Sinan Onuş
Amasya
Amasya'da İstasyon semtinde ağaçların akaryakıt istasyonu yapımı için kesilmek istenmesi, kentte büyük tepki yarattı. Amasyalılar bölgede iki gündür geceli-gündüzlü nöbet tutuyor.
Direniş için "Amasya'nın Gezi Parkı” nitelemesi yapılıyor.
100'ü aşkın ağacın olduğu 3,5 dönümlük arazi aslında resmi olarak park değil ama Amasyalılar yıllardır park olarak kullandıklarını söylüyor. Ağaçların kesimine sadece bölge sakinleri değil, neredeyse tüm Amasyalılar karşı çıkıyor. Şehir merkezinde alanı bulmak için adres sorduğum yaşlı bir adam, beni oraya götüren taksi şoförü, kaldığım otelin resepsiyon görevlisi hep aynı tepkiyi veriyor:
"Orası ücretsiz gidebildiğimiz tek ağaçlıklı alan. Akaryakıt istasyonu için yer mi kalmadı?”
Nöbet nasıl başladı?Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) kendi mülkü olan araziyi iddiaya göre bir süre önce Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na satıyor. TPAO da ihaleye çıkarak araziyi şehirde başka akaryakıt istasyonları da olan Amasyalı bir işadamına yine akaryakıt istasyonu yapması için 49 yıllığına kiralıyor.
İşte ne olduysa da bundan sonra oluyor. Önceki gece, kiracıya ait işçiler alana gelerek ağaçları kesmeye başlıyor.
7 yıldır ağaçlık alanın karşısındaki apartmanda oturan Tuğba Kalelioğlu, bundan sonra yaşananları, "Balkondan gördüm. 15 dakika içinde 37 ağaç kestiler. Mahalleli, yoldan geçenler tepki gösterdik ve buraya yığıldık. Alanın çevresine çekilen sac levhaları yıkmaya çalıştık. Levhalar geçen Cumartesi çekildi. Yan tarafa üniversite rektörlüğü yapılıyor. Burayı da oraya dahil edecekler sandık. Buna da karşıydık. Akaryakıt istasyonu olması tepkimizi daha da artırdı” diye anlatıyor.
‘Bu ağaçları ben suladım'Ağaçlık alanda nöbet tutanlardan biri de Avukat Erdem Türem. 1983 doğumlu olduğunu özellikle vurgulayan Türem, çocukluğundan beri oyun oynadığı tüm alanların betonlaştığına şahit olduğunu ifade ediyor.
Türem, "Burası şehir merkezinde neredeyse son kalan yeşil alanlardan biri. Bu nedenle buranın yok edilmemesi için elimden geleni yapmaya çalışıyorum” diyor.
50 senedir mahallede oturduğunu söyleyen Radiye Kesmekaya'nın, sorularımı yanıtlarken gözleri doluyor. Kesmekaya, "Sonuna kadar buradayım. Bu ağaçlar 40 sene önce dikildi. Sulamadılar. Gece apartmanın hortumunu getirip ben suluyordum. Bu ağaçları ben büyüttüm” diye konuşuyor.
Kesmekaya, bölgenin "fakir semti” olduğunu kaydediyor. Arabası olmadığı için başka yere gidemeyenlerin burada piknik yaptığını söylüyor.
Kesmekaya, "Yetkililere sesleniyorum, bu kadar mı düştü Türkiye? Buraya muhtaç mı oldular? Evlerimizi verelim onlara” diyor.
CHP milletvekili umutluAlanın hemen yanı başındaki Borsa İlköğretim Okulu'ndan emekli öğretmen Rabia Kıl da aynı tepkiyi veriyor. Öğretmenliği sırasında öğrencileriyle bu alana gelip piknik yaptıklarını anlatıyor. "Kendilerinden geçtiğini” ifade eden Kıl, "Gelecek nesiller nereden oksijen alacak” diye soruyoır.
Yeşillik alanın hemen karşısındaki apartmanda oturan Nuri Kolukısa, alanın özel mülk olduğunu kabul ediyor. Kolukısa, "Biz burada akaryakıt istasyonuna, canlı bombaya karşıyız” diyor.
O da yetkililerden çözüm bekliyor. Manisa Barosu'nun yürütmüyi durdurma için mahkemeye başvuracağını söyleyen Kolukısa, adalete güvendiklerini, sorunun çözüleceğini umduğunu aktarıyor. ‘Yürütmeyi durdurma çıkmazsa eyleme devam edecek misiniz?'şeklindeki sorumu, "Kanunun yapma dediğini yapmam” diye yanıtlıyor.
CHP Amasya Milletvekili Rasim Topal da eyleme destek için bölgede bekliyor.
Belediye başkan yardımcısı ve vali yardımcısıyla görüşmeler yaptığını ifade eden Topal, alana akaryakıt istasyonu yapılmayacağı konusunda umutlu olduğunu ifade ediyor. Topallı, "Belediye başkan yardımcısıyla görüşmemizde aldığımız hava bu işin çözülebileceği noktasında” diyor.
‘Burası özel mülk'**Alana akaryakıt istasyonu yapmak isteyen şirketin avukatı Alparslan Nalbantoğlu ise söz konusu yerin park olmadığını ısrarla vurguluyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Nalbantoğlu, yargıya başvurduklarını ve kararı bekleyeceklerini belirtiyor.
Nalbantoğlu, "Burası özel mülkümüz. İstesek, polis zorla çıkartır. Ancak insanların burnu kanamasın, gerginlik olmasın diye ses çıkarmıyoruz. İllegal örgütler meseleyi kullanabilir. Tansiyonun yükselmesine izin vermeyeceğiz” diyor.
Çevre yolu yapılırken yüzlerce ağacın kesildiğini ama kimsenin ses çıkarmadığını öne süren Nalbantoğlu, insanların "fikir sahibi olmadan zikir sahibi olduklarını” ifade ediyor.
Nalbantoğlu, "Haksızsan git davanı aç. Biz, malımıza zarar verildiği için şikayette bulunduk, tespit davası da açacağız” diyor.**