İSTANBUL (AA) -GÖNÜL ŞAMİLKIZI- Televizyon ekranlarından siyaset sahnesine büyük bir halk desteği ile gelen Ukrayna’nın komedyen Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, bundan daha az önemli olmayan ikinci büyük zaferine imza attı.
Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra ilk hedef olarak belirlediği erken genel seçimi gerçekleştirdi ve kendisinin de ifade ettiği gibi, yüzde 73,22 kadar iyi olmasa da, çok iyi bir oy oranıyla bağımsızlık sonrası parlamento seçimleri tarihinin en yüksek sonucuna ulaştı.
21 Temmuz’da yapılan genel seçimde Zelenskiy’in Halkın Hizmetkarı Partisi yüzde 43,17 oy aldı. Seçime katılan 24 partiden sadece 5’i parlamentoya girmeyi başarırken Rusya yanlısı Muhalif Platform-Yaşam İçin Partisi yüzde 13,01, eski Başbakan Yuliya Timoşenko’nun Ana Vatan (Batkivşina) Partisi yüzde 8,18, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun Avrupa Dayanışması Partisi yüzde 8,11, ünlü Okean Elzu grubunun yaratıcısı, şarkıcı Svyatoslav Vakarçuk’un çiçeği burnunda partisi Ses (Golos) ise yüzde 5,83 oy aldı. Bu sonuçlara göre, Halkın Hizmetkarı, Yüksek Rada’ya parti listesinden 124 milletvekili soktu. Muhalif Platform 37, Ana Vatan 24, Avrupa Dayanışması 23, Ses Partisi ise 17 sandalyeye sahip oldu.
Hem parti listesi, hem de dar bölge sistemi ile seçim yapılan Ukrayna’da dar bölgelerde de ezici çoğunluğu kazanan Zelenskiy’in partisi oldu.
Halkın Hizmetkarı Partisi, 199 dar bölgeden 130’nu kazandı. Dar bölgelerde Muhalif Platform’un sandalye sayısı 2, Ses Partisi’nin 3, Avrupa Dayanışması ve Batkivşina’nın ise 2’şer oldu. 46 milletvekili de dar bölgelerden bağımsız olarak seçildi. İşgal altındaki Kırım’da ve Donbass’da Rusya’nın sürdürdüğü hibrid savaş nedeniyle Ukrayna’nın kontrol edemediği bazı bölgelerde seçim yapılamadığından 26 sandalye boş kaldı.
Böylelikle Halkın Hizmetkarı Partisi, 450 sandalyeli Ukrayna Parlamentosu’nda 254 milletvekilliği kazanmış oldu.
- İlklerin seçimi
Zelenskiy döneminin ilk genel seçimi birkaç parametre ile Ukrayna siyaset tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor. Özetleyecek olursak Ukrayna bağımsızlık tarihinde;
- İlk kez bir parti bu kadar büyük halk desteği ile parlamentoya girdi. Buna en yakın rakam 2007’de eski Cumhurbaşkarı Viktor Yanukoviç’in Bölgeler Partisi’nin aldığı yüzde 34,37 idi.
- İlk kez bir parti mutlak çoğunluğa sahip oldu. SSCB Komünist Partisi’nin tek parti döneminin sona ermesinin ve ülkede demokratik seçim kurumunun tesisinin ardından hiçbir parti bu sonuca ulaşamamıştı.
- İlk kez bir partinin adayları dar bölgede çoğunluk elde etti;
- İlk kez bir partinin adayları başkent Kiev’deki tüm bölgeleri kazandı;
- İlk kez parlamentonun dörtte üçü tamamen yenilendi; bu yenilik ne parti listesinde, ne de dar bölgelerde tek bir milletvekilini bile aday göstermeyen Halkın Hizmetkarı Partisi ile siyasete yeni atılan Ses Partisi’nin (Ses Partisi adaylarından sadece parti lideri Vakarçuk daha önce milletvekili olmuş bir isim) sayesinde gerçekleşti.
- Ukrayna siyasi sahnesi tamamen değişti; eski “oyuncular”ın büyük çoğunluğu sahneden silinirken, kalanlar da seçimden güçlü muhalefet bile yapamayacak ölçüde zayıflayarak çıktı.
- İlk kez parlamento, yürütme karşısındaki caydırıcılık fonksiyonundan halk oylarıyla uzaklaştı.
- İlk kez iktidarın parlamento içinde ve dışında güçlü bir muhalefeti olmayacak.
- Balayı bitti
Böylelikle, siyasi sürprizler ülkesi Ukrayna’da bir sene önce adı bile anılmayan genç komedyen, halkın büyük desteği ile cumhurbaşkanlığı koltuğuna gelmekle yetinmedi, parlamentoda da mutlak çoğunluğu elde ederek ülke yönetiminde tek söz sahibi oldu.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Hiç kuşkusuz, Vladimir Zelenskiy, ilan ettiği hedeflerini gerçekleştirme yolunda ciddi bir avantaj elde etti. “Halkın Hizmetkarı”nın önünde iç siyasette kimseyle pazarlığa ihtiyaç duymadan hükümet kurabileceği ve parlamentoda istediği yasayı kabul ettirebileceği bir ortam var. Ancak anayasada değişiklik gerekmesi durumunda Halkın Hizmetkarı’nın yardıma ihtiyacı olacak. Zira anayasa değişikliği için 300 oy gerekiyor.
Zelenskiy, sandık çıkış anketlerinin ardından yaptığı ilk açıklamada Vakarçuk’un Golos Partisi ile koalisyon konusunda görüşebileceklerini açıklamıştı. Fakat parlamento başkanı olması beklenen Halkın Hizmetkarı Partisi Genel Başkanı Dmitri Razumkov’un özellikle dar bölge sonuçları gelmeye başladıktan sonra yaptığı açıklamalar, seçimin galibinin koalisyon konusunda pek hevesli olmadığını gösteriyor. Razumkov’a göre, koalisyonlar hızlı ilerlemeyi engelliyor. Ancak Zelenskiy’in siyasette tamamen yeni ekibi Ukrayna gibi dinamik ve zaman-zaman karmaşık siyasi düzeni olan bir ülkeyi hızla ileriye götürecek kapasitede mi, asıl üzerinde durulması gereken soru şu. Ve bu sorunun cevabı başbakan atamasıyla önemli ölçüde ortaya çıkmış olacak.
Gerçek şu ki genel seçimle birlikte Zelenskiy’in “balayı” dönemi bitmiş oldu. Genç komedyen, cumhurbaşkanı olduktan önce ve seçimden sonra Ukrayna seçmeninin kulağına hoş gelen vaatlerde, söylemlerde bulundu; yolsuzlukla, oligarşi ile mücadele edeceğini, ekonomik sorunları çözeceğini söyledi, seçim sonrası gezilerinde bürokratları kovdu, dalga geçti, azarladı.
- Tek sorumlu Zelenskiy
Şimdi sıra seçmenin gönlünü okşayan popülist vaatlerden cebini, yaşamını etkileyecek reel adımlar atmaya geldi. Ve artık Zelenskiy ile ekibi bu konuda tek sorumlu. Zira Ukrayna halkı “hizmetkarlara” hem Bankovo’yu, hem Rada’yı emanet ederek ülkede yaşanacak her şeyin sorumlusunu belirledi. Yani artık Rusya ile savaştan Avrupa Birliği ve ABD ile dengelerin korunmasına, gümrük tarifelerinin düşürülmesinden sosyal yaşam standartlarının iyileştirilmesine, dış borçlardan ekonomiye halkın tek muhatabı "Ze" ve ekibi olacak.
Halkın Hizmetkarı'nın bu sorunları, en azından halkın cebini ilgilendiren kısmını Razumkov’un düşündüğünden de hızla çözmesi gerekecek. Çünkü Zelenskiy ve ekibinin sosyal tabanı, homojen ideolojik taban veya her ne olursa olsun takımından vazgeçmeyen taraftar kitlesi değil. Çeşitli tabakaları temsil eden, değişiklik isteyen, defalarca bu isteğini sokakta elde edip sonrasında hayal kırıklığına uğrayan Ukrayna seçmenini vaatlerle uzun süre oyalamak mümkün değil. Seçmen tam yetki verdiği Zelenskiy ve ekibinden en kısa sürede hissedilir, görülür sonuç bekliyor. Bu sonuç olmadığı takdirde eşi görülmemiş desteğin ve alkışların yerini yeni bir Maydan harekatı bile alabilir.
Özetle, Halkın Hizmetkarı, Ukrayna’da köklü değişiklikler için çok iyi ancak ciddi riskler barındıran şans elde etmiş durumda. Zelenskiy, Ukrayna’nın Avrupa’ya entegrasyonunu sürdüreceğini vadediyor. Aslında Rusya’nın saldırganlığı ve ülkenin kırılgan ekonomisine Batı’dan gelen desteğin ölçeği de Ukrayna’ya Avrupa’ya entegrasyonu sürdürmekten başka şans tanımıyor. Fakat bu entegrasyon ülkeyi hemen cennete çevirmeyi vadeden bir süreç değil, hatta tam tersi, ilk yıllarında tarifelerin artması, vergilerin yükseltilmesi gibi yoksul halkın pek hoşuna gitmeyen, popüler olmayan reformları gerektiren bir süreç. Zelenskiy bu süreci devam ettirirken ondan iyi maaş, düşük tarife, az vergi bekleyen seçmenini ikna etmeyi başarabilecek mi?
Öte yandan, Ukraynalıların çoğunluğunun tercihi Avrupa Birliği. Yani Ukrayna seçmeni hem bu stratejik tercihin devam etmesini, hem de ne kaynaklı olursa olsun, ekonomik sorunlarının çözülmesini istiyor. Yeni cumhurbaşkanı, çok kolay olmayan bu süreci hem ülkenin stratejik hedeflerini değiştirmeden, hem de seçmenin sosyal-ekonomik durumunu iyileştirerek başarıya taşıyabilecek mi?
Bunları yapabilmesi için Ukrayna’nın en büyük sorunlarından olan yolsuzlukla mücadele etmesi ve oligarşiyi ciddi şekilde sarsması gerekiyor. Adı üzerindeki oligark Kolomoyskiy gölgesi devam ederken oligarşi ile mücadelenin samimiyeti konusunda ikna edici olmayı başaracak mı?
Bütün bunların yanı sıra, Rusya’nın müdahaleleri de büyük bir sorun olarak Ukrayna’nın karşısında duruyor.
Kremlin, 2014 senesinde halkın kanını dökmek pahasına dirense dahi sonunda kaçmak zorunda kalan Viktor Yanukoviç’in iktidardan gitmesiyle Ukrayna siyaseti üzerindeki mutlak hakimiyetini kaybetti. Elbette, gerek siyaset, gerek kilise, gerek ordu, gerek medya içerisindeki geniş istihbarat ağı ile Ukrayna’da istikrarı sarsan eylemlerden geri durdurmadı, ancak bunları siyaset üzerinden eskisi kadar rahat yapma imkanları ciddi oranda azaldı. Bunun üzerine Ukrayna’daki "beşinci kolun"un parlamento kolunu oluşturmak için harekete geçti. 2014’te Yanukoviç’in eski Bölgeler Partisi’nden olan milletvekillerinin çoğunlukta olduğu, tamamen Rusya güdümünde hareket eden Muhalif Blok oluşturuldu. Bu blok, 2014 genel seçimlerinde yüzde 9,43 oyla dördüncü parti olarak parlamentoya girdi. O günden itibaren de parlamentoda Kremlin’in bir şubesi olarak faaliyet göstermeye başladı.
2018’in sonbaharında Muhalif Blok’un eşbaşkanı Yuri Boyko Yahudi politikacı Vadim Rabinoviç’in Yaşam İçin Partisi ile seçimlerde iş birliği anlaşması imzaladı. Muhalif Blok'un diğer eşbaşkanları Vadim Novinskiy ve Boris Kolesnikov ise buna tepki göstererek Boyko’nun ihracına karar verdi. Boyko ile Rabinoviç yeni bir oluşumla -"Muhalif Platform-Yaşam İçin"le sahneye girdiler. Aslında tüm bu sürecin arkasında duran isim tamamen başka biriydi; Ukrayna siyasetinin en karanlık simalarından Viktor Medvedçuk.
- Medvedçuk kimdir?
Ukrayna’da neredeyse tüm iktidarların en büyük sorun olarak gösterdiği, ama hiçbirisinin de çöz(e)mediği oligarşi-siyaset mekanizmasının mimarlarından olan Viktor Medvedçuk, ülkedeki “beşinci kolon”un en ünlü temsilcisi.
Görevde olsun olmasın, her zaman ülkedeki siyasi olayların içinde Medvedçuk’un parmağının bulunduğu Ukrayna’da bilinen bir gerçek. Siyasi amaçlarına ulaşmak için her şeyi yapabilecek birisi olarak biliniyor. Ülkedeki televizyon kanallarının çoğunluğunun Medvedçuk’un kontrolünde olduğu da herkesin malumu.
1997 senesinde siyasete atılarak milletvekili seçilen, eski cumhurbaşkanlarından Leonid Kuçma döneminde Cumhurbaşkanlığı İdaresinin başında bulunan Medvedçuk’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le çok sıkı ilişkileri bulunuyor. Putin, Medvedçuk’un kızının vaftiz babası.
Medvedçuk, genel seçime günler kala Boyko ile birlikte Moskova’ya giderek Başbakan Medvedev’le, ardından da St.Petersburg’da Putin’le görüştü. Muhalif Platform’un diğer temsilcileri de seçim öncesi seçmenle görüşmek yerine Medvedev ve Birleşik Rusya Partisi yetkilileri ile görüşmeyi tercih ettiler.
Medvedçuk’un Muhalif Platform’u, 2014’teki Muhalif Blok’tan fazla, ama 2012’deki Bölgeler Partisi’nden defalarca az oy aldı. Özellikle Ukrayna’nın doğusunda Rusya’nın etkisi altındaki seçmen Medvedçuk ve yeni Ukrayna’nın en “karanlık” oligarklarından Dmitri Firtaş’ın bulunduğu Muhalif Platform’a oy verdi. Bir diğer oligark Renat Ahmetov’un kontrolüne geçen Muhalif Blok ise parti listesiyle parlamentoya giremese de 6 adayını dar bölgeden Rada’ya sokmayı başardı. Dolayısıyla, şu an Ukrayna parlamentosunda 45 artı altı milletvekilinin Moskova'nın yönlendirmesi altında olduğu söylenebilir.
“Muhalif Platform” parlamentoda azınlıkta ve Rada’ya giren diğer partilerin tamamı Rusya güdümlü bu grupla herhangi ittifakın söz konusu olmayacağını açıkladılar. Yani Muhalif Platform, parlamentoda ikinci büyük gruba sahip olsa da kabul edilecek kararları etkileyemeyecek. Ama bu durum, Muhalif Platform’un Ukrayna için risk oluşturmadığı anlamına gelmiyor.
Rusya yanlısı partinin genel seçimde Moskova’nın beklentisini karşılamamasına, Ukrayna’da Rusya yanlılarının sayısının giderek azalmasına rağmen Kremlin’in Ukrayna’ya yönelik ekonomik baskı ve propaganda imkanları halen çok fazla. Evet, Rusya yanlısı milletvekillerinin sayısı 2012’ye kıyasla oldukça az, ama Moskova’nın desteğine sahip olan Muhalif Platform’un Ukrayna ekonomisi ve medyası üzerinde etkisi çok büyük. Zelenskiy iktidarı bu etkiyi azaltabilecek mi? İlan ettiği oligarşi ile savaşta Medvedçuk, Firtaş gibi “dokunulmaz” oligarklara dokunabilecek mi?
Moskova, Ukrayna’yı sadece ekonomik baskı ve propaganda bombardımanında tutmakla yetinmeyecek, ülkenin doğusundaki hibrid savaşı da sürdürecek. Ukrayna’nın Avrupa’ya entegrasyondan başka seçeneği olmadığı gibi, Rusya’nın da Ukrayna’dan geri çekileceğini beklemek gerçekçi değil. Putin, Zelenskiy’i en azından Gürcistan’daki İvanişvili modeline ikna edemezse -ki ikna etmesinin bedeli Ze için büyük olur- gerilimi ateşleyecek. Bu durumda Zelenskiy, selefi Poroşenko’nun beğenmediği savaş retoriğine mi yönelecek?
Peki ya Kırım? Rusya, Kırım’daki işgali normalleştirmek ve dünya tarafından bu hukuksuzluğun meşru sayılmasını sağlamak için tüm imkanlarını kullanıyor. Zelenskiy, buna sessiz kalmayı mı tercih edecek, yoksa Poroşenko’nun Kırım’ın işgalini gündemde tutma ve Kırım Tatarlarına hak ettiği saygınlığı gösterme çizgisini mi sürdürecek?
Görüldüğü üzere, cevabı meçhul soru çok. Ve bu sorular asla şaka kaldırmayacak cinsten. Vladimir Zelenskiy, son yirmi yılda sayısız hayal kırıklığı yaşayan, ama dinamizmini ve umudunu kaybetmeyen Ukraynalılardan şimdiye kadar hiçbir politikacıya nasip olmayan bir yetki aldı. Siyaset yaptı ve kazandı. Şimdi icraat yapıp kendine gösterilen yüksek güveni kaybetmemesi gerekiyor. Elbette Rusya'nın Kiev’e yönelik politikasında temel bir değişiklik olmadığı sürece Ukrayna’nın sorunlarının biteceğini beklemek imkansız ama Ukraynalılar tutulmayan vaatlerin, yapılmayan işlerin hesabını Rusya’ya değil Zelenskiy’e soracak. Dolayısıyla, genç komedyenin yolsuzluk ve oligarşi ile gerçek mücadele ve halkın sosyal durumunu iyileştirme yönünde reel adımlar atma dışında bir seçeneği yok.
[Kırım'ın Ruslar tarafından işgalinin anlatıldığı Kırım Ateşi kitabının yazarı olan Gönül Şamilkızı, bölge ülkelerinde uzun yıllar muhabir olarak çalışmıştır]