Bugüne kadar hayatını kaybeden hastaların sayısının diğer ülkelere kıyasla çok daha düşük olması ise tüm dünyada dikkatleri Almanya'nın izlediği stratejiye ve alınan önlemlere çevirdi.
Angela Merkel hükümeti, koronavirüs salgınıyla mücadelede ülkenin 129 yıllık geçmişe sahip Robert Koch Enstitüsü'nün tavsiyelerini uyguluyor.
Enstitünün başkanı Prof. Dr. Lothar H. Wieler, bu hafta yaptığı açıklamada, "Henüz bu salgının başındayız" dedi.
Wieler, "Önlemlere disiplinli bir şekilde uymak zorundayız. Virüsün yayılmasını önlemekte her yurttaşa, her birimize görev düşüyor. Virüsün seyri bizim elimizde" çağrısında bulundu.
Prof. Dr. Wieler'in basın toplantısında açıkladığı, Almanya'nın üç boyutlu stratejisi şu unsurlardan oluşuyor:
Covid-19 vakaları testler yoluyla hızlı bir şekilde teşhis edilerek izole ediliyor, bu kişilerle temasta bulunanlar da tespit edilerek karantinaya alınıyor.
Yaşları ilerlemiş ya da kronik hastalıkları olanlar, korunmaya muhtaç gruplar için ek koruma önlemleri alınıyor.
Sağlık sistemi güçlendiriliyor. Covid-19 konusunda test kapasiteleri kadar hastanelerdeki yoğun bakım, solumun cihazı kapasiteleri iki kat artırılıyor.
Robert Koch Enstitüsü'nün çizdiği yol haritasını uygulayan hükümet, hastaları erken teşhis edebilmek için mümkün olduğunca çok test yapmaya çaba gösteriyor. Daha önce, riskli bölgelerde bulunanlara test yapılırken, bu koşul artık kaldırıldı.
Prof. Dr. Wieler, bunun gerekçesini, "Artık bunun bir anlamı kalmadı, çünkü bir salgınla karşı karşıyayız ve virüsün yayılma kaynağı arttı, alanı genişledi" sözleriyle açıkladı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus geçen hafta düzenlediği basın toplantısında "Kimin enfekte olduğunu bilemezsek, pandemiyi durduramayız" uyarısında bulunarak tüm ülkelere, "Test yapın, test yapın, test yapın" diyerek seslenmişti.
Almanya birçok ülkeden daha önce yaygın testlere başlarken, gereksiz testlerle sağlık sistemini yük altına sokmamaya da gayret gösteriyor. Bu konuda şu iki kriteri belirlenmiş durumda: Risk taşıyanlara ve semptom görülenlere test yapılacak.
Almanya'da toplam kaç test yapıldığı konusunda kesin resmi bir rakam bulunmuyor. Çünkü sağlık kurumları sadece pozitif çıkan test sonuçlarını bildiriyor.
Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn bugünkü basın toplantısında, sadece geçen hafta 300 bin ila 500 bin arasında test yapıldığını açıklarken, "Başka hiç bir ülkede bu oranda test yapılmıyordur" diye konuştu.
Almanya'da sağlık kasaları ile çalışan yaklaşık 170 bin doktorun üye olduğu Kassenärztliche Bundesvereinigung (KBV) adlı hekimler birliğinin başkanı Andreas Gasse ise 9 Mart itibarıyla sadece sağlık kasaları ile çalışan laboratuvarlarda yapılan test sayısını 410 bin olarak açıkladı.
Üniversite hastanelerinde yapılan testler ile birlikte bu sayının çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.
Covid-19 vakalarının teşhisi için yoğun testler uygulayan Almanya örnek olarak gösterilse de kimi uzmanlar bunun laboratuvarların ağır yük altına girmesine yol açtığını ve aynı zamanda da ağır vakaların gözden kaçırılmasına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Dünyada virüs tespit edilen kişilerin ölüm oranı yüzde 3,4 dolayında seyrederken, bugüne kadar 198 kişinin hayatını kaybettiği Almanya'da bu oran yaklaşık yüzde 0,4.
Uzmanlara göre bunun bir açıklaması, Almanya'da virüsü taşıyan kişilerin neredeyse tamamına yakının tespit edilmiş olunması.
Hafif semptom taşıyan vakalar da tespit edildiği için, istatistiklerde ölüm oranları da daha düşük çıkıyor.
Robert Koch Enstitüsü'nün verilerine göre, Almanya'da şu ana kadar tespit edilen koronavirüs vakalarının yaklaşık yüzde 77'sini, 15-59 yaş aralığındakiler oluşturuyor.
Yüksek risk grubundaki 60 yaş üstündekilerin toplam vakalar içindeki oranı ise yaklaşık yüzde 19.
Bu arada Almanya'da yoğun test uygulaması ile eş zamanlı olarak, hastanelerin teknik ve personel kapasiteleri de hızla arttırılıyor.
Gelecek günlerde çok sayıda Covid-19 hastasının hastanelere başvuracağı endişesini taşıyan yetkililer, bunun için "tsunami dalgası" benzetmesini yapıyor, hastane personelini hazırlıklı olmaları için hızlı eğitim süreçlerinden geçiriyor.
Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanların da enfekte olması riski göz önünde bulundurularak, hastane hizmetlerinin sekteye uğramaması için insan kaynağı için acil durum planlamaları yapılıyor.
Almanya'da hastanelerin teknik, personel ve uzmanlık kapasitesi hızla artırılıyor olsa da, önümüzdeki günlerde bu çabaların da yetersiz kalabileceği, özellikle yoğun bakım doktorlarının İtalya'da olduğu gibi zorlu kararlarla yüz yüze gelebileceği uyarısı yapılıyor.
Acil servisler ve yoğun bakımlarda görev yapan doktorlar tarafından kurulan yedi meslek kuruluşu, şimdiden bir katalog hazırlayarak, yaşanabilecek kriz durumunda karşılaşılacak etik sorunlara yanıtlar verdiler, öneriler hazırladılar.
Kapasite artırımına rağmen bir süre sonra tüm Covid-19 hastalarının tedavisine olanak sağlayacak imkanların kalmayabileceğine işaret edilen çalışmada, "Bu durumda hastalar arasında tercih yapmak kaçınılmaz olacak" ifadelerine yer verildi.
Hastalar arasında yapılmak zorunda kalınacak tercihlerde, hem bilimsel olarak ilgili hastanın sağlık durumunun hem de hastanın kendi tercihinin de dikkate alınması istendi.
Ayrıca tedaviye son verilmesi yönündeki kararların, kıdemli iki yoğun bakım doktoru, bir diğer hekim ve bir sağlık çalışanının birlikte almaları gerektiği de aktarıldı, alınacak ortak kararların önemine vurgu yapıldı.
Başarı şansının çok az olduğu vakaların tedavisinden kaçınılmasının önem taşıyacağı vurgulanırken, bu vakalar da şöyle sıralandı: Ölüm süreci engellenemeyecek şekilde başlayanlar, sağlık durumunun iyileşmesi ve stabil hale gelmesi beklentisi olmayanlar, hayatta kalması ancak sürekli olarak yoğun bakımda kalması ile sağlananlar.