William Dalrymple
Kandehar, Afganistan
Geçen Ramazanda, Afganistan Devlet Başkanı Hamit Karzai'nin büyüdüğü yerleri görmek için Kandehar'ın dışındaki çorak arazilere gittim. Başkan'ın kardeşi, Mahmut Karzai'nin misafiriydim.
Karz kasabasına doğru ilerlerken bana "Buralar, tahmin edebileceğinin de ötesinde değişti" dedi. "Bu camiiyi hatırlıyorum. Eskiden Hamit ile orada oynardık. Ama evimiz nerede?"
Şoför durduğunda Mahmut, "Burası mı? Hayır, burası olamaz" dedi.
Arabadan kurumuş çamurlu bir düzlüğe çıktık, etrafımızda çamur ve tuğladan yapılmış barakalar vardı. Mahmut oradaki bir düzlüğe tırmanınca, korumaları hemen etrafa yayıldılar.
Mahmut "Şoför haklı, burası bizim evimiz" dedi ve oradaki boşluğa selam verdi.
Ona ne olduğunu sordum.
"Ruslar" diye cevap verdi.
"Neden?"
"Mücahitlerin safında öne çıkan her aşiretin evi yıkıldı. Şuradaki evlerde kuzenlerim yaşardı. Bizim evimizin Sovyet hükümeti tarafından tahrip edildiği gece, kuzenlerim de sıraya dizilmişlerdi. Sonra hepsini vurdular. Her birini."
Sovyetlerin Afganistan'dan çekilmesinin 25. yıldönümündeyiz ve belki de bugün Sovyet ve Amerikan müdahalesini karşılaştırmak için iyi bir gün.
Yüzeysel baktığımızda, her iki müdahale de çok farklı görünüyor. Sovyetler, imparatorluklarını büyütmek için gelmişlerdi, Batı ise, bize söylendiği kadarıyla, 11 Eylül saldırıları sonrası terörizmin kökünü kazımak ve demokrasi getirmek için müdahale etmişti. Ancak yine de iki müdahale arasında rahatsız edici benzerlikler var.
Hem Ruslar hem de Amerikalılar, Afganistan'a rahatça gireceklerini, dostane bir hükümet kuracaklarını ve bir yıl içinde çıkabileceklerini düşünüyorlardı. Ama her iki ülke de uzun ve masraflı bir savaş çıkmazına girdi ve sonunda her ikisi de Afganistan'dan uzaklaşmak zorunda kaldı.
Maliyet: Sovyetler'e 2 milyar, ABD'ye 700 milyar dolarSovyet müdahalesi, bugünlerde 100 bin ölümle sonuçlandığı tahmin edilen Amerikan müdahalesine kıyasla daha kanlıydı, 1,5 milyon kişi ölmüştü. Ancak Amerikan müdahalesi, Sovyetler müdahalesinden çok daha masraflıydı. Sovyetler müdahalede yaklaşık 2 milyar Amerikan Doları (yaklaşık 4.4 milyar TL) harcarken, Amerikalılar 700 milyar Amerikan Doları'ndan (yaklaşık 3 trilyon TL) harcadılar.
Üstelik son müdahalede, tartışmalı da olsa çok daha az bir kazanım sağlandı. 25 yıl önce Sovyetler Afganistan'dan çekildiğinde, görece Sovyet yandaşı bir rejimi sürmekteydi. Bu rejimi sürdüren Muhammed Necibullah hükümeti, Sovyetler silah yardımını kesene kadar dört yıl boyunca devam etti.
13 yıl sonra Batı, El-Kaide'yi yok etmek ve Taliban'ı yerinden etmek için Afganistan'a müdahale ettiğinde, ne Amerika ne de müttefikleri hiçbir hedeflerini tam anlamıyla gerçekleştiremediler.
El Kaide'nin geride kalan güçleri Pakistan sınırlarına ve diğer başka yerlere çekildi. Taliban'ın Güney Afganistan'daki etkisi yüzde 70'e yükseldi. Bu oranın, Amerikan ve İngilizler bu sene içinde askerlerini çektiğinde daha da yükselmesi bekleniyor.
Bu savaşın bir örneği daha var. Son beş yıldır, 1839-1842 yılları arasında geçen I. İngiliz-Afgan Savaşı'nın tarihini yazıyorum.
Kitap, bugüne kadar Batı'nın muhtemelen Doğu'da yaşadığı en aşağılayıcı askeri yenilgiyi anlatıyor. O dönemin en güçlü devletinin tüm ordusu, az silahlanmış kabile üyeleri tarafından tamamen yok ediliyor.
Kabil'den Celalabad'a geri çekilirken, 6 Ocak 1842 tarihinde 18,500 kişinin boşalttığı İngiliz karargâhından yalnızca bir İngiliz vatandaşı kurtulabildi. Yardımcı cerrah olan Dr. Brydon, altı gün sonra Celalabad'a ulaştı.
Bugün devam eden savaşla 1840'lardaki savaş arasındaki benzerlik ise oldukça çarpıcı. Aynı şehirlerde, aynı dili konuşan yabancı askerı kuvvetler karargah kuruyorlar ve aynı tepe ve yollarda saldırıya uğruyorlar.
Bir zamanlar bizim de kuklamız olan Şah Şuja da, Devlet Başkanı Karzai'nin de mensup olduğu Popalzai'nin alt aşiretindendi. Muhalifleri ise, bugün Taliban militanlarının da geldiği Gilzai aşiretinden.
Bazen "Afganistan'ı ele geçirmek imkansızdır" denir, bu çok da doğru bir deyiş değil. Pek çok imparatorluk bunu başardı, Antik Perslerden Büyük İskender'e, Moğollardan Babürlere ve Kaçarlara kadar.
Ama ekonomik bir gerçek var, o da şu: Afganistan işgalinin bedelini Afganistan'a ödetmek imkansız. Tıpkı 1839'da İngilizleri kuşatan Emir'in dediği gibi Afganistan, "Sadece kayaların ve erkeklerin ülkesi".
Afganistan'a yönelik her türlü müdahale, çok az bir kazanç için para ve kan akıtacaktır. Tıpkı İngilizlerin 1842'de, Rusların 1988'de ve NATO'nun bu sene içinde yapacağı gibi, müdahale eden sonunda havlu atacaktır.
Ekim 1963'te İngiltere'de, Harold Macmillan başbakanlığı Alec Douglas-Home'a devrederken, bazı tavsiyeler de iletmişti.
Macmillan, Douglas-Home'a "Sevgili oğlum, Afganistan'ı işgal etmediğin sürece, kesinlikle iyi olacaksın" demişti. Ne yazık ki kimse aynı tavsiyeyi Tony Blair'e vermedi.
Görünüşe bakılırsa Hegel'in eski deyişi kanıtlanıyor, "Tarihten öğreneceğin tek şey, ne yazık ki hiç kimsenin tarihten hiçbir şey öğrenmediği."