AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AİHM'in Hazreti Muhammed kararına ilişkin, "Bunu çok önemli buluyoruz. Çünkü Peygamberimize ve peygamberlere hakaretin ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceğini düşünüyoruz." dedi.
Çelik, AK Parti MYK toplantısına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Tunceli'de hava şartları nedeniyle 2 askerin şehit olmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Çelik, şehit askerlere Allah'tan rahmet ailelerine de başsağlığı diledi.
Çelik, ilk gelen bilgilere göre donanım teçhizat konusunda zaten bir problem olmadığı gibi hava şartlarının aniden değişmesiyle askerlere ulaşamama problemi yaşandığını, 12 kişilik timden 2 askerin şehit olduğunu aktardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki açıklamalarına atıfta bulunan Çelik, Kılıçdaroğlu'ndan istismar değil, sağ duyu beklediklerini bildirdi. Çelik, "Burada donanım, teçhizat yoktur demek için Sayın Kılıçdaroğlu nasıl bir bilgiye sahip?" sorularını yöneltti.
Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına binaen "ben bunları gündeme getirmeyeyim mi?" dediğini aktaran Çelik, "Biz gündeme getirmeyin demiyoruz. Doğru bilgi ile gündeme getirin. Yalan söylemeyin, hele şehitler söz konusu olduğunda ise azami hassasiyet gösterin diyoruz." dedi.
Sosyal medyada dolaşan bilgilerin Kılıçdaroğlu'nun önüne "bilimsel bilgi" diye konduğunu belirten Ömer Çelik, çok basit bir şekilde öğrenebilecek bilgiyi, bilmeyen biriyle karşı karşıya olduklarını belirtti.
Burada Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği şekilde bir eksikliğin söz konusu olmadığını vurgulayan Çelik, gözden kaçan bir şey olmaması için de hem adli hem de idari soruşturmanın sürdüğünü, sonuçlarının da açıklanacağını bildirdi.
Kılıçdaroğlu'nun bu konuyu anlatırken, sık sık Mehmetçik ile bir araya geldiğini söylediğini de hatırlatan Çelik, Kılıçdaroğlu'nun bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile herhangi bir yarışa girmemesi tavsiyesinde bulundu.
Çelik, "Buradaki mesele şu, basit bir bilgiyle doğruya ulaşabilecekken neden spekülasyona giriyor ve neyi suçlamaya çalışıyor. Neden şehitlik meselesini bir siyasi istismar meselesi haline getiriyor? Bir başkası yapsa şaşırırsınız ama artık Sayın Kılıçdaroğlu yaptığı için kimse şaşırmıyor, maalesef huy edinmiş durumda." dedi.
- AİHM'in Hz. Muhammed ile ilgili kararı
AİHM'in Hazreti Muhammed'e hakaretin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği yönündeki kararının sorulması üzerine Çelik, bir Avusturya vatandaşının haddini aşarak Peygamber Efendimize yönelik hakarette bulunduğunu hatırlattı.
Bu şahsa önce yerel mahkemenin bir ceza verdiğini, ardından yüksek mahkemenin cezayı onadığını belirten Çelik, son zamanlarda Avrupa'da İslam düşmanlığının çok yükseldiği bir dönemde bu kararları takdirle karşıladıklarını vurguladı.
Şahsın bununla yetinmeyerek konuyu AİHM'e taşıdığını bildiren Çelik, AİHM'in de yerel mahkemeyi haklı bulduğunu aktardı.
Çelik, "Bunu çok önemli buluyoruz. Çünkü Peygamberimize ve peygamberlere hakaretin ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceğini düşünüyoruz." dedi.
AİHM'in verdiği kararın ve gerekçelerin önemli olduğunu ve içtihat haline gelmesi gerektiğine işaret eden Çelik, bunun sağlanması ile Avrupa'da İslam düşmanlığına karşı bir mevzi kazanılacağını bildirdi.
- İstanbul'daki dörtlü zirve
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla 27 Ekim'de İstanbul'da gerçekleştirilen dörtlü zirveye ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Ömer Çelik, bu buluşmanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun zamandır Suriye konusunda yürüttüğü kapsamlı diplomasini zirve noktalarından biri olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin Suriye'deki varlığı ile ilgili bazı ülkelerin "siz işgal peşinde mi koşuyorsunuz?" gibi geçmiş yıllarda hezeyanları olduğunu anlatan Çelik, Batı'nın ve bazı Arap ülkelerinin Türkiye'nin orada tamamen insani bir şekilde bulunduğunu gördüğünü vurguladı.
Bu zirve kararlarında Türkiye'nin önemli tezi olan Fırat'ın Doğu ile ilgili Suriye merkezli ve Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı yapılara karşı tutum alınacağı tavrının destek gördüğünü belirten Çelik, bunun Türkiye'nin hassasiyeti bakımından önemli olduğuna değindi.
Burada "DEAŞ'la mücadele" adı altında birtakım ayrılıkçı faaliyetlere destek verildiğini kaydeden Çelik, "Şu net şekilde görülmüştür, bunlara müsade edilmesi Suriye'deki siyasi çözümü zorlaştıran bir şeydir." dedi.
Bildiride yer alan Anayasa komitesinin kurulması, seçimlerin yapılmasının Suriye halkının geleceğine kendisinin karar vermesi noktasındaki en önemli aşamalardan bir tanesi olduğuna değinen Çelik, rejimin Suriye'nin dışındaki diaspora denilen Suriyelileri ülkeye sokmayarak demografik yapıyla oynamaya çalıştığını aktardı.
Buna karşı önemli bir maddenin bildiriye girdiğini ifade eden Çelik, "Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde yapılan ve bütün liderler tarafından bu ev sahipliğine teşekkür edilen zirvede, Türkiye'nin bu bölgede ve dünya meselelerinde, Suriye meselesindeki kilit, uluslararası aktör olmasının altının çizildiğini düşünüyoruz. Fırat'ın doğusundaki ayrılıkçı yapılara vurgu yapılarak Türkiye'nin YPG ile PYD ile ilgili tezinin desteklendiğini değerlendiriyoruz. Nitekim İdlib'te aldığımız inisiyatif herkes tarafından takdir görmüştür. Mültecilerin ülkelerine dönerek Suriye'nin geleceğinde rol oynamalarının altı çizilmiştir. Bu çok önemlidir. Suriye'nin egemenliği, toprak bütünlüğü, Suriye'nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi noktasında Türkiye'nin öteden beri dillendirdiği tezler, net bir şekilde ortaya koyulmuştur. Bu bakımdan bu zirvenin bir dönüm noktası olduğunu değerlendiriyoruz."
- Harran Üniversitesi Rektörüne tepki
Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın'ın pazar günü bir televizyon kanalında yayınlanan programda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a itaat etmenin farz olduğunu, karşı çıkmanın ise haram sayılacağı yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, "Bu tip ifadeleri sorunlu buluyoruz ve bu tip ifadelere katılmıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla YÖK de konuyla ilgilenmektedir, bu ifadeleri incelemektedir, dolayısıyla YÖK tarafından bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapılacaktır." dedi.
AK Parti olarak her zaman bu tür ifadeleri sorunlu bulduklarını yineleyen Çelik, bunlara kesinlikle katılmadıklarını da vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup konuşmasında yeni havalimanı ile ilgili birtakım iddialar ortaya attığını anımsatan Çelik, havalimanının jeolojik ve diğer etütlerinin kapsamlı bir şekilde yapıldığını bildirdi.
Çelik, şöyle devam etti:
"Biz iddia ediyoruz ki bu raporlar iyi okunduğunda dünyanın en büyük çevre projelerinden birisidir. Orada madenler tarafından delik deşik edilmiş, topoğrafyası ve niteliği bozulmuş bir arazinin yeniden ihya edilmesidir bu. Nitekim bundan sonrasıyla ilgili de oradaki, yukardaki göllerin ihya edilmesiyle ilgili de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları olmuştur. Çevre ile ilgili konu burada devam edecektir. Sadece çevreyle ilgili değil, dünyanın en büyük yeşil binasıdır bu. Dolayısıyla bu bakımdan da herkesin gıpta ile bakacağı bir çevre projesi olarak kayıtlara geçmiştir."
Havalimanının yatırım bedelinin 10 milyar 247 milyon avro olduğunu belirten Çelik, "Sözleşme sürecinde devlete ödenecek kira bedeli ise 22 milyar 152 milyon avro." dedi.
Çelik, "Toplamda 32,4 milyar avro, vergiler hariç böyle bir ekonomik büyüklük Türkiye'ye kazandırılmıştır. Dolayısıyla fizibilite ile ilgili bahsettikleri bilgilerin tamamı yanlıştır." ifadesini kullandı.
Projenin yap-işlet-devret kapsamında yapıldığına ve projede herhangi bir hazine garantisi bulunmadığına işaret eden Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği iddiaların hiçbir geçerliliğinin olmadığını ve yapılan işin tamamen sözleşmeye uygun gerçekleştirildiğini anlattı.
Ömer Çelik, Berlin Havalimanı'nın yıllardır yapılamadığını vurgulayarak, "Bu kadar kısa zamanda böylesine büyük bir eser kazandırılmıştır. Uçuş güzergahlarını değiştirecek bir zafer atını oraya dikilmiştir. Bütün dünyanın gıpta ettiği bir eserdir. Keşke isminde cumhuriyet, isminde halk olan partinin genel başkanı da ogün orada olsaydı Türkiye Cumhuriyeti'nin bu gurur gününde, 29 Ekim'de, cumhuriyetin kazanımlarıyla elde ettiğimiz bu eserin sevincine, coşkuya ortak olsaydı. Fakat sadece cumhuriyet, halk demekle olmuyor. " diye konuştu.
(Bitti)