa oraya giderler, bunlar 45 yaşında insanlar, 35 yaşında insanlar, şuuru açık, birkaç üniversite bitirmiş birkaç dil bilen kolej mezunu insanlar. Diyorlar ki, eve gittiğimizde şiddet görmek istemiyoruz, odalara kapatılmak istemiyoruz, biz eve gittiğimizde özgür bırakırlarsa, can güvenliğimiz sağlanırsa, görüşürüz, hakaret eder, kaçırmaya kalkarsa görüşmeyiz diyorlar
SK: Sizin yanınıza gelip ailesini tamamen dışlıyorlar mı, aile sevgisi kıskanılacak birşey mi?
AO: Birçok arkadaşım var aileleriyle görüşüyor, içiçe, ben aileleri seviyor onlara yardım ediyorum, yardım ediyoruz ailelerine de maddi ve manevi yardım yapıyoruz elimizden geldiğince, en zor anlarında yardım ediyoruz, hastaneye yatıyorlar, gecenin 2'sinde 3'ünde kan vermek için sıraya giriyor arkadaşlarımız, gerektiğinde yurtdışına gönderiyoruz. Bazı aileler şiddet uygulamaya yatkın, baskıya yatkın, buna karşı çocuklar nefsi müdafaya geçiyor. Aileleriyle görüşmeleri bizim için şeref olur, nimet olur, kim böyle birşeyi istemez. Ben onların evine gideyim görüşeyim onlar gelsin sevinirim, ben yaşlıları severim, acırım, çoğu zaman kendi çocukları yardım etmiyor biz yardımcı oluruz.
SK: Türban tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?
AO: Niçin bu kadar rahatsızlar bu çocuklardan, çok sevimliler kapalı hanımlar, hanım hanımcık küçük minik kediler gibi pıtır pıtır gidyorlar, bunlar niye risk olsun, hoşuna gidiyorsa kapansın, dini gerekçelerle kapanır veya hoşlanmadığı bir yer vardır, saçını kulaağını göstermek göstermek istemez kapansın, ben çocukluğumdan beri vardır başörtüsü, o kızlar istese bellik kıyafet giyip siyasi simge de oluşturabilir, bunu böyle büyütmemek lazım
SK: Başı kapatmak islamın bir gereği mi, zorunluluk mu?
AO: Kuranda var tabi, hadislerde var, ehli sünnet inancında bu var, örtmeyen insan dinsizdir, imansızdır anlamına gelmez, başı açıkla kapalı benim için aynı saygı duyarım farkı yok. Ama hepsi benim milletimin insanları, kusursuz dindar çok zordur dünyada, başı örttü mükemmel, örtmedi mükemmel değil böyle bir inancım yok,
SK: Korktuğunuz bir şey var mı?
AO: Bir tane..allah korkusu