Dr. Murat Taraktaş, “Dünyadaki ölümlerin en sık nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır, kanser daha sonra geliyor. Kalp ve damar hastalıkları nedeniyle Koronavirüs’ten çok daha fazla insan yaşamını yitiriyor. Tabi Koronavirüs’ü daha korkutucu kılan bulaşma riskinin çok yüksek olması” dedi. Kalp krizi vakalarında özellikle 45 yaş altında ölüm oranının çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Taraktaş, “Bu, yüzde 40’lara varan oranlarda olabiliyor” dedi.
Taraktaş aynı zamanda, kalp hastalarının Korona’ya karşı da daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Kalp hastalarında ani tansiyon iniş ve çıkışları kalp krizi riskini arttırdığına dikkat çeken Taraktaş, kalp krizi belirtilerini ise şöyle sıraladı:
“Tipik belirtiler; göğsün ortasında fil oturur gibi baskı şeklinde yakıcı, boğaza alt çeneye yayılan ağrıdır, genellikle efor sonrası ortaya çıkan ağrılardır. Bu ağrılar kalp krizi esnasında 20 dakikadan daha uzun süren ağrılardır. Kalp krizi alt çene, diş ağrısı gibi hiç beklenmedik belirtiler de verebiliyor. Kalbi besleyen damarlar tutulduğu gibi sinir sistemi de tutulduğu için, özellikle şeker hastaları kalp krizi geçirdiğini fark etmeyebiliyor.”
Dr. Taraktaş, kalp krizi riskini arttıran faktörleri ise; “Şeker hastalığı, tansiyon hastalığı, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, obezite, ailede genç yaşta kalp krizi görülmesi, erkek cinsiyet, bel çevresi genişliği, stresli ve hareketsiz yaşam ve erken menopoz” olarak sıraladı.
“Kalp vücuttaki pek çok şeye yanıt verebiliyor, üzüldüğünüz zaman veya vücuttaki idrar yolu enfeksiyonunda kalp daha hızlı atabilir” diye konuşan Taraktaş, bunu, “Eşi vefat ettiği için aşırı üzüntüden kalp krizi geçiren bir hastamız olmuştu, damarda herhangi bir tıkanıklık yoktu ani üzüntüyle damarın büzülmesi söz konusuydu.” örneği ile anlattı.
Özellikle bazı uyuşturucu maddelerin kullanımının da kalp krizine neden olabildiğini belirten Murat Taraktaş, “Kanda pıhtılaşmalar da kalp krizine neden olabiliyor, bunun en önemli nedenlerinde biri de sigara” şeklinde konuştu.
Kalp krizinde erken müdahalenin de çok büyük önemi olduğuna dikkat çeken Dr. Taraktaş, “Kalp krizinin en ölümcül kısmı ilk 1 saattir, ilk 1 saatte erken müdahale ile şok yapılması ile hastalar düzeliyor, ancak geç gelindiğinde beyne kan gitmemesi sonucunda beyin ölümü gerçekleştiğinden kalp çalışsa da faydası olmayabiliyor” dedi.
Taraktaş, “Kalp krizinin kalpte nasıl bir hasar bıraktığı önemli, ilk olarak hastanın yaşaması önemli, sonrasında kalp yetmezliğinin takip edilmesi çok önemli, bir tanı ve tedavi yöntemi olan anjiyo sayesinde bu riski elimizden geldiğince azaltıyoruz” ifadelerini kullandı.
Genelde kalp krizi geçiren insanların; sigara kullanan, kızartma ve hamur işlerini çok tüketen hareketsiz kişiler olduğunu ifade eden Dr. Taraktaş, şunları söyledi:
“Tüm bunların değiştirilerek yeni bir yaşam tarzının benimsenmesi gerekiyor. Kalp sağlığımızı korumak için sporun hayatımızda rutin hale gelmesi gerekiyor. Çocuklara örnek olarak sporun günlük hayatın bir parçası haline getirilmesi gerekli, hayatımızın geri kalanı için yapabileceğimiz en güzel yatırım spor. Sigara ile sporun bir arada olması ise çok tehlikeli. Yürüyüş yapmak, dengeli beslenmek, düzenli uyku üçlüsü mutlaka olmalı. Ailesinde kalp hastası olanlara 30 yaşından sonra 2 yılda 1, 40 yaşında sonra yılda bir, ailesinde kalp hastası olmayanlara ise 35 yaşından sonra 2 yılda 1, 45 yaşından sonra ise yılda 1 kalp doktoruna görünmelerini öneriyorum.”