Stephen Evans
BBC muhabiri, Berlin
Risk almamak, tehlikeli olabilir mi?
Almanya Başbakanı Angela Merkel, bir yandan seçim mayınları arasından geçen, aşırı temkinli bir yolda ilerlerken bu sorunun yanıtını düşünüyor olabilir.
Merkel'in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi CDU, Pazar günü yapılacak bölgesel seçimlerde Baden- Wurttemberg eyaletini elinde tutmak için mücadele verecek.
Seçim sonucu, aynı zamanda Merkel'in son dönemde attığı dikkatli adımların, partisinin, bu bölgede 1953'ten bu yana ilk kez iktidarı kaybetmesini önleyip önlemediğini de gösterecek.
Merkel geçen hafta enerji politikalarında el frenini çekmişti.
Almanya Başbakanı, oy farkının az olduğu ve Pazar günü seçim yapılacak olan Baden- Wurttemberg'de nükleer karşıtı muhalefete teslim olduğu gerekçesiyle eleştirilmişti.
Örneğin Merkel'in bir önceki kararında nükleer enerji santrallerinin süresini uzatmış olmasına dikkat çeken bir Alman dergisi "Papa'nın birden bire doğum kontrol haplarını savunmaya başlaması gibi bir durum" yorumunu yapmıştı.
Başka bir Alman gazetesinin manşeti de Merkel'i "Demirden değil, pudingden başbakan" diye niteliyordu.
Bu ifadeyle İngiltere'nin eski başbakanlarından "Demir Leydi" lakaplı Margaret Thatcher'a göndermede bulunuluyordu.
Nükleer konulardaki fikir değişikliğinden sonra Merkel hükümeti Libya'ya karşı askeri harekata müdahil olmayı da bariz biçimde reddetti.
Almanya, BM Güvenlik Konseyi'nde ABD, İngiltere ve Fransa yerine Rusya ve Çin'in yanında hareket etti.
Angela Merkel, Euro bölgesindeki kurtarma paketleri için Alman vergi mükelleflerinden cebinden çıkan paranın sadece sıkı koşullara bağlı olarak kullanılacağının altını çizdi ama bu Merkel'in Euro bölgesinin Almanya'dan nasıl yarar sağladığını söyleyip durması gerektiğini düşünenleri hayal kırıklığına uğrattı.
Ayrıca kamuoyu yoklamaları, Almanya'da İslam'dan duyulan hoşnutsuzluğu gösterirken Merkel bu yılın başlarında çok kültürlülüğe ilişkin dilini sertleştirdi, çok kültürlülüğün başarısız olduğunu söyledi.
Elbette demokrasi politikacıların vatandaşlarını dinlemesi ve onların adına kararlar almasıdır.
Ama popüler olanı yapıyor olmanız, yanlış karar almadığınız anlamına gelmez.
Nükleer konusundaki karar değişikliğini Japonya'dan olaylarla açıklayabilir ama şimdi hakim siyaset rüzgarına aşırı teslim olduğu şeklinde bir algı oluşması gibi bir tehlike bulunuyor.
Nükleer enerji konusundaki tavır değişikliği, Baden Wurttemberg'de Pazar günü yapılacak bölgesel seçimler öncesinde geldi ki bu bölgede Yeşiller güç kazanmaya CDU ise kaybetmeye yüz tutmuş durumda.
Son kamuoyu yoklamalarına göre Yeşiller yüzde 25 oy toplarken Merkel'in Hristiyan Demokratları hala yüzde 38 düzeyinde seyrediyor.
Sonuç Pazar günü bu şekilde çıkarsa Yeşiller, pekala yüzde 22 düzeyinde bulunan Sosyal Demokrat Parti SPD ile koalisyona gidebilir.
Kamuoyu yoklamalarına göre Merkel'in nükleer politikadaki tavır değişikliğini, ankete katılanların yüzde 68'i "seçim propagandası" diye nitelerken yüzde 26'sı "inandırıcı" bulduğunu söyledi.
Kamuoyu yoklamaları gerçek oy sayılamaz- bölgesel seçimler de federal seçim değil.
Ama CDU'nun Baden - Wurttemberg'de kaybetmesi eski bağlılıkların sınandığına işaret edebilir ve Merkel'in 2013 yılındaki federal seçimleri kazanma hedefi, çok daha güçleşebilir.